Yaşamak İstiyorum
Bugün hava çok güzel..
Baharın habercisi olan günlerden.. Uzun bir süredir saklambaç oynayan güneş, artık anladı insanların bu oyundan sıkıldığını.. Sıkıldık zira hiç durmadan yağan yağmurlara, hem şükrettik hem de inanılmaz bir bezginlik kapladı içimizi.. İnsanların suratı hep asık , gülmeyi unuttuk sanki ..
- Sahile inelim mi dedim kızıma..
Negatif günlerimden bir gün.. İçim sıkılıyor ..
Neden diye sormayın aman bir sürü şey sayarım size sayfalar dolusu, pişman olursunuz..
İşte öyle bir gündeyim..
Önce kendimle kavgalıyım..Bugün kendimi sevmiyorum..
Sonra da tüm insanlarla kavgalıyım, hatta abarttım düşmanım..
Ağlamak istiyorum, dökülür mü içimden tüm bu sevimsizlik, gözyaşlarım yol gösterir mi bana? İçimdeki boşluk duygusunu da alır gider mi sonsuzluğa bir daha geri dönmemek üzere..
Bilmiyorum..
Bu gün benim kimliğim yok sanki.. Ben bir hiçim, belki de herkesim.. Sizde de oluyor mu bazen? Normal miyim ben?
Bilmiyorum.. Belki de değilim..
Belki depresyondayım.. Agresifliğim bundan belki..
Düşmanca bakıyorum farkındayım yanımdan geçen mutlu insanlara..
Kıskanıyorum..
Şu aşık , el ele dolaşan gençlere düşmanım.. Belki aşkı tatmadım diye..
Şu gülen iki kadına düşmanım.. Ben de doyasıya gülmek,yarını hiç düşünmeden, içimi sıkan şeyleri kahkaha denizinde boğmak istiyorum,tasasız ve kaygısız olmak istiyorum..
Şu karısına veya sevgilisine sıkıca sarılmış adama düşmanım .. Ergen yaştan beri atıldığım hayat kavgasında, karşıma çıkan engelleri nefes nefese atlarken, hep tek olmaktan usandım belki.. Güçlüyü oynamaktan yoruldum belki de.. Zayıf olmak korunmak ve kollanmak istiyorum sanırım bilmiyorum...
Sıradan bir ev kadını olmak istiyorum, tek derdi alışveriş yapmak veya akşama ne pişirmek olan, hep sıkıcı diye burun kıvırdığım o kadınlardan belki de..
Bilmiyorum...
Bildiğim tek şey ; bugün içimdeki kara delik büyüdü, beni içine alıp korku tüneline soktu.. Kendime yabancıyım.. Agresifim ve düşmanım.. Belkiler sayıp durmaktayım ..
Yoruldum mu acaba? Bu baharın etkisi mi?
Yalnızlık türküsünden bıktım, şafaktaki ölüme bir an önce, kavuşmak mı istiyorum? ..
Kurtuluş olarak görülen ölümü merak ediyorum şimdi de..
Yaşamak bazen ne kadar ağır oluyor Allah'ım!
Denize bakıyorum..
Derin ve sakin gülümsüyor bana.. İçimdeki karanlığa inat, güneşi kucaklamış, masmavi gözleri beni çekiyor adeta...
Girsem bu sonsuzluğa, derinliğine çekse beni..
Yavrusuna sıkıca sarılmış şu kadın gibi,
Mavi gözlü annem olsa, sıkıca sarılsa yosundan elleriyle sarmalasa, balık dudaklarıyla bir öpücük kondursa yanağıma.. Deniz yıldızları şefkati olsa annemin, yüreğime dokunsa, ısıtsa sevgisiyle beni..
Bir ses duydum birden..Sessizliğime arkadaş olan kızımın da dikkatini çeken, bir haykırış, ince ve tiz..
- Sende duydun mu anne?
- Evet, duydum, dedim
Sahildeki kocaman kayaların arasından, gökyüzüne yükselen bu haykırışı duymamak mümkün değildi.
Neydi bu sesin sahibi.. Merakla kayalara çıktık.. Sese yaklaştıkça bunun bir miyavlama olduğunu fark ettik.. Evet, bu tiz haykırışlar, küçücük bir kediye aitti ve görmüştük onu nihayet..
