Uzun Hikayenin Kısası...
...belimin kenarını şaka olsun diye sustalıyla çizen Biracı Mustafa şaşırtıcı dostluğumuza yegane bir
huyunu daha ekledi. Kendisini yaklaşık yirmibeş yıldır Sünger gibi Ciğerlere sahip sanırdık. Yanılmışız.
İlk hanımından olan oğlunun; Nikah Gününde - Çankaya Evlendirme Memurluğu'nun son derece resmi soğuk binasının kapısının önünde nikah saatini beklerken öğreniyoruz ki bizim Mustafa Böbreğinin birini kendi deyimiyle bağışlamış. Bu mış mış bizim inanmadığımız anlamına gelmiyor. Tüm dostların ve benimde içimden geçen aynı düşünceydi ki bu bizim biracı kardeşi olsa sallamaz değil akrabasına beleş Böbrek vermiş olsun...
...insanoğluyuz.Hepimiz birimiz birimiz hepimiz için varız ya hep bir ağızdan helal lan Mustafa demeyi de ihmal etmedik tabii. Hani utanmasak omuzlarımıza alıp gezdireceğiz havalara atıp ya ya ya şa şa şa sesleri içinde zıplatacağız.
...hemfikir olmak da güzel. Sonuçta bir insanın yaşamına yeğniklik verebiliyorsan ve kendinde bana
salladığın sustalıya benzer bıçak altına yatıyorsan Mustafa tüm biralar bu gün bizden...Helal olsun
afiyetle iç...
...Mustafa her şeyini batırdı esasen. İlkhanımına çok çektirdi. Kadın mutlu ki boşamadı! Dükkanı
sattı malı mülkü arabaları yedi...Hanımın üzerine benim bile artık saymadığım kaç hatun kokladı
her b.ku denedi ki bunların içinde esrar-Rus Hatunlar-Cinsiyet değiştirenler bile vardı ki gerisini
söylememe gerek var mı bilemem...bilemem ama Mustafa tek şeyini batırmadı...
...Mustafa İnsan Sevgisini Batırmadı
...İnsanlığını en azından satmadı...