Sokakların Kanunu
Bu yaşıma geldim, bir baltaya sap olamadım. Aşk da neymiş;hep bana yabancı kaldı.Duygularım saman alevi gibiydi...Çabuk geçerdi.Bağlandığım bir kadın ya da kız olmadı bu zamana kadar...Niye olsun ki;yaşam standartları belli zaten...Bir de zavallı kadının hayatını mı karartayım...Bu yüzden evlenmeyi hiç düşünmedim.Cinsel ihtiyaçlarımı,geneleve gidip karşıladım.Allah razı olsun oraları kuranlardan.Kim ne derse desin;toplumumuzda sapıklıkları önlüyor bence...
Neyse...Nerde kalmıştım...Ha,hayatımdan bahsediyordum.Bohem hayatının içerisine girmiştim bir kere...Arkadaş canlısıydım... Şeyim hıyar diyene bir avuç tuzla koşardım.
İşte bu yüzden de her şeyimi kaybettim ya... Benim saflığımdan çoğu arkadaşlarım yararlandılar...Hatta bir arkadaş kavgasında bütün suç benim üzerime düştü.İndirilmiş haliyle yedi yıl yattım.Yine de akıllanmış olmamalıydım ki;içerde de dobra dobra olmaktan kaçınmadım.Koğuş ağasının boynunu kırdım...Kim vurduya getirerek ceza almaktan sıyrıldım.Haksızlığa tahammülüm yoktu çünkü.Harbi olmayı seviyor,delikanlıca davranmayı kendime prensip ediniyordum...
Yine bir gün kafam, dumanlı...Elimde sigaram,koca metropolün kalabalığını yararak dolaşmaktayım...Sokakları iyi tanırım.Oraların raconuna pabuç bırakmam.Zaten tanırlar beni...Gördüklerinde ya yollarını değiştirirler ya da korkudan saygıyla eğilirler karşımda...Halbuki ben ise tam tersiyim.Kendi iç dünyamda kendimle meşgulüm...Başımdan geçen bir sürü olaydan sonra kimsenin etlisine sütlüsüne karışmamaya yemin etmiştim...
Kaldırımda yürürken; göz hizamla karşıya doğru dikkatlice baktım bir ara...Bazı olumsuz şeyleri hemen yakalardım.Öyle de oldu.Kaldırımdan yürüyen kadının yanında iki de bir duran taksiden ,sözlü laf atıp:
-Buyur anam istediğin yere götürelim seni...diyorlardı...
Kadının yürüyüş tarzını inceledim. Az çok kadınlardan anlarım.Yürüyüşünden kendilerinin ne mal olduklarını gösterirler...Kadıncağız,o tarafa da bakmadığı gibi;yürüyüşü de;adabına uygundu...
Hemen yaklaştım kadına:
-Bacım,bunlar seni niye rahatsız ediyorlar?
- Ya kardeşim, kadın olarak sokakta yalnız yürüyemeyecek miyiz?
Hımm...Anladım.Kadın,yollu da değil...İşte o zaman benim sabrımtaştı.Bir de üstüne üstlük;taksi,bir daha yanımda durup,kadına doğru:
-Atla yavrum,yaşatalım seni...
Silahsız gezmeyi hiç sevmem. Yine silahımı üzerime almıştım...Kararımı verdim bir kez...Silahımı çekip taksinin tekerleklerine ateşledim.Taksi sağa sola yalpa yapıp kaldırıma çarptı ve durdu...Şaşkınlıkla içinden iki genç çıktı.Ne olduğunu anlayamamışlardı.
- ulan,sizin ananız bacınız yok mu ?
-
- diye bağırıp üzerlerine silahımı doğrultunca;hemen kaçtılar...
Ben ise silahımı belime soğukkanlılıkla koyup,kalabalığın içerisinde izimi kaybettirdim...
Sokakların vaz geçilmez kanunu böyleydi işte...
Ne güzel anlatmışsınız..Yüreğinize sağlık...
Nedense Şiirkolikte yazılara gereken önem verilmiyor. Verilseydi şu yazının konusu, anlatımı itibariyle tavan yapması gerekirdi.
Çok hoşlanarak okudum. Toplumun gerçeklerini ince çizgilerle ayırt ederek anlatmışsınız.
Kutluyorum...
Evet, ne yazık ki site şiir ağırlıklı. Öyküler ve Denemeler çok okunmuyor. Ve böylesi güzel anlatımlar değerini bulamıyor. Üye olduğum günden beri hayretle izliyorum bu durumu.
Kutluyorum kaleminizi Ayhan Bey. Saygılarımla