Telefonda ki Ses

Saatin tik tak sesleri gecenin sessizliğini bozuyordu, ne televizyon açıktı ne de müzik, alışılmışın dışında bir sessizlik hüküm sürüyordu evde...

Nurcan salonun ortasında ki kanepede dizlerini karnına doğru çekmiş düşünceli bir halde yanında ki telefona bakıyordu, çalmıyordu lanet olası telefon, olur olmaz zamanda çalarken beklendiği zaman çalmak bilmiyordu. Yerinden kalktı yavaşça ağır adımlarla mutfağa doğru yürüdü sıkıntıyla, kahve yapacakken kendine vazgeçti ve salona geri döndü viski şişesini açtı bir duble içki aldı kendine, pencereden dışarıya baktı, sokak sessizdi sadece minik bir kedi sinmişti köşeye, yerler ıslaktı, gökyüzüne baktı yıldızlar vardı tek tük, onlarda benim gibi yalnızlar mı acaba diye düşündü parmakları saçlarının uçlarını kıvırırken...

Telefonun sesiyle irkildi, heyecanlanmıştı, açtığında en yakın arkadaşı Şebnem'in sesini duydu, 'canım umarım rahatsız etmedim seni' dedi, sesi kötü geliyordu arkadaşının. Ben de iyi durumda değilim ki diye düşündü Nurcan 'elbette etmiyorsun, ne oldu sesin kötü' geliyor. Şebnem ağlamaya başladı'sana gelebilir miyim?'Nurcan kendi heyecanını beklentisini unutup arkadaşına onu beklediğini gelirken dikkatli olmasını söyledi, yağmur yağıyordu ve vakit epeyce geç olmuştu...

Şebnem'in gelmesini beklerken içinin sıkıntısı sardı sarmaladı, yüreği sıkıştı. Selçuk neden aramıyor hala diye merak etti volta atarken odanın içinde, saatler geçmişti, ararım demişti son görüşmelerinde, oturur konuşuruz kökten çözeriz bu durumu diye söz vermişti, üstelik kendisi birkaç kez aradığı halde ulaşamamıştı...

Şebnem'i düşündü son zamanlarda çok mutluydu, ne olmuştu arkadaşına ki ağlıyordu, yeni tanıştığı, flört ettiği bir erkek vardı ve duygularından emin olduğunda onunla tanıştıracağına söz vermişti. Anlayışla karşılamıştı bu durumu çünkü işlerinin yoğunluğundan kendiside sevdiği adamı tanıştıramamıştı Şebnem'le. Bir iki fırsatı olmuşsa da Selçuk şehir dışına gitmişti iş nedeniyle...

Yine düşünceleri Selçuk'a kaydı ailesiyle konuşup ilişkilerini resmi olarak ilan edeceklerdi, epeyce bir süredir tanışıyorlardı ve çok istemesine rağmen ailesiyle hiç tanıştırmamıştı, Selçuk her zaman onların aksi, dediğimiz dedik diyen birileri olduğunu, aileden birisiyle evlenmesini istediklerini Nurcan'ı kabul etmemekte inat edeceklerini söylemişti, acaba karşı mı çıkmışlardı bu ilişkiye. Kuşku ve merak içini kemiriyordu...

Şebnem'i beklerken Selçuk'u aradı yeniden bu kez çalıyordu telefon ama açılmıyordu, nasıl olsa görünce numaramı arar diye düşündü sıkıntıyla...

Kapının zili çaldığında derin düşüncelerdeydi Nurcan, kapıyı açtığında Şebnem sarıldı Nurcan'a ağlamaya başladı 'gitti, o gitti ' dedi. Salona geçtiler Nurcan ellerini tuttu arkadaşını ' kim gitti ' diye sordu,'tam bağlanmışken onu sevmeye başlamışken, Selçuk bırakıp gitti, terk etti beni' ağlamaktan konuşamıyordu, Nurcan'ın tüm dikkati Selçuk adındaydı, bu tesadüf sadece, olamaz diye düşünürken telefonun sesiyle kendine geldi...

Selçuk'un numarasını gördü, kalbi küt küt atmaya başladı, ama arayan Selçuk değildi, yabancı bir kadın sesiydi telefonun diğer ucundan gelen ' sanırım Selçuk'u tanıyorsunuz numaranızı gördüm ve sizi aradım ' diyordu, sesi boğuk ve ağlamaklıydı ' evet ben aradım, kendisiyle konuşabilir miyim?'

'üzgünüm çok üzgünüm, Selçuk eve gelirken korkunç bir trafik kazası geçirmiş yoğun bakımda, durumu kritik, umut yok gibi ufacık bir umut olsa bile geri kalan ömrünü felçli geçirme ihtimali var' dedi ağlayan kadın. Nurcan sendeledi, şaşırdı 'nasıl olur, inanamıyorum, olamaz 'diye kekeledi, bin bir güçlükle, yutkundu ve titreyen sesiyle'peki siz kimsiniz' diyebildi...

' ben onun karısıyım'

08 Nisan 2011 3-4 dakika 11 öyküsü var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    hayat her zaman ben işte buyum diyor, acı tatlı sürprizlerleç ama sürprizleri hep arzu ettiğimiz gibi olsa keşke. konu olarak hayatın içinde gördüklerimiz yada duyduklarımıza özgü bir öykü ve güzel bir anlatım. tebrikler, öykü çalışmasına devam etmelisiniz. selamlar...