yaşanmış bir aşk ve bağlılık öyküsü
2000 yılının Eylül ayında tanışmıştım bu İngiliz aileyle. Kalmak için bizim pansiyonu seçmişlerdi. Adamın ismi John ,eşinin Elizabeth'di. Deniz manzaralı odayı tercih etmişlerdi.
Bir-iki günden sonra yakınlaşmaya başladık. John heykeltıraş, Liz ise ressamdı. Liz resim çalışmalarına burada da devam ediyordu.
Orta yaşın epeyi üstünde olan bu çiftin mükemmel uyumu dikkatimi çekmişti.John bir çocuk gibi eşine özen gösteriyor, Liz'de ona aynı şekilde davranıyordu.. Birbirlerinden bir an olsun bile ayrılmıyorlar ve sürekli birbirlerinin gözlerinin içine bakarak konuşuyorlardı.
İki haftalık tatillerinin bitmesine üç-beş gün kala beni ve burada yaşayan bir İngiliz çifti akşam yemeğine davet ettiler. Sohbet eşliğinde yenilen güzel bir akşam yemeğinden sonra , Liz yaptığı çalışmaları gösterdi bize. Kocasının kara kalem bir portresini yapmıştı , mükemmel bir çalışmaydı. Bu arada John eşini, burnunu biraz büyük çizdiğini söyleyerek eleştiriyor, Liz ise olduğundan daha küçük çizdiğini iddia ediyordu... Bense gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Liz haklıydı ve John' un gerçekten kocaman bir burnu vardı. Liz'in en son sözleri büyük bir tartışmanın başlangıcı oldu. Alınan alkolün ve yitirilen kontrolün sonucu olsa gerek , tartışma iyice şiddetlendi. Biz de zor durumda kalmış, ne yapacağımızı bilemez durumdaydık.. Bir müddet sonra tartışma kendiliğinden bitti..
John ve Liz sonraki dört yıl boyunca , aynı tarihte geldiler ve aynı dairede kaldılar. Birbirlerine davranışları hiç değişmemişti, aynıydı. Biri olmazsa diğeri nefes alamaz gibi görünüyordu. Her sene getir ?götür derdi olmasın diye eşyalarının büyük bir kısmını burada bırakıyorlardı.
2003 yılında gelmediler, haber de alamadım. Aramızdaki iletişim kopmuştu. Telefonları cevap vermiyor, yazdığım e-postalara yanıt alamıyordum.
Burada yaşayan İngiliz çifti gördüm ve sordum, neden gelmediklerini. John'un kalp krizi sonucu öldüğünü, Liz'in de eşinin ölümünden sonra derin bir depresyona girdiğini ve psikolojik tedavi gördüğünü söyledi. Beklemediğim bu haber beni çok üzdü. John çok iyi bir arkadaş ve dosttu .
2007 yılının Eylül ayı ve sürpriz bir ziyaretçi.... Liz ?di gelen... Bir hayli çökmüştü, boynuma sarıldı ağladı, ağladı... Artık burada kalamayacağını , başka bir pansiyona yerleştiğini söyledi.. Kocasının ölümünden sonra geçen dört koca yıl acısını azaltmamış, daha da arttırmıştı.
Bu kadar büyük bir aşka ve sadakate ancak film ya da romanlarda tanık olmuştum ve işte o an ,belki size saçma gelecek ama ?Keşke ölü John ben olsaydım ve bu kadın beni sevmiş olsaydı!? diye düşündüm..
Daha sonraki yıllar Liz'den haber alamadım..Acıyı bu denli yüreğinde taşıyan bir insan fazla yaşayamaz diye düşünüyorum . Onları her zaman sevgiyle anacağım beni ,bu büyük aşk ve bağlılık örneğine tanıklık ettirdikleri için...
23 Şubat 09