Utku İle Tutku
Dört yaşında bir çocuk.
Adın ne senin?
Utku.
Ne zor ismin varmış, Utku.
Annen baban yok mu?
Yanında kimse yok mu?
Yok, kayboldum.
Bu ne?
Kamyon, oyuncak.
Kamyon oyuncağınla mı geldin buralara.
Evet, kreşten.
Ha! Kreşten çıtında buraya kadar geldin.
Hadi kreşe gidelim.
Seni orada bekliyorlardır.
Bende kızım, Tutku’yu alacağım.
Tutku’da zor.
Evet, zor.
Tanıyor musun Tutku’yu.
Arkadaşım.
Tutku’nun arkadaşı Utku, tanıştığımıza memnun oldum.
Utku, oğlum neredesin.
Baba.
Kızım, Tutku.
Utku, kamyonuyla geziyordu beni de getirdi sağ olsun.
Teşekkür ederim beyefendi.
Rica ederim.
Dört yaşındaki çocuğun benliğinde bebekliği var.
Bebekliğini de hatırlamaz.
Oyuncakları onu alır götürür.
Haklısınız.
Sorumlu öğretmeni biraz rahatsızlanınca gözden kaçmış.
Ne olmuş ki?
Kötü bir haber almış ve bir an sersemlemiş.
Kendine gelir gelmez de Utkunun uzaklaştığını haber vermiş.
İki görevli Utku’ya bakmaya çıkmışlardı.
Ha onlarda geldiler.
Peki, kötü haber neymiş.
Babası acil hastaneye kaldırılmış.
Önündeki dağ birden kayınca bir deprem etkisiyle kolay değil tabii.
Geçmiş olsun her ikisine de.
Evet, geçmiş olsun.
İyi günler.
Size de.