Sır
"Nasılsın?diye sormuştu sabahleyin çok sevdigim arkadaşlardan birisi,iyiyim,diyemedim,demek istemedim,diyemedim... Nasılım mı?
Enkaz altında kalmış,bir yardım elinin uzanmasını bekleyen depremzede gibi,
Yoğun bakımda,cihazlarla,hayata tutunmaya çalışan ya da ecelini bekleyen bir hasta gibi,
Koca bir tırın altında kalmış,sesini kimseye duyuramayan bir kedi yavrusu gibi,
En kuytu köşelere agını kuran, kurdugu bu ağda da kendisi can veren örümcek gibi,
Ne denizden ne sudan ne de kendisinden haberi olmayan balık gibiyim....
Bugun Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.İple çekerdik ögrenciyken 23 Nisan'ın gelmesini ayrı bir havası vardı;yaşlı genc,çoluk çocuk herkes törenlere katılır,okunan şiirlerde ,yapılan konuşmalarda gözyaşlarına hakim olamayanlar olsa da büyük bir çoşkuyla kutlanırdı.Bizim için de yarışmalar,gösteriler düzenlenirdi.Hic unutmuyorum,yumurta yarışması olurdu,bir arkadaşsa her sene birinci oluyordu.Tam mesafesini hatırlamıyorum ama yaklaşık elli metrelik mesafeyi agzındaki tahta kaşıktaki yumurtayı düşürmeden tamamlayan kazanıyordu tabi hızlı adımlarla ve hep karşıya bakarak. O arkadaş yumurtayı düşürse bile onun yumurtası kırılmazdı,çok şaşırırdık.
"Bu yumurta sarı tavugun mu, beyaz tavugun mu, kara tavugun yumurtası mı?"diye başının etini yerdik,söylemezdi.
Bu işin sırrını ögrendigimizde delikanlı olmuştuk artık megerse haşlanmış yumurtaymış...
Bugünlerin en kısa sürede geçmesi,yurdumuzun her köşesinde büyük bir çoşkuyla kutlanması,daha nice güzel anılarımızın olması dilegiyle....