Tahir Efendi -7-
_Gülbahar kızım güzel der yerinde bir karar vermiştir bize de uymak düşer. Hele bir devlet parayı yatırsın aklınızda ne varsa konuşuruz, diyerek uzatmadan kesmişti.
O gece güzel sohbetin ardında Hızır ustalar evinin yolunu tutarken, yol yorgunu ev halkı da yataklarda yerini almıştılar. Sabah namazından sonra dükkânlarını açıp çalışmaya başladıklarında çarşı esnafının birer ikişer dükkâna gelip hal hatır sormaya gelenlerle dolsa da eskisi gibi değildi artık hiçbir şey.
Zaman o kadar çabuk geçmişti ki! Bu küçücük dükkânda yıllar yılı içli dışlı bir aile gibi olmuş esnafların bir birlerine iki yabancıdan başka bir şey değildiler artık. Gel zaman git zaman bizim Gülbahar gelinin miras olayı gerçek olmuş karar verme zamanı gelip çatmıştı. Ya kalacaklardı çarşıda eskiden olduğu gibi ya da her şeylerini olduğu gibi bırakıp gideceklerdi. Zor bir karar vereceklerdi. Doğup büyüdükleri memleketlerini, işlerini, dostlarını bırakıp gideceklerdi.
Yine bir akşamüstü Tahir Efendi ve Emir çarşının hem ustası hem de sözü dinlenen büyüğü olan Hızır ustanın evinde çay içerken düşündüklerini konuşamaya başladıklarında, ilk söze başlayan Hızır usta olmuştu.
_Ne yaptınız, neye karar verdiniz Tahir Efendi?
-Hızır ustam biz ailecek karar verdik. Buralarda kalmayacağız. Ne Emir'in gönlü var nede benim. Senin bildiğin eli yüzü düzgün zanaatkâr biri kalfaya hiçbir bedel istemeden bırakacağız. Dükkân kirası da istemiyoruz. Rızkını çıkartıp evini geçindirsin.
Gelin kızımızın annesi ve babası değerli insanlar kızımızı isterken ne zorluk çıkarttılar nede kalbimizi kıldılar. Ne mutlu bana ki böylesi değerli insanlar akrabam oldu. Dün gece onlara gitmiştik konuyu açıp kendilerinin de bizimle gelmelerini söylediğimizde.
_Allah sizlerden razı olsun bir ayağım çukurda bu gün varsam yarınım belli değil. Ben memleketimde ölmek isterim buralara gömülmek isterim, anam, babam, dedem yani senin anlayacağın bütün akrabalarım burada zaten iş güçte yok. Bana elleşmeyin burada keyfim yerinde, deyince;
Bizim oturduğumuz evi de tarlayı da, bağı da, kendisine bıraktık zaten kirada oturuyorlardı. Tarlayla, bağla uğraşır meşgalesi olur. Bizde arada bir geldiğimizde bağla uğraşırız. Durum bu Hızır usta şimdi senin fikrini almak isteriz?
_Ne diyeyim Tahir Efendi? Yiyecek bir lokma ekmeğimiz, alacağımız bir nefes bile Yaradanın izniyle oluyor'. Burada rızkınız bu kadarmış. Sizler kararınızı vermişsiniz hayırlısı diyelim Allah utandırmasın. Bizler hayırlı bir iş yapalım dedik! Sizler ilk önce sevindiniz sonra da üzüldünüz. Kısmet buraya kadarmış. Burasını kendi eviniz belleyin her zaman beklerim, dediğinde;
Gözlerinden ilk defa iki damla yaşın süzüldüğünü görmüştük. O gece hem Hızır ustalarda hem de Tahir Efendiler de matem vardı sanki. Dostlar bir birlerine veda ediyorlardı.
Bir hafta içinde Hızır ustanın uygun bulduğu Kalfaya dükkanlarını teslim edip sessiz sedasız Bakırcılar çarşısından ve kasabadan ayrıldılar. O gün bu gündür kendileri olmasa da bakırcılar çarşısında Tahir Efendi ve oğlu Emir hala konuşulur ve hala aranır.
Hayat acısıyla tatlısıyla yaşanırken kırılan kalplerin tamiri olmuyor. Neyi paylaşamıyorlardı ki! Düğün dernekle gelen mutluluk; dünyalıkla dostluklar son bulmuştu. Herkes nasibi kadar sebeplenirdi bunu bilememişti çarşı esnafı...
________________ SON __________________________