Vakit Akşamdan Gündoğumuna
İstanbul tam da şuan mükemmel bir şehir. Akşam olmakta. Güneş görevinden ayrılırken yavaş yavaş, son ışınları da peşin sıra koşuyor. O renk var ya hani. Evet evet yüzlere tebessüm ettiren o alacalı renk. O vuruyor şimdi denizin sularına. Deniz de artık durgunlaştı. Bugün gündüz o da biraz kabarıktı, karışıktı. Derdi neydi anlamadım ama... Bazıları burayı karmaşık sever. Bence durgunken güzellikleri meydana çıkınca daha güzel. Tam ilham vermelik oluyor vesselâm.
Alıyorum elime kahvemi, masamda kağıtlarım duruyor ve en sevdiğim kalemim. Benim bütünlüğüm böyle tanımlanabilir. Birazdan kalemim kağıtları ile buluşacak, derdini ona dökecek ve ben rahatlayacağım. Yazı yazarken daha özgürüm ben. Orada düşüncelerim var kimsenin erişmesine izin vermeyeceğim. Hayallerim var duygularım, düşlediğim geleceğimin her bir ayrıntısı. Kavuşmayı bekliyoruz biz. Kavuştuğumuz yer kağıtlarım da. Bir bakıyorum sayfalarım tükenmiş ama ben hala yazmak istiyorum. Bu anı yakalamışken bırakmak istemiyorum sanırım. Destelerimden kağıt alıp devam ediyorum. Yine o dünyaya giriş yapıyorum. Bana ait bir yer. Kralda benim soytarı da anlayacağın. Yazıyorum yazıyorum yani iliklerime kadar yaşadığımı hissediyorum. Kafamı bi ara kaldırınca karanlığın tüm şehri kapladığını görüyorum. İçim ürperiyor yalnızlığımdan. Yıldızlar bile tek tek olup bir arada yaşarlarken gökyüzünde biz hemen altlarında nasıl bu kadar kalabalıkken yalnız kalabiliyoruz hayret ediyorum. İnsanoğlu garip doğrusu. İç sıkıntım artarken bir kahve daha yapıyorum. Ne demişler çay yalnız içilmez. Kahve bana daha çok ortaklık ediyorsa sebebi bu sözü okuduğumdan beri tepsiye tek bir bardak koyarken utanmamdır. Sıcacık kokusu içime dolunca kahvenin biraz daha iyi hissediyorum ve yine yazıyorum. Belki de yazı yazmak düşünmem gereken şeylerden kaçmak için kullandığım bir yöntemdir. Ama mutluluk veriyor ise bu kaçış zarar veremez değil mi ? Bugün kalemim hiç teklemiyor. Anlatacak çok şeyi olmalı. E o da insanlar gibi sevdiği dostu bulunca konuşuyor demek. Ve derken kağıtla sohbetleri bitince benim görevimde sona eriyor. Kalemimi kapatıyorum artık. Kağıtlarımı toplayıp düzenliyorum zaten kahvem de tam zamanında bitmiş.
Ve vakit İstanbul için sabah olmakta. Kuşlar erkenden işe başlarken deniz hala uyuyor olmalı. Üstündeki çarşafından belli. Birazdan nazlı Güneşte salına salına gelir. Onun için daha zaman var. Ben bu zamanları iyi bilirim. Yılların tecrübesi artık. Erken çalışan insanlar kalkmış bir tek. Onlar için hayat biraz erken başlıyor. Hayat telaşı içinde kaybolanlar. Onların düşünüyorum pencereme bir kuş konuyor. Bakıyorum ona uzun uzun. Sonra sanki beni fark ediyor kafasını çeviriyor ve tam gözlerimin içine bakıyor. Bir süre sonra uçuyor. Hiç ötmediği dikkatimi çekiyor. Sanki sen bütün gece uyumadın artık dinlenme vakti der gibi. Yada bana öyle geliyor ama ben inandığım şeylerin peşinden gitmeyi severim. Günaydın İstanbul Günaydın...
günaydın 😆
kutlarım 👍 çok güzel bir yazıydı
sevgiler
👧 👧