Son Görev
Vatani görevimi tamamlayıp teskereyi aldığım günden sonra tam üç yıl geçmişti.
Bu süre zarfında kendi iş yerimi açmış, düzenimi kurmuştum. Artık yoğun bir tempoyla çalışıyor, kafamdaki projeleri hayata geçirebilmek için azami gayret ve yoğun bir çaba içindeydim. Tabi bu yoğun tempo uzun çalışma saatleri, yaşım genç olsa da zaman zaman yoruyordu. Yorgunluk çökünce atölyenin bir köşesinde dinlenme ihtiyacını hissediyordum.
Bir öğlen vaktiydi, yemeğimi yedikten sonra havanın güzel oluşundan dolayı atölyenin dışında duruyordum. Bir anda kulakları sağır edecek kadar bir sesle savaş uçaklarının geçtiğini fark ettim. Hiç farkına varmadan yere çökmüşüm o uçaklar sanki düşecekti; üç yıl önce olduğu gibi.
Her Türk genci gibi askerlik benim içinde onurdu ve bir dönüm noktasıydı. Askerlik çağım geldiğinde celbin gelmesinden hemen sonra prosedüre göre askerlik muayeneleri yapılır ve daha sonra herkesin gideceği acemi birliği merkezi bir yerde askıya çıkarılan kâğıtlarla tebliğ edilirdi. Artık sayılı günler vardı. Nereye gideceğimin merakıyla her gün askı yerini kontrol ediyordum.
Bu arada küçük bir seyahat yapmak amacıyla Balıkesir'de görevli kuzenimin yanına gittim. Birkaç gün onun misafiri olarak kaldım. Sohbetle birlikte şaka yaparken-ister misin senin yanına geleyim? -Ama bak asker ocağında beni horlarsan bir daha sakın ha sivil hayatta gözüme görünme dedim, şakalaştık. Seyahatimi tamamlayıp geriye döndüm. Otobüsten iner inmez kâğıtların asıldığı, garaj yanındaki benzin istasyonuna yöneldim. Ben seyahatteyken kâğıtlar asılmıştı tek tek isimleri taradım, heyecandan olsa gerek kendi ismimi atlamışım farkında değilim. Tekrar baştan tarıyordum ki hemen baştan beş veya altıncı sırada ismim yazılmıştı okudum; şaşırıp kalmıştım askerliğim askerliğim Balıkesir'e çıkmıştı biz şaka yaparken bu gerçekten haberimiz dahi yoktu.
Bir hafta sonra hazırlığımı yapıp sülüslerimi aldıktan sonra askere uğurlandım. Görev yerim kuzenime yakın, ordu donatım alayıydı. Kuzenimle ayni yerde olmasak ta sık sık görüşüyorduk. Acemilik dönemim henüz son bulmadan mesleğimden dolayı dış görevli olarak ayni garnizona dahil şehir içindeki askeri fabrikaya gönderildim ve dağıtımımda oraya yapıldı. Artık vatani görevimi tamamıyla burada ifa edecektim. Günler aylar geçip giderken arkadaşlarla kâh neşeli kâh hüzünlü görevimizi yerine getirmek için çabalıyorduk.
Çeşitli görevler izinler filan derken aslında vatani görevimizin sonuna gelmiştik. Fakat askerliğin en zor günleri de maalesef son günlerdir. Sıla özlemi ve sivil hayat özlemi çöker, günler geçmek bilmez, askerlik bitmeyecek gibidir. Bunun bilincinde olan komutanlarda teskerecileri hoş görürler. Artık nöbetten düşülmüştür ve teskerecilerin çoğu boştadır. Gözden uzaklaşacak bahane arar işten kaçarlar, ama yakalandıkları yerde de iş baştadır.
İşte böyle bir gündü bölük içtimaa ya toplandı fabrikada çalışan iki sivil işçi bölük yanında bekliyordu. Bu sivillerin ne beklediğini tabi ki biliyorduk erat görev yerlerine dağıldı. Bölük komutanı boşta olanlardan beş kişiyi ayırdı ve gelen sivillerle depolardaki bazı malzemeleri aktarmak için görevlendirdi, bende bu gurup içindeydim. Sivillerle birlikte çalışacağımız depoya gittik. Depoda bulunan kolektörleri bir başka depoya aktaracaktık. Henüz elimdeki ikinci kolektörle depo dışına çıkıyordum ve o kulakları sağır eden sesle birlikte yer sarsıldı.
