Yeryüzünün Gökyüzüne Aşkı Final

Zaman su gibi akıp geçiyor ve ben bir gram bile iyileşmedim. İçimde ki derin boşluk gün geçtikçe daha da büyüyordu. Murat'ın ölümünün ardından tam üç yıl geçti. Üç koca yıl. Hala umutluyum döneceğinden. Bir gün, bir an bile aksini düşünmedim.

Odamda oturmuş, camdan dışarıyı izliyordum. Bir anda unuttuğum bir şeyi anımsadım. Nasıl unutmuştum böylesine önemli bir şeyi diye kendime kızdım durdum. Fırladım yerimden. Dolabımı açtım elime ne geçirdiysem apar topar giydim ve koşarak çıktım evden. Annemin nereye kızım sorularına bile cevap vermedim. Kapıda Merve'yle karşılaştık. Önüme geçti durdurdu beni. ?'Neler oluyor Bahar? Nedir bu telaş?'' diye sordu. Söz verdim Murat'a onun dönmesini pistte bekleyecektim ama ben unuttum Merve, unuttum. Merve söylediklerim karşısında şaşırdı. Tutamadı gözyaşlarını. Ben bırakırım seni dedi. Birlikte arabaya bindik.

İçimde garip bir heyecan sanki orada beni bekliyormuş gibi hissediyordum. Merve ise hayretler içerisinde beni izliyordu. ?'Ben böyle bir aşk görmedim Bahar. Kimse bu kadar sevemez.'' Duymuyordum Merve'yi. Murat'a kavuşmanın heyecanı sarmıştı yüreğimi. O son sözcükler kulağımda çınlıyordu.'' Seni bu pistte bekleyeceğim.''

O yol hiç bu kadar uzun gelmemişti bana. Bitmiyor, bitmiyor, bitmiyor. Okula vardığımızda görenler şaşkına uğradı. Kulaktan kulağa konuşmalar. Sonunda Murat'ın yakın arkadaşlarından birini buldum. O da afallamış bir şekilde yüzüme baktı. Zar zor yenge diyebildi. Benimse aklımda Murat'tan başka hiçbir şey yoktu. Murat döndü mü? Diye sordum Hakan'a. Şaşkınlığı iki katına çıktı.'' Murat mı?'' Evet murat. Neden bu kadar şaşırıyorsun? ?'O öldü yenge, gelmeyecek bir daha, dönmeyecek. Bizde üzülüyoruz ama hayat devam ediyor. Zamanla geçecek, alışacaksın.'' Hayal kırıklığı öylesine acıttı ki içimi, bir de Hakan'ın söylediği sözlerin ağırlığı. Dayanamadım Yılların birikimi, sanki ilk defa gerçeklerle yüzleşmiştim. Ağladım çığlık çığlığa ağladım. Herkes etrafımıza toplandı. Acıyarak baktılar bana. Bazıları ise ağladılar halime.

Merve'nin yardımıyla yığıldığım yerden kalktım. Kalktığımda gördüğüme inanamadım. Gerçekten o muydu? Yoksa yüreğimin oyunu muydu? Algılamaya çalıştım. Uzun uzun baktım. Yavaş adımlarla yaklaştım. Korkuyordum; yine hayal kırıklığıysa eğer. Etrafımda yine fısır fısır konuşmalar dolanıyordu. Bağırmak istedim sessiz olun yoksa uçup gidecek diye. Ama sesimi çıkartamadım. San ki konuşursam kaybolacak gibiydi. Neden bilmiyorum ama yakınlaştıktan sonra fark ettim o kadını ve çocuğunu. Yusufçuğumu öylesine sıkıyordum ki bir anda kırılıverdi. Kanatları mı yoksa kalbi miydi kırılan bilmiyorum. Her şeye inat yaklaştım yanına, Yüzüne dokundum. Gerçekti, İnanmak istiyordum ama kalbimin oyunu olmasından çok korkuyordum. Sessizce fısıldadım'' Murat'' Baktı yüzüme usulca, tanımaya çalışır gibi baktı. Sanki bir yabancıymışım ama bir yerlerden bir aşinalık varmış gibi baktı yüzüme. Benim Bahar, yeryüzün dedim. O ise gözlerini gözlerimden çekip avucumda sıkıca tuttuğum kolyeye bakıyordu. Elini elime doğru uzattı. Avucunun arasına alıp parmaklarımı açtı. Kolyeyi alıp elimi bıraktı. Yeni doğmuş bir bebek nasıl tanımaya çalışır ya etrafındakileri Murat'da aynı öyle bakıyordu kolyeye.

