Yine Aylardan Ekim
Kış mevsimiyle birlikte kar iyice bastırıyor. Benim ise içimden hiç dışarı çıkmak geçmiyordu. Birden kapı çaldı. Kapıda bekleyen arkadaşım Ahmet'ti benim dışarı çıkmamı söylüyordu ama bende üzüntü vardı. Eskiden olan olaylar geliyordu aklıma. Çünkü Ekim ayındaydık ben ise Ekim ayında sevgilimi kaybetmiştim, nedense hayattan bir tat alamıyordum. Arkadaşlarıma söylememiştim. Onlar sevgilimin benden ayrıldıktan sonra taşındıklarını zannediyorlardı. Ben bunları aklımdan geçirirken Ahmet kapıdan bağırdı.
-Biraz daha bekletirsen burada donacağım hadi çabuk ol, dedi. Yapacağım ise onlarla gezmekti. Sanki arkadaşlarım benim acılarımı biliyorlarmış gibi bana acı çektiriyorlardı. Ben hemen üstüme kalın bir şeyler giyip dışarı çıktım. Dışarıda kar şiddetli bir şekilde yağıyordu. Başıma düşen her bir kar tanesi beni git gide bitiriyordu. Kendimi zor tutuyordum ağlamamak için yürümeye devam ettim.
Biraz yürüdükten sonra arkadaşım.
-Şuradaki kahvehanede bir çay içelim mi? diye sordu. Bende kafamı salladım evet der gibi ama zorla, dayanamıyordum bu acıya çünkü sevgilimi annemlere götürürken dağ yolunda üstümüze çığ düşmesinden kaybetmiştim. Hayat bana inat yapıyormuşçasına beni hayata bağladı ben ölmemiştim. Gözlerimi açtığımda kendimi hastanede bulmuştum. Ben kurtuldum ama sevgilim hayır o kurtulmadı. Soğuk bedeniyle yan tarafımda öylece yatıyordu. Ne tuhaf bir şey değil miydi acaba neden o öldü onla birlikte neden ölmedim diye düşünürken arkadaşım seslendi.
-Hey çayın soğudu iç artık bak bu soğuk havada soğuk içecekler iyi gelmez ona göre, diyerek bana güldü. Nedense ben gerçekten gülemiyordum. Çayımı hem içiyordum hem de kahroluyordum. Kar yağıyor ben ise yanıyorum. Kendi kendime keşke keşke gelmeseydin Ekim ayı keşke keşke ben senle ölseydim görmeseydim seni Ekim ayı.