Kocaman kayaların arasında yalnız ve bizi görmek için kafasını yukarıya kaldırmış küçücük bir şey... Bir yandan da haykırmaya devam ediyordu.. Bembeyaz gri çizgileri olan bir yavru kedi, umutla bakıyordu bize.. Beni alın dercesine, hatta haykırarak bağırıyordu ?Alın beni buradan! Yoksa öleceğim!?
Annesi nerde bunun?
Etrafa baktık ama maalesef yavruyu sahiplenen yoktu..Bir kadın geldi yanımıza.. Bir süre merakla kediciğe baktı.
Bırakmış gitmiş annesi..Belli ki düşmüş buraya.. Yakında ölür zavallı!
Kızım deli gibi bana bakıyordu.. Bende ona tabi.. Etrafa baktık ne yapabiliriz diye.. Kedicik bize doğru tırmanmak istiyor ama yapamıyordu. Biz onu almak istiyorduk ama kayalar buna izin vermeyecek kadar büyüktü ve kedicik çok derindeydi..
İmkânsızdı! Alamazdık onu oradan! İtfaiye çağırsak gelir miydi acaba?
Sanmıyorum..
Kadın bir süre bakmış, merakını tatmin etmişti. Çekip gitti umarsızca..Giderken onu insanlaştıran tek şey ağzından dökülen ? Zavallı ölecek! Yazık!? sözleriydi..
Biz ise; ne yapacağımızı bilememenin kaygısı ve gitsek kediciği ölüme terk edeceğimizin suçluluğunu kaldıramıyacağımızı bilmenin sancısıyla, öylece kediciğe bakıyorduk..
İçine düştüğümüz çelişkiyi mi anladı bilmiyorum..
Kedicik çığlık atmayı kesti birden..
Gerileyip atladı kayaya.. Tırmanmaya başladı kararlıca..
- Hadi kedicik durma! Anne bak tırmanıyor!
Kızım takımını seyreden bir antrenör edasıyla kediciğe bağırıyordu..
İnanılmaz bir sahneydi!
Küçük kedi inatla tırmandı o koca kayayı..Gözleri çakmak çakmak! Yılmadan tırmandı tırmandı... Çıktığı kaya kızımın üzerinde durup onu yüreklendirdiği kayaya komşuydu.. Kayanın üzerine çıktığında şaşkın ama sevinçle kediciğe bakıyorduk biz.. Yılmayan kedicik komşu kayaya da sıçrayıp, kızımın ellerine kavuşana kadar devam etti ..
Kucağına aldığı minnacık kediye sarılan ve öpen kızımın şaşkın kahkahalarına duyuyor, kucağındaki kediciğe bakıyordum, İnanamayarak..
- Valla hiç itiraz dinlemem bu kedi artık benim anne! O bunu kazandı anne! Ben de onu!
Diyen kızım kararında ne kadar inatçı olduğunu belirtmek istercesine kaldırıma yürüdü beni arkasında bırakarak..
Ben şaşkındım..
Ben utanmıştım..
Biraz evvel hayattan vazgeçmiş olan ben, henüz iki haftalık olan bu minikten ,kocaman bir tokat yemiştim..
Haykırışları netlik kazanmıştı artık..
Tüm gücüyle bağıran minik kedinin miyavları beynimde şekil değiştirip anlam kazanmıştı:
- Yaşamak istiyorum!
tebrik ederim. ....
Hayat bazen yorar insanı...Çıkmaz sokakta gibi hissederiz kendimizi...Ne yaparsak yapalım hayat devam etmektedir aslında...Biz sadece üzerimize düşeni yaparız...Arada kendimiz için zaman yaratabilirsek ne ala... Küçücük bir kedinin haykırışı...bizimde sessiz haykırışlarımızı duyan olsa keşke...cevap vermeye razıyız aslında...Sevginin sıcaklığını hissedince cesaretle tırmanmak...O sevgiyi o cesareti verecek gerçek bir yürek gerekli...Kedicik şanslı...Yaşamak için kızınızın yüreğindeki sevgiyi hissetmiş.
Harika yazınız için teşekkürler Sibel Hanım,mükemmeldi.
👍 çok güzel olmus