Yoksun
O sabah yüreğinde derin bir acıyla uyandı. Başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Nasıl gelmişti yatağına, ne zaman uyuyakalmıştı? bir süre düşündü. Sonra vazgeçti düşünmekten. Acısı gelmişti aklına. Gözleri sulandı, bağırmak, haykırmak istedi. Olmadı, çıkmadı sesi. ?Neden ben? , neden biz?? dedi. Daha fazla isyan etmek istemedi. Sustu...
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Farkındaydı. Eli telefona uzandı, cız etti içi, sanki hançer saplanmıştı yüreğine. ?Yoksun!? dedi ?Yoksun!? evet farkındaydı, yoktu sevdiği. Bir telefon kadar uzağında değildi artık, olmayacaktı. En zor anlarında silinmeyecekti gözyaşları o sımsıcak ellerle. Güneş gözlerini görmeyecekti bir daha. Seni çok seviyorum diyemeyecekti ve duyamayacaktı ne kadar çok sevildiğini.
?Yoksun!? dedi. Bu kez haykırdı yokluğunu soğuk duvarlara defalarca. ?Söz vermiştin, gitmeyecektin! Nerdesin?? Sözlerini geri aldı. ?Affet ALLAH' ım...?
Ne de çok hayalleri vardı. Beraber yaşlanacaklardı, bayram günleri torun avutacaklardı. Hep seveceklerdi birbirlerini, ayrılmayacaklardı...
?Yoksun!? dedi ?Yoksun!? sonra pencereye yöneldi, camı açtı. Dışarıda hafif bir rüzgar vardı. Hissetti. Önce tenini sonra saçlarını okşadı. Ardından bir arsızlıkla daldı odaya. Uzun saçlarını dalgalandırdı, savurdu. Aklına saçlarını ne kadar da çok sevdiği geldi. Derin bir ah çekti. Bir kararlılıkla parmak uçlarında hafifçe yükseldi, yorgun bedenini aşağı sarkıttı. Caddeden geçen arabaların sesleri rahatsız etmiyordu bugün kulaklarını. Görmüyordu hiçbirini, duymuyordu. Atlamak, vazgeçmek istedi her şeyden. Atlayıp kurtulmak istedi acısından. ?Hayır!? dedi. ?Hayır! Cehennem olmaz...?
?Yoksun!?dedi sonra olduğu yere yığıldı kaldı. Hareket etmiyordu. Parmağını kaldıracak kadar bile güç hissetmedi kendinde. Anlamsızca göz gezdiriyordu odada, anlam arıyordu varlığına. Bir an takılı kaldı gözleri bir noktaya. Yosun tutmuş gözler tekrar yasa boğuldu. Hiç olmadığı kadar çok canının yandığını fark etti. ?Kim koymuştu davetiyelerin olduğu kutuyu karyolanın altına? Kim??
Bütün kuvvetini topladı, kalktı, kutuyu çekti aldı karyolanın altından. Anılarıyla yüzleşecekti bu kez. Usulca çıkardı davetiyeleri, baktı, baktı...
Beraber seçmiş, ille de kırmızı olsun istemişlerdi. ?Aşkın rengi' Düğünümüze bekliyoruz yazıyordu. Tarih 19.10.2008 Pazar. Bu hafta sonunu gösteriyordu.
?Yoksun!?dedi ?Yoksun!? Olan olmuştu sonunda içindeki fırtınaya yenik düşmüştü. Çıldırmış gibiydi, ne yapabileceğini kendisi de kestiremiyordu. Birkaç tekmeyle dağıttı davetiyeleri odanın her bir tarafına. Sonra yatağına yöneldi, acısını yataktan, yastıktan çıkaracaktı. Onları da dağıttı birkaç darbeyle etrafa. Soluk soluğa kalmıştı. Bir süre öylece bekledi, etrafa baktı. Anlamıştı yaptığı saçmalığı. Utandı... Olduğu yere çöktü, gözlerini tavana dikti. ? Duyuyor musun beni? Görüyor musun?? dedi en gür sesiyle. Biliyordu ne duyuyordu sevdiği ne de görüyordu.
?Artık yok!? dedi daha sakin bir sesle. ?Artık yok!?
Biraz daha kabullenmişti yokluğunu.
?ALLAHIM daha mı çok sevmiştin onu? Daha mı çok?? diye sordu cevabını bile bile.
?Daha mı çok sevmiştin önce aldın onu yanına??
14.10.2008
Kutlarım seni Şeyma'cım .... Acıtan bir öyküydü . tabrikler ve sevgilerim sana canım .👍
İçimdeki olgunluk hissi göstermelik olarak uygulamaya geçti...Ben 'Yoksun' demek istemiyorum....Ben yaşlanmak istiyorum...sonsuzluğa adım atmak istiyorum seninle...(Yoksun)!alçak demek istemiorum....Düşlerimi hayata geçirmek istiyorum,günlerim özleminle çoğaldı....TEBRİKLER HEM ŞAİR,HEM İNSAN SARRAFI....HEM DE ARKADAŞ BANA EN SADIĞINDAN...
güne buruk başladım, ama değdi,hüzünlü bir öykü, anlatım mükemmel,kutlarım ŞEYMA.kalemin daim olsun.
şeyma hanım isteğiniz üzerine öykünüzü okudum. bence bağlantılarda bir sıkıntı yok. bir ayrılık sabahını ve kişinin içinde bulunduğu ilk boşluk dönemini anlatmıssınız. bunları yazıyorum çünkü okumadı demeyin sonra. mekan tasvirine bence yeterli kadar girilmemiş, kişinin içindeki ruh halinede,kızmayın kötü demiyorum ama daha iyi olabilirdi.kişinin ağzından olaya karşı tüm sıkıntıları ve o ikilemde kalma anları anlatılabilirdi. yinede tebrikler...
Ölüm yok olmak değildir ki. Öykünün kahramanı "dünyada yoksun" u kastediyor galiba.
Teşekkür ederiz öykün için.