Yavuz Bey
Kırk yaşıma geldim şimdiye kadar "Yavuz"isimli bir arkadaşım olmadığı gibi okuldayken bu isimli öğretmenim,askerdeyken bu isimli komutanım,komşum,akrabam,doktorum hatta patronum bile hiç olmadı.
"Yavuz"ismini koymak halkımız arasında adet olmamış "sert,hırçın,azgın,kötü,güçlü,kuvvetli"gibi manalara gelmekteymiş.Bir çoğumuz bilmez ama Osmanlı padişahlarından sert mizacı,cesareti ve ataklığı sebebiyle Selim Şah'a "Yavuz" lakabı takılmıştır: Yavuz Sultan Selim.
O yıllarda asgari ücretle çalışıyordum işe girdiğim ilk yıllar,şantiye yemekhanesinde çalışıyorum bulaşıkçı olarak ama sadece bulaşık işlerine bakmıyorum,sabah erkenden gidip kahvaltı hazırlıyorum işçilere,ustalar geldiğinde onlara yardım ediyorum doğramaya-taşımaya-dağıtmaya, işim,derleme toplama derken akşam saat sekizi falan buluyor,yemekhanenin anahtarı bendeydi sabah ben açar akşam ben kapatırdım,kendi iş yerim gibiydi ama haftalık iznim yoktu.Ne zaman izin istemeye kalksam, muhasebeci- personel işlerine de bakardı- Yavuz Beyin'in sert bakışları arasında: " Ne yapacaksın izni,"sözleriyle karşılaşırdım.İnsan soru sormaya çekinirdi ondan maaşlarımızı elden aldığımız dönemler,sanki cebinden veriyormuşcasına nazlanırdı hele zam istemek aklınızın ucundan bile geçmezdi,onunla oturup sohbet ettiğimizi hiç hatırlamıyorum.
Şantiye yemekhanesine yemek yemeğe gelirdi- mühendislerin,mimarların ve müdürlerin yeri ayrıydı-ya kaşığı tabağı kirli çıkardı ya da yemeğinde taş veya kıl çıkardı hep.
Yaklaşık üç yıl orada çalıştım ve bir yıl küsur hiç izin kullanmadım,ayrılalı ise on beş yıl oldu ve Yavuz Bey'le hiç karşılaşmadım belki hala o işletmededir bilmiyorum.Otel yapıldı faaliyete başladı ve bize yol göründü:
"Seni Yavuz Bey ofise çağırıyor,"dediklerinde sonucun ne olacağını kestirebilmek güç değildi.
Öğleden sonraydı gittim ofisine,kapısını çalmaya gerek kalmadı çünkü güz aylarıydı hava serin olduğundan kapısı ve penceresi hep açık olurdu.
Koydu önüme kağıtları şu ihbarın, şu kıdem tazminatın şu maaşın,verdi kalemi elime "imzala"derken aklıma geldi soruverdim:
" Kullanmadığım izinler ne olacak Yavuz bey?"
Yine aynı sert bakışlar ve tatsız tavırlar:
"Kullansaydın..."