Bu bir uçak sesiydi ve arkamı dönüp baktığımda birliğimizin önünde gökyüzüne metrelerce yükselen kapkara bir duman gördüm.
Bölükte alarm sirenleri çaldı. Kurallara göre alarm verildiğinde herkes tüfek kuşanır ve toplanırdı, bütün bölük alarm kurallarını uygulamıştı. Ben itfaiye ile birlikte dışarıya çıktım bir an olayı çözmekte dahi güçlük çektim. Uçağın düştüğü yerde en azından on on beş kişi alevler içinde yerde yatıyordu. Düşen uçak kuzenimin görev yaptığı jet üssünden havalanan bir savaş uçağıydı, uçaktan bir parça dahi görmek mümkün değildi. Fakat yerde yatan insanları görünce nevrim dönmüştü - bu insanlar neredendi yolcu uçağı değilse? Sonra kendimi topladım orada ölen insanlar uçağın düştüğü bölge Arnavut kaldırımı taş yoldu ve yol üzerindeki dükkânlarda çalışanlardı, uçağın sesiyle dışarıya çıkan esnaftı. Uçağın yakıt tanklarındaki benzin ve bölgedeki iş yerlerinde yanıcı maddelerin olması etrafı cehenneme çevirmişti.
Bakım yapıldıktan sonra hava üssünden deneme uçuşu için havalanmıştı. Uçağa binen biri yüzbaşı diğeri üsteğmen iki pilot uçağın irtifa kaybettiğini ve düşeceğini anlamıştı. Uçağın şehrin üzerine düşmemesi için boş bir araziye yönelmişler fakat o boş araziye sadece yüz metre mesafede uçak yere çakılmıştı. Yüzbaşı son anda uçaktan atlamayı başarsa da üsteğmen bu son görevinde şehit olmuştu.
Hava üssünden, birliğimizden ve belediyenin itfaiyeleri hepsi oradaydı fakat dükkânlardaki yangını söndürmeye yetmiyordu. Dükkânlardan kurtulanlar ve orada kalanların aileleri çığlık çığlığa çaresiz kıvranıyor bölgeye girmeye çalışıyordu. Onları yatıştırmak, yangınla mücadele etmek ve yerde yatan yanmış vaziyetteki insanları toplamaktan ben ve arkadaşlarım perişan haldeydik.
Ölen insanları yangın yerinden uzaklaştırmak için çabalıyorduk. Yerde yatan insanların hemen hepsi tanınmaz haldeydi. Bir cesedin yanına alevlerden dolayı zorla yanaştım, yanmıştı kömür gibiydi, alelacele elinden tutup çektim, çekmemle birlikte eli bileğinden kopup elimde kaldı ayağı kopmuş kafatası açılmıştı.
Cesetleri bir bir toplayıp ambulanslarla morglara gönderdik. Olay yerinde tam on dokuz kişi yanarak can vermişti. Bizimde artık bir ölüden farkımız yoktu. Askerliğimin bitmesine sadece bir ay kalmıştı. Yaşadığım bu sarsıntıyla kalan o bir ayın nasıl geçtiğini anlayamadım.
Şimdi düşünüyorum böyle bir olay insanı bu kadar derinden etkileyebiliyorsa, ya savaşları yaşayan insanların hali nicedir.
Hüzünlü bir askerlik anısı öyküleşmiş. Kutlarım Mustafa acı bir olay olsa da paylaştığın için...😅
Kutluyorum Mustafa Bey.Kaleminiz var olsun. Sağlıcakla kalın.
Üstadım inan içinde kayboldum bir an yaşadım yaşanan bu olayı akılda kalanlar yazarın kalemiyle birleşince böylesi değerli bir eser ortaya çıkar kutlarım üstadım..👍👍😙😙😙😙👑
👍👍
elim bir olay ve acı bir hatıra saklar yazar yüreğinde.
umarım bir daha böyle acı olaylarla karşılaşmazsınız
kutlarım günün seçkisini.
saygımla