Tut Elimi

Yıllar önce köyümüze sağlık ocağı yapılması için muhtar ve öğretmenin girişimiyle bir çalışma başlatılmıştı. Köylüler sağlık ocağı binasını yapacak, devlet de gerekli malzemeyle birlikte ebe ve sağlık memuru atayacaktı; böylece köyümüz ve civar köylere hizmet verecek bir sağlık kuruluşumuz olacaktı. Köyümüz dağ köyü olması hasebiyle geliri azdı, dolayısıyla inşaata toplanan paralar yeterli olmuyordu. Komşu köylerden yardım toplanılması için çeşitli ziyaretler yapılıyordu. Bu ziyaretlerden bir tanesinde bizim köy heyeti civardaki en zengin köye gidip durumu köy muhtarına anlatır. Köy muhtarı bu talebi olumlu karşılar ve akşam köy halkını köy odasına davet eder. Herkesten imkânları ölçüsünde yardım etmesini talep eder. Köylü yardımını yapar ancak köyün en varlıklı kişisi ne toplantıya gelir ne de yardım gönderir. Bizim köy heyeti köyün en zengin olan adamının gelmediğini fark eder ve muhtara sorar köyün ağasının neden gelmediğini. O sırada toplukta bulunan yaşlıca bir adam söze karışır. 'Hey misafirler önce size bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatayım' der, başlar fıkrayı anlatmaya. 'Adamın biri derin bir kuyuya düşer bütün köy halkı kuyunun başına toplanır adamı çıkarmak için. Adamdan elini vermesini isterler ama adam bir türlü elini vermez. Sadece feryat figan eder, halkta adamın darda olmasına rağmen elini neden vermediğini anlayamaz. İmdada Nasrettin Hoca yetişir. Köy halkına çekilin oradan ben onu şimdi onu çıkarırım der. Eğilir, kuyudaki adamın kulağına sessizce bir şeyler söyler. Sonra adamın elinden tutar kuyudan dışarı çıkarır. Köylü şaşırır; hoca ne dedi de bu adam hocanın elini tuttu diye. Nasrettin Hoca köylülere dönerek: 'Hey komşular, bu adam hayatında hep almaya alışmış, bir çöp bile vermemiş. Bu nedenle siz ver elini dedikçe elini size uzatmamış. Ben onun kulağına al elimi diye fısıldadım. O da hemen elimi tuttu. Bende çekip çıkardım' demiş. İşte bizim köyün ağası da vermeğe alışmadığından toplantıya gelmemiştir. Şayet karşılıksız bir şeyler dağıtılacak diye haber salsaydınız ilk önce bizim ağa gelirdi'.
Veren eller arasında olabilmek dilğiyle.

01 Mart 2010 2-3 dakika 39 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Fevzi bey çok güzel bir öykü. Bu hikaye bana şu sözü hatırlattı.

    Veren el, alan elden daima üstündür.

    Öyle değil mi dostum.

    Saygılar.