Yollardan Bir Yol
Bir varmış, bir yokmuş. Güzel bir ülkede merhametli ve bilge bir hükümdar bir gün yolda giderken bir evden ağlama seslerinin geldiğini duymuş. Eve girince henüz yeni ölen annesinin başında ağlayan adları Hami ve Sami olan on yaşlarında ikiz erkek çocuklar görmüş. Hallerini sorunca daha önce babalarının da öldüğünü ve bu yüzden öksüz kaldıklarını öğrenen hükümdar onları sarayına almış.
On yıl boyunca sarayda son derece iyi bir eğitim gören kardeşleri bir gün huzuruna alan hükümdar onlara bundan sonrası için ne yapmak istediklerini sormuş. Hami sarayda kalıp eğitimine devam etmek, Sami ise gitmek istemiş. Hami çok ısrar etmiş ama bir türlü ikna edememiş Sami'yi. Hükümdar da eğitime devam etmesinin faydalarını anlatmış Sami'ye ama tercihi yine de ona bırakmış. Sami yine gitmeyi tercih etmiş.
Aradan üç yıl geçmiş. Sami kardeşi Hami'yi ziyarete gelmiş. Hami hem bilgi, hem de makam açısından gelişmiş bu üç yılda. Vezirliğe kadar yükselmiş. Çok iyi karşılamış kardeşini. Hükümdar da çok sevinmiş Sami'yi görünce. Hami ülkesi ve kendisi için yaptığı planları anlatmış kardeşine habire. Sami'nin de hoşuna gitmiş planlar. Bir hafta sonra Sami hükümdarın huzuruna çıkmış ve tekrar gitmek için izin istemiş. 'Sen bilirsin Sami' demiş hükümdar ve kendi hazinesinden istediği kadar şeyi alabileceğini söylemiş. Çıkarken Hami yine engellemeye çalışmış Sami'yi. 'Kardeşim, zararın neresinden dönersen kardır. Gel eğitimine devam et. Böyle plansız, programsız yaşanmaz.' demiş. Sami 'Kardeşim, ben yolumu seçtim bir kere. Allah sana hayırlı planlar yapmayı nasip etsin' demiş ve ağlayarak sarayı terk etmiş.
Sami bazen iki yıl, bazen üç yıl arayla ziyaret etmiş kardeşini ve hep aynı sahneler yaşanmış. Hükümdar her gidişinde hazineyi cömertçe ona açmış, Hami hep onu ikna etmeye çalışmış ve Sami hep ağlayarak terk etmiş sarayı. Her ikisi de kırk yaşına gelince Hami baş vezir olarak karşılamış kardeşini. Yine aynı şeyler yaşanmış. Sami yine ağlayarak sarayı terk edince dayanamamış Hami. Odasına çekilip hıçkıra hıçkıra ağlamış. Tüm bunları gören hükümdar yanına gelmiş Hami'nin.
- Niye ağlıyorsun ey Hami?
- Kardeşime hünkarım. O da yaptığına pişman. Ama geri dönemiyor hatasından. Her gidişinde ağlıyor. Keşke burada kalıp da eğitimine devam etseydi. Aslında şu an gelse bile kısa zamanda açığı kapatabilir ama. Gelmiyor işte.
- Anlıyorum. Hami istersen seninle yarın bir ülke turuna çıkalım. Biraz ülkeyi tanı. Ne de olsa baş vezirsin artık.
- Olur hünkarım.
Batıda bir şehre gitmişler önce. Her şey çok güzelmiş bu şehirde. Herhangi bir fakir olmadığı gibi, herkes canından ve malından eminmiş. Gece yarısı endamı yerinde güzel bir bayan şehrin bir ucundan diğer ucuna hiç kimseden korkmadan gidebiliyormuş. Merak etmiş Hami bu düzenin sebebini ve şehrin ileri gelenlerine sormuş: 'Ey ileri gelenler, nasıl sağladınız bu güzelliği?'. 'O geldi' demişler. 'Kimdir o?'. Ses çıkarmamışlar ileri gelenler.
Sonra doğuya gitmişler hükümdarla. Yine aynı güzellikte ve emin bir şehir bulmuşlar ve ileri gelenler yine aynı sebebi söylemişler: 'O geldi.'
Kuzeye yönelmişler sonra. Orada da bir şehir görmüşler ama diğer şehirler kadar güzel ve emin değilmiş. Sormuş Hami ileri gelenlere 'Ey ileri gelenler. Bundan önce hem batıya hem de doğuya vardık. Orada gördüğümüz şehirler gayet güzellerdi. Sizin şehriniz neden onlar seviyesinde değil.' Cevap vermiş erenler 'O henüz gelmedi. Gelmesi için duacıyız.'
Saraya dönmüşler sonra. Hükümdar Hami'yi çağırmış huzuruna.
- O kimdir, merak ediyorsun değil mi?
- Hem de çok efendim.
- O Sami'dir. Sen bir şeyi planlarsın yaparsın. Bir şeyi iyice hesaplamadan icraata geçmezsin. O yüzden yanımda ve baş vezirimsin. Sami ise plansızdır. O yollardan bir yol tutar. Ama Rabbim onu bereketlendirmiş ve hakim yaratmıştır. İnce hesap yapmaya vakti yoktur. Yalnız çabuk verdiği kararlar genelde isabetlidir. Bu yüzden serbest bırakırım onu ve bu yüzden hazinem her zaman açıktır, aldığının hesabını tutmam.
Ağlamaya başlamış Hami.
- Neden ağlarsın ey Hami?
- Sevinçten hünkarım. Kardeşimle gurur duydum.
- Bilir misin ey Hami. Saraydan her çıkışında bir asker Sami'ye neden ağladığını sorar ve o da kardeşiyle gurur duyduğunu söyler...
Tebriğimi geç yolladım kusura kalmayın 👍