Tahta Mermi
Ahmet, Şahin, Ozan mahalle arkadaşları olmakla birlikte aynı sınıfta öğrenim görmektedirler. Lise son sınıf öğrencileri olan bu gurup okulda birbirlerine olan yakınlıkları bakımından arkadaşları tarafından okeye dördüncü almayan gurup olarak bilinir. Her öğrencide olan haylazlıkların dışında her birinin kendine has özellikleri bulunmaktadır. Şahin, sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri olarak bilinse de okulun en kabadayıları arasında da birinciliği kaptırmayan fazlasıyla kurtlar vadisini okulda oynamaya çalışan bir kimliğe sahiptir. Ahmet, sınıf içerisinde arkadaşlarının deyimiyle günümüzün arama motoru olan google lakabını taktıkları ne tıklasak biliyorsun diye takıldıkları ama aslında boş olmayan gerçektende anlattıklarını yapabilecek kapasitede olan genç bir mucit adayıdır. Ozan ise iki arkadaşına göre hiçbir becerisi olmayan ama fazlasıyla hayalperest bir kişiliğe sahiptir. Öyleki bu gurubun üçüne birden 'size bir elma verilse ne yaparsınız?' denildiği zaman gelecek olan cevaplardan ne kadar tamamlayıcı arkadaş olduklarını çözmek çokta zor değil. Ahmet, elmadan robot yaparım dese Ozan hemstırıma ev yaparım Şahin ise yerim, kalan çöpünü de bu ikisinin kafasına fırlatırım dediği zaman şaşırmamak gerekmektedir.
Bu gurup aşırı derecede kurtlar vadisi izleyip benimsemektedir. Birbirlerine dizi karakterlerinin isimleriyle seslenmek çok hoşlarına gider.
Ahmet, bir Cumartesi günü evde tek başına, üstten dolma tüfeklerin kullanıldığı eski bir kovboy filmi izlemektedir. Aslında doğru yönlendirilmiş biri olsa daha yararlı işler yapacağı aşikârdır. Ama daha önce yapmış olduğu kendi çapında ki ufak tefek icatları ailesi ve etrafındakiler tarafından. 'Bırak böyle boş işlerle uğraşmayı da derslerine bak biraz bunlar karın doyurmuyor' tepkisine maruz kalmıştır. Buna bağlı olsa gerek gündemde bulunan ve büyük küçük herkesin beğeniyle seyrettiği dizide yapılanları doğru ve saygı görenler olarak benimsemiş ve o yolda yapacağı her şeyin takdir alacağını düşünür.
İzlediği filmden çok etkilenen Ahmet'in aklına kendi silahımı kendim yaparım fikri gelir. Bunun için internetin başına oturur ve bir dizi çalışma yapmaya başlar. Şahin ve Ozan'ı da arayarak beyin fırtınası yapmaya davet eder. Bu fikir onların da aklına yatar ve birlikte konuyla ilgili çalışmaya başlarlar. Çok değil iki günlük bir uğraşın sonunda ellerinde yapacakları silahın bir projesi oluşur.
Bu projeye göre kırk santimlik bir su borusun arkası kaynakla kapattırılarak taşlanacak, kapatılan yerin bir santim yukarısına fitil yerleştire bilmek için bir delik açılacak. Borunun açık olan ağzı yerden on beş santim yukarıya gelecek şekilde dengede tutan ayaklar kaynattırılacaktı.
Teoriye göre bakkalda satılan ve torpil diye adlandırılan patlayıcılardan iki adet alınarak tozlarını borunun içine döktükten sonra içine bir de bilye atıp üstten bir sopayla sıkıştırdıktan sonra fitil için açtıkları deliğe fitili yerleştirip yakacaklardı. Bu düzeneğin çalışacağına öylesine inanmışlardı ki onunla ne yapacaklarını bile düşünemediler.
Öte yandan kırk yıldır marangozluk yapan usta Halil amca aldığı bir haberle perişan olur. Oğlu ve gelini bir bayi toplantısından dönerken kaza yaparak hayatlarını yitirmişlerdir. Geriye, giderken ona bıraktıkları 12 yaşındaki torunu Sudenaz ile başabaşa kalan Halil Usta Sudenaz'a annelik ve babalık yapmaya çalışmaktadır. Bu durum onu harap etse de toruna karşı metin olmak zorunda onun için kendisini bırakmamaktadır. Sudenaz dedesine çok bağlı, onu çok seven sarışın, yemyeşil gözleri olan dünya güzeli bir kız çocuğudur.
Ahmet ve arkadaşlarının çalışmaları devam etmektedir. Çizdikleri projedeki çalışmaları demirciye kimya deneyinde kullanacağız, öğretmenimiz istedi diyerek yapmaya ikna ederler. Ne yapılabileceğini tahmin bile edemeyen demirci bunu nasıl kullanacaksınız kimya dersinde diye sorduğunda; hayalperest Ozan devreye girer ve 'bak şimdi abi bu su borusu değil mi? Sen şimdi bu tarafını kapatıp buradan da bir delik açmayacak mısın? İşte bizde senin bu yanlara kaynatacağın ayaklarla onu bir makineye bağlayacağız ve yukardan sudan daha ağır olan bir sıvıyla dolduracağız bu yan taraftan akan sıvının akış hızını hesaplamamıza yarayacak bu alet.' diye seri yalan söyleyerek inandırır demirciyi. Demirci 'iki günden önce olmaz elimde iş var, iki gün sonra gelin yapayım' diyerek gönderir...
