Veysel mi
Sağı yermek,öleni övmek adettir bizim yaşamımızda;kalplerin yumuşadığı,dünya hırsından anlık da olsa vazgeçildiği, herkesin herkesi affedebileceği duygusal bir atmosfer vardır cenaze evlerinde.Yani siyasetin,sporun,aşkın,işin aklınıza gelen her konuda dilin sustuğu,zihnin durduğu bir mekandır orası.
"Ne iyi adamdı şu Veysel,kimseye kin tutmazdı."
"Kimseye borcu yoktu onun fakat tüm mahallenin ona borcu vardı."
"Çocukları çok severdi rahmetli,gördüğü her çocuğa harçlık veya hediye vermeden geçmezdi."
"Ehl-i sünnet adamıydı,kimsenin namusuna bakmaz,haram lokma yemez,canlılara eziyet etmezdi."
"O kadar şanı şöhreti vardı ki gittiği yerlerde padişah gibi ağırlanırdı."
"Muhtardan fazla sözü geçerdi halka çünkü herkesi tarlasında çalıştırır alınlarının teri kurumadan yevmiyelerini verirdi."
"Heykeli dikilesi adamdı."
"Evliya gibi ne mübarek adamdı be!"
Her doğru her yerde söylenmez elbette,ne kadar kötü de olsa "iyi biliriz,"demiyor muyoruz cenaze namazını kılarken ve tüm haklarımızı helal etmiyor muyuz?
Ne heykeli dikilecek kadar değerli ne evliya olacak kadar mübarek adamdı Veysel,kim miydi?
Tarlasında çalıştırdıkları amalelere az yevmiye vererek kul hakkı yiyen,
Evini ve arabasını krediyle alıp faiz yiyen,
Doğru dürüst işi olmamasına rağmen köşeyi dönen,
Lüks yaşamayı seven ve ara sıra kafayı çeken,
Kardeşinin karısına göz koyacak kadar alçağın birisiydi.