Son Görüşme

Bahçenin ortasında en az altı yüz yaşındaki yaşlı, gümüşi yapraklı zeytin ağacının altında yıkılmak üzereymiş gibi duran beyaz badanaları yer, yer dökülmüş eski evin kapısı yavaşça açıldı. Kadın içeri girmek istemeyen ayaklarını adeta sürüyerek,odanın ortasına doğru isteksizce yürüdü. Karşı duvardaki ahşabı kararmış pencerenin altında yaylı bulgar somyası yatakta çok yaşlı, saçları bembeyaz bir adam, çökmüş avurtları, derin mor çukurlara gömülmüş kapalı gözleri,yarı açılmış dişsiz ağzından gelen hırıltılı bir nefesle yatıyordu.
Kadın o zaman kırk yıldır, görmediği babasının gerçekten ölmekte olduğunu, ruhunun en derinlerine kadar işleyen bir sarsıntııyla anladı.
İçini kaplayan öfke ve kırgınlık yerini birden derin bir acıma duygusuna bıraktı.
Sessizce,yatağın kenarında duran köy kahvelerinin en gözde eşyası tahta sandalyeye oturdu.
Karşı duvarda, gösterişli, varak bir çerçevenin içinde sessizce duran, altı yaşına girdiğinde çekilmiş kabarık etekli, beyaz elbisesi ve beyaz şapkalı fotoğrafıını görmek yüreğindeki dayanılmaz sızıyı daha da arttırmıştı.
Alkolün pençesine düşerek, annesinden ayrılan, kendisini yıllarca arayıp sormayan, babasının kendisini hiç sevmediğini düşünmüştü hep.
Önceleri bu durum itiraf etmese de onu derinden üzmüş, ama yıllar geçtikçe, yaşamın sıradan, nefes aldırmayan uğraşlarına gömülüp, babasını çok daha az anımsar olmuştu.
Yarım saate yakın, düşünceler ve anılar içinde oturdu. Bunaltıcı temmuz sıcağı yerini yavaş, yavaş denizden esen serin bir rüzgara terk ediyordu.
Birden yaşlı adam gözlerini araladı. Yatağının yanındaki sandalyede oturan biricik kızını farkedince, yılların ve alkolün derin çizikler açarak, sürülmüş bir tarlaya benzettiği yüzü, ince içeri kaçmış dudaklarından, yayılan mutlu son bir gülümsemeyle aydınlandı.
Serin yaz meltemi eski ve küf kokan eve bahçedeki yeni açan beyaz akşam yaseminlerinin kokusunu
getiriyordu.
Yaşlı adam güçlükle dudaklarını oynattı. Kadın babasını daha iyi duyabilmek için oturduğu sandalyede biraz daha öne doğru eğildi.
- Beni affet yavrum. Biliyorum, hiç gösteremedim ama, seni daima yaşamımdaki herkesten çok sevdim.
Kadın artık gözyaşlarına dur diyemiyordu. koyu kahverengi gözlerinden sicim gibi inen damlalar, hızla sararmış yanaklarını ıslatıyordu.
- Ben de seni hep sevdim babacığım.
İhtiyar adamın gözleri huzur içinde sessizce kapandı.Artık ölebilirdi.
Yasemin kokulu serin rüzgar durmuştu. Karşıda dağların ardına giden güneşin kızıllığı gelen dingin akşamı haber veriyordu.

04 Ağustos 2009 2-3 dakika 9 öyküsü var.
Yorumlar