Yak Mumları Sevdam Üşüyor

Hayat umulmadık zamanlarda karşımıza sürprizlerle çıkar . Önemli olan o sürprizleri kaçırmamaktır . Zaman zaman hayat bize bazı işaretler verir . Çoğunun farkında bile olmayız . Oysa her biri belki de geleceğimizi çok çok farklı yönlere çekebilir ve bize başarı, mutluluk v.s. getirebilir .

Benim de hayatımda bu işaretler oldu . Bilinmez bir güç tabii ki önüme altın tepside bunları bana sunmadı ama ben bazılarının bana bir şey anlatmak istediğini algıladım ve o yönde yürüdüm . Gördüm ki bir anda her şeyim değişti...

Bu ve buna benzer belki de onlarca işaret sunuluyor bize...

Birinin farkına varmayı başardığımızda artık o işaretleri daha kolay algılıyor ve ona doğru yönelmeyi daha kolay başarabiliyoruz .

Hazanın bir yandan hüzün salgılayan diğer yandan ise doğayı harika renklere bezediği gecelerden birinde , içim biraz da sıkkın bir şekilde deniz kenarında yürüyordum . Hava biraz soğumaya başladığı için bankların çoğu boştu . Bir tanesine oturdum ve gözlerimi uzaklara doğru çevirdim .

Gözlerimin önünde belli belirsiz bir kadın silüeti oluşmuştu . Dikkatle kim olduğunu çözmeye çalışıyordum ama nafile !

Sonra omzuma bir elin dokunduğunu hissettim . Kafamı çevirip baktığımda kimsecikler yoktu . Gülümsedim nedensiz ve o anda o iki kelime düştü birden aklıma "Eylül dokunuşları"...

Evet evet o kadın silüeti canlanmış ve gelip bana dokunmuştu . Bu da bir işaretti ve ben bunu anlamalı ve o an duygularımı yazmalıydım . Alelacele birbiri ardısıra gelen dizeleri defterime aktarmaya başladım .

'Bir eylül girse düşüme
Gözlerinde ay ışığı asılı olsa...'

Diye başlamıştım yazmaya . Sonra durdum 'Hadi ya saçmalama , hangi kadının gözlerinde ay ışığı asılı olabilir ki' diye sordum kendime...

Yine de işarete uymam gerektiğini düşündüm ve devam ettim . Ayışığını görebiliyodum ve dizeler bu yönde akmaya devam etti .

'O an kalkar
tüm sokak lambalarını söndürürdüm ...'

Onun gözlerindeki ay ışığını daha iyi görebilmek için diğer ışıkları söndürmeliydim . Ve de öyle yaptım . Tanıdığım tüm ışıkları bir bir söndürdüm usumdan . İçimdeki fırtına dinmiyordu ve ben o an bana iletilen ne varsa yazmaya devam ediyordum .

Tüm sokak lambaları söndüğünde düş kadınımın gözlerindeki ay ışığı daha da belirginleşmişti . Tüm gayretimle yüzünü görmeye çalışıyordum ama bunu bir türlü başaramıyordum .

Madem ki onu göremiyorum o zaman her şeyiyle hissetmeliyim diye düşündüm .
Ve dizeler defterimde yerini almaya devam etti...

'Penceremi de açardım ardına kadar ki
Gecenin esintisi
Eylül dokunuşları olsun...'

İçimi tatlı br sarhoşluk kaplamaya başlamıştı . O ana kadar yaşamadığım bir sıcaklık yüreğimi sarmalıyor ve ben o düş kadınla sanki yanyana oturuyor ve kokusunu duyabiliyordum . Esintisi tüm bedenimi sarmış ve beni kendine esir etmişti . Şaşkınlık içindeydim ve biraz da ürkmeye başlamıştım. İçimde tatlı bir ürperti ve ardından bastıran heyecan kasırgasıyla yazmaya devam ettim .

'Sonra

Her gece teninde titrediğim
Aşkıma seslenirdim'

Bunları yazınca bir kez daha durdum...
Ben bu kadını hiç tanımadım ki dedim kendi kendime . Peki o zaman nasıl oluyor da 'teninde titrediğim' diyebildim . Biraz düşününce bunun doğru olduğunu düşündüm . Geceler boyu hep hayalimde var ettiğim o kadını düşünmüştüm ben . Hemen her gece onunla sohbetler etmiş , hatta dertleşmiştik .

İşte o zamanlarda hep teninde titrediğimi hissetmemiş miydim ?

Yazdıklarım 'aşkıma seslenirdim...' le sonlanmış ve ben öylece kalakalmıştım . Bir türlü ardı gelmiyordu . Kendime kızmaya başlamıştım . 'Hadi' diyordum 'Her gece düşlediğin kadınlasın ve sen ona ne söyleyeceğini bilemiyorsun...'

Belirsiz bir korku gitgide alevleniyordu içimde . O kadın avuçlarımın içine kadar sokulmuştu ve ben dizeyi sonuçlandıramazsam belki de uçup gidecekti...

Gözlerinde ay ışığı asılı kadın bana bakıyor ve 'Hadi aşkım hadi tamamla şu dizeyi . Seninle kalmak istiyorum ama bana öyle seslenmelisin ki ben hep sende olabileyim . Sen de ben de gece ardında sabah olunca birbirimize uyanabilelim ve ben senin içinde şimdilik düşte bile olsam yaşamaya devam edeyim...'

