Sokak Kitapçısı -1-

Her dem yeşil çam ağacının gölgesinde yere serdiği muşambanın üzerine kitaplarını özenli bir şekilde dizdi.İnşallah bu işinde muvaffak olurdu. En öne polisiye, fantastik ve popüler romanları dizmişti.
Dünya klasikleri ve Türk klasiklerini ise yan yana ...Eş dostun verdiği kitaplardı çoğu.Helede geçici eleman olarak çalıştığı,okulun müdür yardımcısı Turgut bey yüze yakın kitap getirmişti.
Okulların tatil olmasına iki hafta kalmıştı.Üç ay boş kalacaktı.Hem sigortası olmayacak,hem de maaşı...Kendince bir iş yapmalıydı.En iyisi sokakta kitap satmasıydı.Hem yazmayı,hemde okumayı seviyordu.Bu işi zevkle yapabilirdi.Bu işi yapacağı en iyi yer ise Üniversite kampüsüydü.

Altmış yıl olmuştu nerdeyse şehre ışıklar saçalı.Bu kadim şehrin ilim irfan yüzü olalı. Yüz bini aşkın öğrencisi,binlerce öğretim görevlisi ve çalışanı ile bacasız fabrika gibiydi.
Adını Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ten alıyordu.Memleketin en eski üniversitelerindendi. Yetiştirdiği binlerce üst düzey öğrencisi ile marka olmuştu.Kampüsü geniş,düzenli ve yemyeşildi.Hatta şehrin ak ciğeri konumundaydı.Gürültüden kaçanlar soluğu burada alırlardı.Çok istemişti burada okumayı ama nasip olmamıştı.Hayat ona farklı sürprizler hazırlamış liseden öte okuyamamıştı.Yıllar sonra,Açık öğretim edebiyat bölümüne yazılmış halen okuyordu.

Kitapları dizme işi bitmiş,son kontrollerini yapmıştı.Sıra bağırmaya gelmişti.İlk işiydi. Heyecanı doruk noktasına ulaşmış,boğazı boğum boğumdu.Cesaretini toplamalı ve çocuklarına
bayramlık almalıydı.Şunun şurasında bayrama bir hafta kalmıştı. Bu senede ramazan çok çabuk geçti.Diye düşündü.Bayramlar gelsin istemiyordu. Haklı olarak eşi ve çocuklarının istekleri
Onu zora sokuyordu.Her ne kadar eşi de çocukları da anlayışlı idiler ama mecburiyetler vardı. Etrafına baktı gelen geçen çoktu.Kimi kitaplara bakıyor,Kimi bakar gibi yapıyor,kimi durup saniyelerce bakıp gidiyordu.Bağıracak gibi oldu.Şunlar da geçsinde öyle dedi.
Karşıdan gelen öğrenci grubu kendi aralarında şakalaşıyor, bir birlerini itip kakıyorlardı.İçlerinden biri kitapçıya yaklaşıp pis pis sırıtarak;

- O kitap var mı?,Dedi.

Neye uğradığını şaşıran kitapçı;

-Anlayamadım,hangi kitap dedi.

İyice çirkefleşen genç,el kol hareketlerini diğer arkadaşlarıyla paylaşıp;

-Kızlar ne diyor bu moruk,daha kitap satmasını bilmiyor,gelmiş bizim mekanımıza konmuş...

-Grup üyeleri de onu destekler vaziyette sırıtıp,sırnaştılar.Ne yapacağını bilemeyen kitapçı
Boncuk boncuk terlemeye başladı.İçinden le havle çekiyordu.Sabretmeliydi.Belkide bu imtihanıydı.
Eğilip yerden bir kitap alan genç tam onu yırtmak üzereyken arkadan uzun boylu,kirli sakallı,yuvarlakgözlüklü bir gençKoşarak elindeki kitabı alıp;

- Hop hop ne yapıyorsun ukala pislik dedi..

Ortalık karışmıştı..


-Ya siz nasıl insanlarsınız,hiç mi utanmanız yok? Bırakın adam işini yapsın...

Grubun lideri olan ve kitabı yırtmaya yeltenen gencin elindeki kitabı almış,bileğini olanca gücüyle sıkmıştı.Ve iki horoz gibi kafa kafaya gelmişlerdi.Bileğinin acıdığını ve bırakması gerektiğini söyledi çete lideri.Bir tek şartla bırakırım Bir daha bu adamın yanına yaklaşırsanız,hepinizi mahvederim.Gurup oradan sakince uzaklaştılar.O gence ne kadar teşekkür ettiğimi
bilemedi kitapçı.Hatta kendi yazdığı ve sekiz sene önce yayımladığı "Hüzün Nameleri" isimli kitabını hediye etti.Hukuk Fakültesi üçüncü sınıfta okuduğunu ve Amasyalı olduğunu öğrendiği Cenk'in iyi bir aile çocuğu olduğu ne kadarda belli oluyor dedi kendi kendine...

Sokaklar, kimine azap kimine tuzak,kimine şehvet..garibanlara ise ekmek kapısıydı.Onu da bırakmaz
zalimler,ya senden daha güçlüsü gelir tezgahını kırar döker ya da zabıta gelir kaldırır.Tezgahı yerde
olduğu için kitaplar tozlanıyordu.Aklına bir fikir geldi."Üç kitap yirmi lira"deseydi.Hatta bir iki kişilik gurup gelip bakmışlardı.İçinde besmele çekti. Allah'ım ne olur beni mahcup etme.Dedi.

-Kitaplar, on lira,on lira üç kitap yirmi lira diye bağırmaya başladı.Bağırmak işe yaramıştı.Bir saat olmuştu.Kampanya İşe yaramıştı.Yaklaşık iki saat olmuş,yetmiş beş lira kazanmıştı.İftara iki saat vardı.En çok popüler kitaplar satılıyordu. Kafka'nın Davası,Mehmet
Rauf'un "Eylül'ü",Sherlock Holmes,çok satıldı.Sabahattin Ali,Necip Fazıl,Orhan Pamuk,Ahmet Ümit,İskender Pala en çok sorulanlardı.Onların kitapları yoktu.Not almıştı.Yarın onları da getirecekti.Bir aile yaklaştı tezgaha,saçlarının örgüsü özenle yapılmış yeşil gözlü,beyaz tenli yedi Yaşlarında var olan kız çocuğu elini uzatarak;

-Babacım şu kitabı istiyorum.Dedi.

Küçük beyaz eliyle işaret ettiği kitap polyanna idi.Eğilip onu kız çocuğuna verirken,aileye dönüp;

-Hoş geldiniz dedi.Kitabı kıza uzatıp:
-Bu benden sana hediyem olsun dedi..

Babası itiraz etti.Annesi kucağındaki diğer çocuğunu düzeltirken ;

-Olmaz Annecim,amca onlara para vermiş dedi.

Eğilip kızın yanağından makas alırken;

-Bu güzel kıza okuması için verilen bu Kitap ona okuma aşısı olsun.Helal olsun.dedi.



devamı var

30 Ağustos 2018 4-5 dakika 84 öyküsü var.
Yorumlar