Toplum Ve Doğruluk
Tahmin ettiğinden de uzun sürdü bu sefer. Aklında daha merhametli olmak vardı, ama yapamadı. Hiçbir zaman ulaşamadı istediği noktaya; kendini bildi bileli yenikti, başıboştu. Kimseye karşı acımasız olamayışı ona hep yükler yükledi. Yapıp yapacağı, görüp göreceği işte bu idi; yalnızlığıyla boğuşan, zamanla başkalarını düşünmekten kendi kişiliğine, kendi duygularına vakit ayıramayan biri olup çıkmıştı. Bilemiyordu ona neyin zarar vereceğini, bu yüzden bütün yaşamına hakim olan tek şey, dışarıdan gelen her türlü davranışın gaddarlığı idi. Ama yine de bütün bunları fark etmemesi olanaksız olduğundan, elbet onun da her şeye dur diyeceği gün gelecekti. Nitekim bir yaşam boyu böyle yaşanmazdı.
O gün, o saat anlamasına yetti kandırıldığının. Bütün ömrü boyunca o günü anacak, o günün uğursuzluğuna lanetler savuracaktı. Yaşamı boyunca beklediği, hayal ettiği, her an her dakika arzuladığı mutluluğu o insanla yaşayabileceğini ummuştu oysa ki. Fakat hayata yenik düşmesinin sonuçları burada da kendini gösterdi ve kime güvense boşa çıktığının, kimseye karşı merhamet besleyemeyeceğinin, artık yalnızca kendi yaşamı için savaşacağının o dakika farkına vardı. Ki böyle olması gerekiyordu, doğru olan da ona yararlı olan da buydu.
Kendine yakın hissettiği herkesle sırlarını paylaşmıştı çoğu kez. Kimsenin ona tek bir gizli açığını söylememesi ise hiç dikkatini çekmemişti. Böyleydi o, saflığından ötürü hep kaybeden taraf olurdu.
İşte bu sırlarını paylaşmasından ötürü, ona karşı her şey ciddileşti. Çevrede onu arkasından itip kakan, seviyormuş gibi görünenler görünürde sevmediklerini gösterdiler ona. En kadim dostlarım dediği insanlara anlattıklarını o insanlar yalan yanlış aktarmışlardı herkese. Her çevreye yayılmıştı yalanlar, acımasızca gerisin geri döndü ona. Ama o yine pusup, her şeyi sineye çeken değil, kendini savunmayı bilen kimliğine büründü. Onun bu yüzünü daha gören olmamıştı.
Çevreden gelen türlü laflara, yalanlara, söylentilere karşılık herkese verecek bir cevap buldu ve hiçbir zaman kötü düşünmeyen kalbiyle yüceye çıkan, temize çıkan yine o oldu. Tabii bunu kimse aldırış etmedi; herkes doğrulara burun kıvırıyor, sadece duymak ve anlamak istediklerini algılıyorlardı. Toplumdaki aksaklık ve düzensizlikte işte burada apaçık görünüyordu.
Artık herkesten, her insandan uzak, kendi halinde yaşayan, kimseyle sırrını paylaşmayan biri haline dönüştü. Onu bu noktaya itense yine insanlardı ve o yaptığı hiç bir şeyden pişmanlık duymadan, gönlü ve aklı rahat, yaşamına devam etti.
Geride kalan veya onun haricinde yaşayan diğer insanlarsa, yine duymak istedikleriyle yaşayıp, yine o duyduklarıyla yaşamlarına yön verdiler. Kimle konuşup konuşulmayacağını yine o kuru laflar belirledi. Kimin daha zararsız, kimin daha doğrucu olduğunu kendi akıllarıyla değil, yine o duyduklarıyla tespit ettiler. Hayatları böyleydi; tek kişilik bir yaşam düşünülemezdi onlar için. Yalnızca duyduklarına inanan ve sadece onlarla yaşayan insanlardı hepsi...
TEMMUZ 2012
Etkilenilmiş bir kişiliğin tanıtımı gibi öykü. Güzeldi kutladım Filiz tebrikler...👍