Yine mi Savaş Usandım Arkadaş

Gaziantep şehrini ; tarihin her dönemin de kültür ve ticaret merkezi yapan 'İpek Yolu' nun ordu caddesindeyim. Yine bu sabah Milli eğitim Müdürlüğü'ndeki görevime yürüyerek gidiyorum. Tarihi binalar ve bakırcılar çarşısı ,hanlar ve bedesten, şehrin mistik havasını korumaya devam ediyor. Ordu Caddesi'nde yürürken, insan kendini Osmanlı dönemin de ipek elbiseler içinde arzı endam eden bir hatun edasında hissediyor . Hatta; ‘Dülük Baba'' denilen eski antik şehir ormanından esen, şimal rüzgarlarında saçlarınız şiirsel uçuşuyor. Fıstık bahçelerinin o kızılımsı, yeşil renkteki tadını çitler gibi oluyorsunuz!
Adıyaman'dan buraya tayin olduğum da'' Sen Güneydoğu ‘nun başkentine gidiyorsun ,tarihi Ayıntab' ımız küçük istanbuldur''demişlerdi haklılarmış. Yarım saatlik yürüyüşümün sonunda ‘Cennet aile çay bahçesi' ne yaklaştım elbette kahvaltımı bu cennetten bahçede yapıyor olmak büyük şans süt ve yanında katmer...
Hayallerimden ve hissettiklerimden bir demet paragraf sunduktan sonra,gerçeğe dönecek olursam. Kurumumuzda servisler yöneticileri taşıyor,bu yüzden yürümem gerekiyor, böyle erken saatte işime giderken, taciz edilmek korkusuyla koşar adım yürümenin üstüne; simitçinin o rüzgarda takır, takır kurumuş simidini almak da cabası, fırsatım olurda daktilo edilecek dosyalardan başımı kaldırabilirsem, çayla yiyeceğim inşallah.
Şefimiz hoş sohbet bir hatun ,bana takılmaktan geri durmuyor arkadaşım bu pazar pikniğe gidiyoruz mangal yapacağız gelirsen! ''Biz eşşek gibi çalışır at gibi yeriz yoğrum(Yavrum) ‘' diyerek sohbeti yörelerine özgü, veciz bir sözle tamamlıyor.
Günü yaşamak güzel değilmi? oysa ki biz yaşanacakları hep yarınlara ötelemiştik, geleceğimiz güçlü , aydın ve mutlu yaşasın diye, ne zorlukları sıkıntıları göğüslemiştik.
-'' Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.'' Kızılderili Atasözü
-‘'Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar.'' M.Kemal ATATÜRK.
Bu cümleler;
daima nefsime sınır çizdiren, hafızamdan silinmeyen ve başucumda yer alan yeğane kitaplardı.
Arkadaşların kendi aralarında konuştuklarına kulak misafiri olmak, benim isteyipte yaşayamadıklarıma, hayıflanmamı engellemişti.
_Evlerimizin bir odasını sığınma odası yapmalıymışız, penceresi az olan, caddeye bakmayan odamıza, bir ay yetecek kadar yiyecek, içecek, ilaç stok etmeli, pencereleri alçıyla sıvamalıymışız.
-Neden?
-Saddam Hüseyin;kimyasal silah kullanacakmış füzeyi fırlatınca! taaa İstanbul'u vurabiliyormuş.
-Yapma yaaaa yinemi savaş, usandım arkadaş!