Kolyeyi alıp yanında ki kadına gösterdi. Bense bütün bu olanlara daha fazla dayanamayıp oracıkta yığıldım. Tam üç yıl. Öldü diye söyledikleri adam karşımdaydı. Onu uğurladığım pistte bana bakıyordu. Tek fark giderken yalnızdı ama dönerken üç kişi dönmüşlerdi. Duyduğum son söz öyle acıtmıştı ki içimi ?'Baba''.Uyandığımda başucumda duruyordu Murat. Bense hala duyduğum son sözde takılı kalmıştım. Onca yıl ne oldu ne bitti umurumda bile değildi. Bir an önce oradan uzaklaşıp, gitmek istiyordum. Gözlerim merve'yi atadı. Onu gördüğümde ise götür beni buradan diye bağırdım. Murat elimden tuttu ve ?'Beni bırakıp gidecek misin? Diye sordu. Cevap vermeye gücüm yoktu. Bir an önce oradan çıkmak istiyordum. Merve'yi bile beklemeden koşar adım uzaklaştım oradan. Murat'da peşimden geldi. Ben arkama bile bakmıyordum ve sadece yürüyordum. Murat ise arkamdan yetişmeye çalışıyor bir yandan da olanları anlatmaya çalışıyordu. Kulaklarım duymuyordu. Söylediklerini algılayamıyordum. Sadece geçen üç yılı düşünüyordum. Ömrümün yirmi beş yılı yokmuş da sadece son üç yılı varmış gibiydi. Beynimin içinde dönüp duran düşüncelerle farkında olmadan kahve içtiğimiz o yere gelmişim. Bir anda durdum, her zaman oturduğum yere oturdum ve bir kahve söyledim kendime.

Bütün yol boyunca uyumuşum da şimdi uyanmışım gibi hissediyordum. Bir anda kendime geldim.'' Hiçbir şey hatırlamıyordum'' Nasıl hatırlamıyordun? ?'O kaza da hafızamı kaybetmişim. Melis; yanımda ki o kadın kurtarmış beni. Kazadan sonra her gün aynı rüyayı gördüm ne olduğunu bilmediğim bir böcek. Resmini çizdim ve Melis' e sordum. Yusufçuk böceği dedi. Kolyeyi gördüğümde her şeyi hatırladım. Seni, Baharımı, yeryüzümü. Bir anda sarıldım boynuna, üç yılın mı yoksa yirmi beş yılın özlemi miydi? Bilmiyorum. Seni hep bekledim. Öldü, gelmeyecek diyenlere inat hep bekledim. Ömrümce de beklerdim seni. Gelmesen de yine beklerdim. Biliyorum deyip yine sarıldı boynuma kokularımızı içimize çektik hasretle. Orada ölümsüz aşkın sembolü olduk. ..

Fİnal

02 Mayıs 2013 5-6 dakika 23 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (4)
  • 11 yıl önce

    Ben demiştim bir mucizenin olacağını :D Çok güzeldi Efsun. Hikayede kendini fazlasıyla aştığını düşünüyorum. Helal sana :D Tebrikler canım. Kutluyorum.

  • 11 yıl önce

    Saol canım benim. Sanırım ben diliyle yazarak kendimi buldum. yaşayarak yazıyorum her hikayeyi. Güzel oluyor bu hayal dünyasında dolaşmak.

  • 11 yıl önce

    Efsun hanım aldınız başınızı gidiyorsunuz, biri sizi durdursun artık😂😂😂 ama dediğiniz gibi " ben diliyle " yazmaya başlayalıdan beri daha bir güzel daha bir okunası oldu öyküler. harika gidiyorsunuz efendim, bizse alkışsız serenatsız ama hep takdirle okuyoruz bu öyküleri, 👍👍👍👍 bakalım daha neler göreceğiz🤐🤐

    birde içimizdeki şeytanı😡 yazsanız ya...😂

  • 11 yıl önce

    Alemsiniz Fatih bey. Öykü olarak değilde şiir olarak yazdım ya İçimdeki şeytanı:):):)::)