Yaralı Ceylan
Yağmurlu ve soğuk bir hava;üşüyorsunuz,karnınız da aç, aklınıza gelen binbir soru karşısında bocalıyorsunuz. Ansızın gelen bir mesajla irkiliyorsunuz,biraz gülümsüyorsunuz, mutlu oluyorsunuz.
"Evde misin,çorba yaptım getireyim içersin."
İçinizi de dünyanızı da ısıtıyor bu söz, ev alma komşu al,diye boşuna dememiş atalarımız.
Çaya davet ettim o da kırmadı geldi sağolsun,çayı da açık ve şekersiz içiyor benim zıttım yani.Öyle güzel sohbetler ettik ki zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmadık bana kalsa,sabaha kadar konuşurdum ama onun erken kalkıp işe gitmesi gerektiği için bazı konuları konuşamadık bile.
O da yaralı ceylanlardan sadece biri...Çocuk yaşta yapılan evlilik,onyedi yaşında,kıymet bilmez zengin bir koca ve ailesi,herşeyden habersiz günahsız bir çocuk,paramparça olmuş bir yuva....
Henüz bir yıl olmuş boşanalı,dedim;
"Kızıyorsun biliyorum ama belki barışırsınız." O kalem kaşlarını çattı,yüksek sesle,tek kelime çıktı ağzından:
"Asla!"
Bu konuyu açtığım ve derdini depleştirdiğim için çok üzüldüm ama nerden bilirdim ki bu kadar zulüm gördüğünü. Önce onu çok sevdiğini anlattı yolunu gözlediğini ve delice özlediği o günleri sonra da malum kabus günlerini.Acısı hala taptazeydi,gözleri yaşardı kelimeler ağzından dökülürken bir yudum çayından içti,çayı soğumuştu artık sudan farksızdı.
"Ben ona çok şanslar verdim ancak hiçbirini iyi kullanamadı.Benim ne suçum günahım var,bana da yazık etti kendine de.Sinir hastasıydı,tedavi olmak için bir türlü ikna edemedim.'Gidelim buralardan başka şehirlere orda yaşayalım'desem de söz dinletemedim,çok sabrettim ama bıçak kemiğe dayanmıştı ve sonunda olanlar oldu."
"En son tartışmamız yani bardağı taşıran son damla,maydanoz sapı yüzündendi.Ben sevmem o ise ısrar etti yersin,yemezsin derken kavga ettik;sonra sofrayı dağıttı bununla da kalmadı hem polis çağırdı hemde sağı solu cep telefonunla çekiyordu.Güya beni suçlayacak,sonra da yalan söylemesin mi, 'polisleri ben çağırmadım 'diye.Yahu ben senin karınım,böyle bir edepsizliği nasıl yapabilirsin?Belinden amaliyat olmuştu,çocuk gibi bakmıştım ona.İşte düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum."
"Ailesiyle beraber kalıyorduk onlar da ayrı bir sorundu zaten,özellikle bekar görümcem,ne yapsam ne etsem göze batıyordu,hangi bir komşuyla konuşsam çekemiyorlar, 'gene bizden konuşuyor' diye hep yanlış anlarlardı.
"Kaç kez evden kovdu beni, o anları hiç unutamıyorum bir gece yarısı,kedi yavrusu gibi kapıya konmak ne demek bilir misin sen,ya babam da eve sokmasaydı ne yapacaktım nereye gidecektim ben?"
"O kadar duygusal birisi değildi ama,boşanırken, duruşma salonunda ağladığını gördüm ama hiç acımıyorum benim için öldü artık."
"Ağrıma en çok gidense,eşyalarımın çöp torbasına konup işyerimin kapısına atılmasıydı.Ordaki abla;'köye mi gideceksiniz,eşiniz bıraktı onları az önce' deyince hıçkırıklara boğulmuştum."
Ömrünün baharında, kara kışları yaşattıralan bu güzel komşum,ertesi gün en sevdiğim kabak tatlısını yapıp getirmesin mi...
Aklı ve ahlakı olmayanlar perdesiz eve benzer çünki onlar ya kiralıktır ya da satılık.