Marangoz Halil usta kendisinden başka kimsesi kalmayan Sudenaz'a yaşına rağmen bakabileceğine avukatlara inandırma çabasındadır. Aksi halde Sudenazı çocuk esirgeme kurumuna vermeleri kaçınılmaz bir sondu. Başardı da Sudenaz'ı kimseye vermedi 'ben yaşadığım sürece kimse onu elimden alamaz' diyerek göğüs gerdi tüm zorluklara...
İkinci günün sonunda demirci istenileni yapar. Gurup büyük bir heyecanla eve gelir. Aralarına biri daha eklenmiştir. Bu Şahin'in küçük kardeşi Mustafa'dır. Mustafa on dört yaşındadır ve abisini ciddi derecede örnek almaktadır. O gün o da olaya dahil olur. Atış yapacakları yerin Ozan'ların aşağı mahalleye kuş bakışı bakan evlerinin çatısının uygun olacağına karar verdiler. Mustafa'yı bakkala göndererek iki adet torpil aldırtırlar. Yalnız hesap edemedikleri bir şeyin farkına varırlar. Su borusu bir miskete göre bir hayli geniş gelmiştir. Bu yüzden sıkıştırma yapamamışlardır.
Bu sefer konu değişir ve ne kullanacaklarını düşünmeye başlarlar. Küçük Mustafa'nın aklına bir fikir gelir tahta bulalım bir tane onu atalım der. Ağabeyleri bu fikri geliştirirler ve bir tahtayı su borusunun ağzına tam oturacak şekilde yontacaklar ve mermi görüntüsü vereceklerdir. Yalnız, aradıkları parçayı bulamazlar. Bunun için aşağı mahalledeki marangoz Halil ustanın dükkânında alırlar soluğu. İstedikleri parçayı Halil ustaya anlatırlar ve tam olarak istedikleri parçayı alarak ayrılırlar oradan.
Eve geldiklerinde Ahmet tahtayı yontmaya başlar. Bu işlem bir günlerini alır. Ertesi gün büyük gündür. Atış kaçınılmaz yapılacaktır. Her şey tamamdır. O gün okulda arkadaşlarına hava atarlar ve atışa gelmeleri, izlemeleri için yaptıklarını taktir ettirecek kamu oyu toplamaktadırlar. Onlarla birlikte kızlı erkekli karışık bir gurup arkadaşı atışı izlemek için Ozan'ların çatıya gelir. Ahmet, Torpil tozlarını su borusunun içine döker. Bu olayı bir şova dönüştürürler ve yaptıkları tahta merminin üzerine baş harflerini yazarak arkadaşlarına doğru 'izleyin bak ayyuka çıkan ilk baş harfler olacak bunlar diyerek mermiyi su borusunun içine yerleştirirler. Sıkıştırma işlemi de bittikten sonra sıra ateşlemeye gelmiştir. Bu şerefi de en küçükleri olan Mustafa'ya bırakırlar. Mustafa fitili ateşler. Herkes kulaklarını kapatmıştır. Su borusu kulakları sağır edecek kadar büyük bir gürültüyle başarıyla fırlatmıştır mermiyi. Amaca ulaşılmıştır...
Öte yandan marangoz Halil usta dükkânının önünde göğsünü tutarak yere yığılır. Çevrede bulunan esnaf yardımına koşar kalp krizi geçirdiği söylenir. Ambulans çağrılır ama Halil usta oracıkta yaşamını yitirmiştir...
Düzeneğin çıkardığı ses mahallenin tepkisini fazlasıyla çeker. Ozan'ın annesi yukarı çıkar ve hepsine birden kızarak kovar. Durumdan Ahmet'in annesi de haberdardır. Bu yüzden su borusunu Şahin alır ve eve götürür. Çıkacak olan sesten tepki çekeceklerini bildikleri için bir daha ateşlemezler. Düzenek bodruma atılarak bir daha kullanılmaz...
Aradan beş yıl geçer ve birbirine deli gibi âşık bir çiftin yaşadıkları gündeme gelir. Kız bir gün sevdiği çocuğu evlerine davet eder. Evin salonunda dolaşan gencin yaşlı bir adamın resmi ve onun yanın da duran bir tahta mermi dikkatini çeker. Merminin üzerinde O A Ş yazmaktadır. Bu nedir? diye kız arkadaşına sorduğunda aldığı cevap onu derinden etkiler. Kız, 'o benim hayatımın yönünü değiştiren, bir bakıma karartan bir mermi' diye cevap verir. Nasıl yani? diye sorar genç yüzündeki şaşkın ifadeyle. ' Bu mermiye benzeyen şey yıllar önce nerden geldiği bilinmeyen ama dedemin kalbinin üzerine çarparak durmasına neden olan ' TAHTA MERMİ ' diye cevap verir. Genç bu durum karşısında çok üzülür ve evden anlamsızca çıkıp gider.
Kendi evlerine geldiğinde kilerden büyük bir kutu çıkartır ve içini karıştırmaya başlar. Bulduğu şey su borusundan yapılan ve o mermiyi fırlatan düzenektir. Bu gencin adı Mustafa kızın ise Sudenaz'dır. Mustafa'nın ateşlediği bir mermi iki kişinin hayatına maal olmuş. Sevdiği kızın dedesini kaybetmesine ve onun yetimhanede büyümesine neden olmuştur. Bu vicdan azabıyla Mustafa haykırarak ağlamaya başlar...
güzeldi.. sonu hüzünlü olsada tebrik ederim ....