Sabah olmak üzereydi ve gözlerinde ay ışığı asılı kadın birazdan sonsuza dek kaybolabilirdi . Gözlerim uzaktaki deniz fenerinin ölgün ışıklarına odaklandığında ne diyeceğimi de bulmuştum .

'Yak mumları sevdam üşüyor...'

Ardından derin bir ohhh çektim...

Avuçlarım sımsıkı kapanmış ve onu içime sokmayı başarmıştım .

Sonra uzun uzun düşünmeye başladım .

Bu bir işaretse o kadın nerde ?

Düşümdeki kadına yazılmıştı o eylül gecesinde bu kısacık şiir . Hiç görmediğim , yaşamadığım düşümdeki kadınıma...

Sonraki yıllarda hep bunu düşündüm ve bıkmadan usanmadan sordum kendime ; 'Gözlerinde ayışığı asılı' olan bir kadın olabilir mi ?

Belki de bir işaret yoktu ve ben bu defa yanılmıştım !

Bir gün internette dolaşırken bir kadın fotoğrafı gördüm .

İşte bu dedim kendi kendime , işte bu o kadın ! Yüreğim çılgın gibi atmaya başlamıştı . Defalarca baktım o fotoğrafa . Gözlerinde ay ışığı vardı ve ben içimde gittikçe artan heyecandan dolayı ürpermeye başlamıştım .

İşte işaret zamanını beklemiş ve bana 'hadi artık, bak bu o kadın' demişti...

Ona ulaşmalıydım ama nasıl ?

Ona bu şiiri okumalı ve her gecemi onu tanımadan onunla paylaştığımı anlatmalıydım . Hani yazar demişti ya 'Yüreğinin götürdüğü yere git' diye ben de öyle yaptım ve gözlerinde ay ışığı asılı kadını buldum ve tereddütsüz ona gittim .

O canlı canlı karşımdaydı .

Bu şiir sizin diyebildim heyecanla .

Aldı ve gözlerindeki ay ışığıyla gecenin karanlığına rağmen okumaya başladı .
Son dizeye geldiğinde 'bunu sen oku' dedi...


'Yak mumları sevdam üşüyor...'

Dediğimde tüm yüreğiyle bana sokuldu ve 'Yıllarca aynı düşü ben de yaşattım içimde ve hep üşüyen sevdamı ısıtacak seni bekledim aşkım . Bu şiir artık benim ve bil ki ben de sensiz asla yaşamayacağım...'

O , bir eylülde girmişti düşüme ve gözlerindeki ay ışığıyla bana doğru yolu göstermiş ve ben o yolun sonuna ulaşmak için tüm sabrımı göstererek ona kavuşma zamanının gelmesini beklemiştim .

Gözlerinde ayışığı asılı kadının ellerinden tuttum ve ona 'seni sonsuza kadar çok seveceğim' diye söz verdim . İkimiz de birbirimize sımsıkı sarılmış ve mutluluktan ağlıyorduk...

Gözlerinde ay ışığı olan kadın artık benim Günışığım olmuştu .


Seni seviyorum gözlerinde ay ışığı asılı kadın ,
Seni seviyorum Günışığım...

17 Ekim 2010 6-7 dakika 45 öyküsü var.
Beğenenler (6)
Yorumlar (6)
  • 14 yıl önce

    ben de bir şiir isterim sizden,bana ne!..:))

    şaka şaka...siz kime isterseniz,ona yazarsınız şiirinizi,karışamam valla...

    öyküye gelince:

    okumaya başladığımda bu bir öykü değil dedim...tarifler yapılıyordu sadece..sonra bir şiirin harf aralarına giren kadın,aşk,hazan,şair,platonizm olgusu, öyküye doğru yol alamaya başladı...gitti gitti bir kadına çarptı sonra...:)))

    kaçış yok efendim!..:))))

    kutluyorum saygı ve sevgiyle....

  • 14 yıl önce

    Flu anlatımlar düşle gerçek arasında bırakır ya hani insanı, sona varıldığında söylenmeyeni bilmek okuyucuya düşer ya hani, işte öyle...

    Güzeldi, tebrikle

  • 14 yıl önce

    ***bu öyküden sonra artık sevda üşümez.

    çok güzeldi....yazan ve yazdıran yüreğe sağlık.dua ile...

  • Paldır küldür bir ask düşmüş kelimelerin üzerine.

    Öykünün önünde hep bir eşik vardır ve kalem bunun farkindaliginda kalemi tutmuş

    Aslında Öykü bir hikâyedir, bir yaşantıdır, bir söylentidir

    iste bu nedenle bazen bu eşik; öyküye girerken unutulmuş bir yüz, çizilmiş bir resim ya da  bir su damlası kılavuz olabilir yazana

    düşünsel olanla duyumsal olanı birbirinin içinde eriterek akıtıyor kalem

    Başarılı bir çalismaydi hocam 👍

  • 14 yıl önce

    öykünün adı o kadar etkileyiciydi ki ....sabırsızlıkla okudum 😙

    ne kadar ihtiyacımız var bu tarz öykülere diye düşünmeden edemedim sonu mutlu biten .... beklemeye değer ...