Tanrı Memus ve Arsenya'nın Kudretli Gezgin ve Savaşçı Micus'un Hikayesi

Tuhaf bir gece çan sesi duyuyorum, sert ve tok karga seslerının arasında çan sesi kulağa hoş geliyor. korkuyorum bırazda üşüyorum . dışarıda sıs ve yağmur var sıgara içmek huzur veriyor.yürüyorum ağzımdan dumanlar çıka çıka, yerde bir kuş ölüsü var.kulağımı yakamla kapatıp kullahımı iyice gererek kayboluyorum gözden , en dibe gitmek ve tekrar başlamak için yürüyorum, yürüyorum, yürüyorum nefes alışverişim hızlanıyor, yoldaki taşlar çok kaygan, hafiften işemek istiyorum ama dayanmalıyım az kaldı başlangıca ve memus dağına.
memus dağının eteklerıne tırmanırken, kulakların dayanılmaz ağrısı başladı ve bu ağrının nedeni öfkelenen tanrı kral memusun çığlığıydı,.tanrı kral memus alnında güneş dövmesi,başındaki defne yaprağı figüründen yapılan altın işlemeli tacı ile karşıladı beni. bu anın heyecanına dayanmak için tüm gücümle direniyordum vucut hormonlarıma.
tanrı kral memus neden geldiğimi biliyordu ve tekrar başlamak için en dibe gitmek şartmı diye sordu. başlangıç en dip olunca zamanın basamaklarını hızlı tırmanman gerekecek, ama zamanı ben yarattım ki yavaş tırmanasın diye? aksi bir durum bana karşı bir başkaldırı olmaz mı? diye sordu. yapmam gereken tek şey kaldı biraz zaman istemek.
memus vadisinin soğuk havası beni....

29 Ağustos 2013 1-2 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 11 yıl önce

    Nasıl bir imla bu Mücahit bey öykünüzde bir tane büyük harf yok. nokta koymuşsunuz, virgül koymuşsunuz olur olmaz yerlere. İmlaya biraz dikkat edin... 👎

  • 11 yıl önce

    haklısınız Ahmet arkadaş biraz aceleyle yazdım, devamı gelecek ve çok ilginç hikaye.