Tarçın Kız

Allah der ki; 'Hayvanlar benim sessiz
kullarımdır. Onlar şimdi zulme susuyorlar
ama hesap günü konuşacaklardır.'
Hz. Mevlana

Saatler süren toplantı nihayet bitmiş, herkes işinin başına dönmeden önce son bir çay kahve içmeye niyetlenmiştik. Arkadaşlardan biri 'Kedin ne yapıyor?' diye sorunca açıldı konu. O sırada söyledim geceleri ayakucumda uyuduğunu.

'Iıyyyy! Yatakta sizinle mi yatıyor? İğrenmiyor musunuz, dedi arada sırada karşılaştığımızda şöyle bir selam verip geçen kadın. Ağzımdan çıkan 'Neden iğreneyim o sizden daha temiz' cümlelerini kulaklarım duyduğunda çoktan iş işten geçmişti.

Vallahi de billahi de niyetim kötü değildi. Aslında 'O sizden benden daha temiz' demek için açmıştım ağzımı ama bir anda zihnimin ihanetine uğradım, benden habersizce süzülüverdi o sözcükler dudaklarımın arasından. Kadınla tesis edilmiş bir samimiyetim zaten yoktu, o günden sonra şöyle bir verdiği selamı sabahı da kesti.

*

Bazı insanlar 'Ben hiç rüya görmem' derler ya. Ben onlardanım. Mutlaka görüyorumdur fakat hatırlamıyorum. Bazıları da vardır, her gün birkaç rüya birden görür, bir sinema filmi lezzetinde, ballandıra ballandıra anlatırlar sonra da. Bayılırım böylelerine.

O sabah tıraş olurken gördüğüm rüyayı hatırladığımda şaşırdım. Çalıştığım yerin koridorunda elimde evraklarla yürüyorum rüyamda. Birden ayaklarımın dibinde ne olduğunu anlayamadığım küçük bir yaratık peydah oluyor. Basmamak için ayaklarımı kaldırıyorum. Eğilip 'Bu da ne böyle?' merakı içinde elime alıyorum. Küçük bir tüy yumağı, bir kedi yavrusu. O kadar ufak ki avucumun içinde kayboluyor. Aklımdan geçen ilk şey, 'On sekizinci kata nasıl çıktın sen?' oluyor. Rüyamdan son hatırladığım sahne, avucumdaki sevimli yaratığa bakıp 'Sen ne güzel şeysin.' dediğim...

*

Akşam arkadaşımla sinemaya gitmeye niyetlenmiştik. 'Ama önce veterinere uğramamız lazım' dedi. 'Hayırdır' dedim, 'Minnoş mu hasta? Yoksa Cingöz'e mi bir şey oldu?' 'Sorma' dedi, 'Bu başka.'

Bahçe içinde bir evde iki kedisiyle birlikte yaşar arkadaşım. Evdekilerin dışında mahallenin kedilerinin iaşesini karşılama işini de üzerine almıştır. Her birinin özelliklerini tek tek bilir; hangisinin uysal, hangisinin yaramaz olduğunu, annelerini, kardeşlerini... Onun hayvan sevgisini bilen mahalleli nerede yaralı bereli bir kedi, köpek görse ona haber verir, 'Belgin hanım, şurada bir kedi var. Araba çarpmış herhalde zavallıya.' Bilirler nasıl olsa Belgin hanımın yüreğinin dayanmayacağını, kaptığı gibi hayvancağızı veterinere götürüp tedavisini yaptıracağını, iyileşinceye kadar bakımını üstleneceğini, bir yuva bulmak için elinden geleni yapacağını.

Bir hafta kadar önce de yan evdeki komşusu çalmış kapısını, 'Filancanın balkonunun altına yavru bir kedi sıkışmış, kan revan içinde zavallı.'

Bir köpeğin saldırısına uğrayan hayvancağızın haline gören veteriner 'En iyisi uyutmak' demiş arkadaşımın pes etmek bilmeyen huyundan haberdar olmadığı için, 'Bu yaralarla yaşamaz bu hayvan.' 'Biz elinizden geleni yapalım,' olmuş Belgin'in cevabı.