Mesai çıkışı beş kilo alçı aldım, dairemizin tüm pencerelerini sıvadım, öyle ya tek oda yetmezdi,tuvalete gitmeyecekmiyiz ya mutfak,peki İçeriye sızmayan kimyasal dışarı çıktığımız da bize etki etmeyecekmiymiş? savaş zamanların da eski insanlar dedelerimiz, ninelerimiz ne yapıyorlarmış? ölmenin dışında!
Hiçmi bileniniz yok gurbet de dertleşecek can dost arıyor insan, ne yapacağız diye sormak istiyor.
Onlar da askerimiz ,polisimiz şehid olurken biz ne yapacağımızımı düşüneceğiz diyorlar.Haklısınız ,ancak ben sağ kalamazsam yani millet olarak güçlü ve bilinçli olamazsak, Askerimizi,polisimizi nasıl destekleyip düşüneceğiz.Bu Milleti bir düşünen olmalı,aydınlatan savaşta nasıl yaşaması gerektiğini anlatan olmalı dedim kendimce.
Hatta okullarda ders olarak okutulmalı bizim zamanımızda (Hayat Bilgisi) kitabı vardı, hayatla ilgisi olmayan.
Acaba şimdiler de yenidenmi yazılsaydı hayata dair.
Gurbette olduğumu hatırladım, acımasız yalnızlıjklar sardı ruhumu.Umutları aldım karşıma vedalaştım,borçlarımı düşündüm yazdım, eğer birileri benden sonra yaşıyorsa, bilsindi,
Bakarmısın? bıraktığım mirasa borç listesi.Zamanın sonuna geldiğinizi düşünmek tuhaf duygu,iki rekat namaz kılıp kuran okudum,tövbe ettim tüm günahlarıma,
oysa savaş çok daha günahkârdı ve ben sevaplarımla ona karşı koyamıyordum.
Körfez savaşı sonrası ; İstanbula taşınmış,Güneydoğu da savaşa yakın olmaktan kurtulmuş olmanın rahatlığını yaşıyordum.Ki
YİNEMİ SAVAŞ? USANDIM ARKADAŞ
Şimdiler de Esad ve diğerleri, hep birileri var, ‘'körle yatan şaşı kalkar ‘' icabı terörle yaşatılarak savaşa alıştırılmış tepkisiz toplum olarak normalmiş gibi tepkilerdeyiz.Kime desem ki ne yapacağız.
-eee yani sen de terör ve savaş yeni değil ki , hep vardı diyorlar.Bu çağdaş arsızlığı , savaşı nereye kovmalı ki ? canımıza dadandı bu dadandı,eskiden dadanmış hırsız,iflah olmaz hayvanlar uzak yerlere azıtılırdı ,biz bu savaşı nereye, hangi dağın arkasına azıtsak. Uzaklara desem orda yarınlarımız var,umutlarımız var olmaz, olamazzzz..
Mâzinin unutulmuş bir köşesine hapsetsek,tövbe tutmaz bir hortlak, tüm geçmiş zamanların içinden hortlayıp aniden şimdileşiyor,
dabbe dedim içimden, kıyamet işareti bu dabbe.

GAZİANTEP,
ŞİİR:Hülya Aslan
DESEN DESEN KİLİMLERİN,
PEKMEZ SÜZEN GÜZELLERİN,
DÖRT MEVSİM AÇAN GÜLLERİN,
UMUDUSUN GAZİANTEP.

FISTIK AĞAÇLI YOLLARIN,
MEYVEYE DURMUŞ DALLARIN,
PUŞİN .YEMENİN,ŞALVARIN,
MOZAİKSİN GAZİANTEP

ŞEHİT GAZİDİR ERLERİN,
MERTÇE,YİĞİTÇE DİLLERİN,
TÜRKİYEMDEKİ İLLERİN,
GURURUSUN GAZİANTEP

ÖVÜLÜR HEP İŞ,NAKIŞIN,
TARİHTE BÜYÜKTÜR YAŞIN,
MEZARDA DİKİLİ TAŞIN,
ONURUSUN GAZİANTEP

21 Mart 2016 4-5 dakika 5 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 8 yıl önce

    Güzeldi yazınız.

    4 kez gittim Antep'e. Fırsat bulursam gene gene giderim😊

    Savaşa gelince; Çıkaran girsin savaşsın, avaneleriyle😆