Tatlı Hırsızlar
Gecenin bir yarısı kapının tıkırtısına uyandım korku içinde,sanki birisi elindeki sert cisimle kapıyı açmaya çalışıyordu daha doğrusu zorluyordu.Yatağımdan fırladığım gibi,besmele çekip,kanepede iki üç dakika oturdum,aklımdan geçen kötü düşüncelere engel olamıyordum.
Ya elinde silahı varsa..
Ya da keskin bir döner bıçağı...
Ya sarhoşsa...
Ya bağırıp çağırarak mahalleyi ayağa kaldırırsa...
Odanın bütün ışıklarını açtım hemen,belki ışıkları görünce kaçar gider diye ama tıkırtı hala devam ediyor.Üç katlı binanın bodrum katında oturuyorum yani zengin de sayılmam ayrıca ne balkonum var ne de evin önünde bir arabam.Eşim de yok,ziynet eşyaları olsun.
İçim ferahlıyor biraz yahu diyorum bu adam benden ne çalacak,elli dört ekran tüplü bir televizyon,zar zor çalışan eski marka bir buzdolabı,kırık dökük birkaç koltuk,yırtık pırtık halı ve kilimler, bozuk bir duvar saati,çürük çarık bir aygaz ocağı,komşunun verdiği ve çamaşırları bazen kirli çıkartan çamaşır makinası ve üç beş hırdavat...
Kapıyı açıp:" Buyur kardeş,istediğini al,ne itiraz edeceğim ne şikayet,istersen sana yardım da edeyim hatta sen evdekileri toplarken sana bir de çay demleyim,üşümüşsündür."
Mutfak penceresinden kapıya doğru uzanıp baktığımda ise şaşkınlığımı gizleyemedim.
Bana korku dolu anlar yaşatan, derin uykumu ziyan eden tatlı hırsızlarmış:komşumuzun kedisi iki yavrusuyla.