Veterinere gittiğimizde bir kafesin içinde uyuyordu sonradan bir başka arkadaşımın adını 'Tarçın' koyacağı tüy yumağı. Kuyruğu köpek tarafından ısırıldığında kopmuştu. Yaralarını kapatmak için atılan dikişler neredeyse ensesine ulaşıyordu. Belgin'in sesini duyunca kan çanağına dönmüş gözlerini açtı. Gayriihtiyarî elimi uzattım kafesten içeri. Elimin üst tarafına boynunu sürdü, gözlerini kapattı. Çıkardığı garip sese anlam veremedim. 'Hasta olduğu için mi böyle sesler çıkarıyor?' dedim. 'Yok,' dedi arkadaşım, 'Şu an çok mutlu.'

*

Tarçın Kız'ın mutluluğu o günkü gibi sürüyor mu bilemem ama evimi benimle paylaşmaya başladığından beri benim daha mutlu olduğum bir gerçek.

14 Mart 2012 3-4 dakika 13 öyküsü var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (3)
  • 13 yıl önce

    Bekârken aile apartmanında oturduğumuz sıralarda Boncuk isimli tekir bir erkek kedimiz vardı. O gelene kadar hayvanlara elini sürmeyen ben Boncuk beyin meraklısı olmuştuk bir an da, şimdi aniden o geliverdi aklıma. Ondört sene yaşadı ve sonra ortadan kayboldu. Hayvan sevgisi ayrı bir şeydir, ayrı bir güzelliktir. Bir insan hayvanları sevmiyorsa, insanları da zor sever. İnsanların uydurduğu bir sözdür ''Nankör kedi''sözü, hangi hayvana eziyet etseniz o da size tepki verir. Ondört sene beslediğimiz o Boncuk kedi beni hiç tırmalamadı yaşadığı müddetçe. İnsan dan başka nankör varlık var mı şu dünyada? Benim de işyerinde meslekten arkadaşlarla beslediğimiz onlarca kedi var halen şu anda. Hatta bir ikisinin doğumuda yaklaştı, yeni zibidileri bekliyoruz hararetle. Ama bizim buralar çok iptidai yerler olduğu için çoğusu arabaların altında ezilip telef oluyor, eee o zamanda biz kahroluyoruz. Bazen sokaktan geçen bayanlara yavruları parasız pulsuz veriyoruz isterlerse. Sloganımızda hazır petshoplarda yüzelli ikiyüz lira biz de bir alana bir de hediye hem de bedava, yalnız tek şartımız iyi bakın yavrucaklara. Hele bir de Çakır kedimiz var, onun yavruları ayrı bir cins. Kutlarım içtenlikle...👍

  • 13 yıl önce

    "'Iıyyyy! Yatakta sizinle mi yatıyor? İğrenmiyor musunuz, " böyle bir davranışa az bile o cevap...

    İnsanlar sever veya sevmez kimse kimseyi zorlayamaz ama hiç kimsede kötü davranma ,kötü söz kullanma hakkını kendinde bulmamalı...

    Ama şunu da düşünürsek Allahın yarattığı insan başka bir insana iğrenç diyebiliyorsa can dostlara demesi şaşırtmıyor beni...

    İnsanın yüreğinde her canlıya sevgi olsun diyorum...

  • 13 yıl önce

    annemin hala haberi yok

    aman duymasın

    ben de yalnızca bahçedeki odunlukta barındırmama izin verilen pamuk ismini verdiğim kedimle bir çok kez koyun koyuna uyudum çocukken...sabah erkenden uyanır dışarıya çıkartırdım kimse görmeden...

    )

    ne tatlı bir huzurdu onun mırıltısı eşliğinde uyumak, sıcaklığını hissetmek...

    o günlerimi hatırıma getirdi öykü...

    teşekkürler

    kutlarım saygımla...