Yorgun Savaşçı 1
Masasında okunmayı bekleyen bir sürü kitap vardı..nicedir kitaplarıyla, masası arasında kilim dokuyordu..herkesin vardı küçük bir evreni lakin, büyük kitaplar içinde hayatları küçülten biraz da insandı..
Büyük kitaplar okuyunca, büyük laflar edince ya da büyük yazılar yazınca hayatı omuzlamış, hatta anlamış olmanın edası vardı "insan" denilen canlıda..
Kitaplardan da duvarlar örülebilineceğini unutmuştu, önemsiz saydığı detaylar içinde..Hükümleri uygulanmayan bir sürü kitaplardan ibaret hayatlardık işte..
Evden işe, işten eve gelirken hep yeni hayatları gözlemliyor, yeni hayatları düşlüyor fakat kendine bir hayat olamamanın kısırlığı içinde, sürekli yazıyordu anlamış gibi her şeyi..
Kendine korkak, kalemine cesurdu bu yüzden..yazacak çok şey var diyordu sürekli, yaşanacak da çok şey olduğunu teğet geçerek..bir haberi yetiştimenin telaşında kendinden bihaberdi..
Kırık kalpler sokağından geçerdi evi lakin, o kırık kalpler sokağının tabelasını okumadan, sarmış gibi tüm yaralarını, hızlı atardı adımlarını..
Bir dilenci kadar, sokakta inleyen, bir sevgi dilencisi de aynıydı onun zihninde..bunlar hep böyle derdi keyfince..
hakikisiyle yalancısını ayıramayacak kadar şartlanmıştık işte hepimiz de..
Ben! diyordu kendi kendine; olmak istiyorum, okudukça olgunlaşmak istiyorum her neviden..yaşamak sa başka baharlara, ne gelir elden!..başkalarının engelleri, sadece onları engeller..benim se yapacak çok şeyim var..
Engeller beyinlerdeydi aslında, engel sandığımız şeyler se yürüteçti belki uçmak için mana a'lemine..dayanmak için birbirimize biraz zayıf, biraz güçlüydük işte biz de..herkes güçlü olabilirken, neden sadece biz?...demeden zayıf- güçlü ilerlemeliydik..
tam okunamayan hayatlar, tam okunamayan kitaplar gibi okuyucuyu bunaltıyordu..çok okumak çare değil se peki çare neydi?
Kitapları bir şems edasıyla fırlattı odaya..tüm gücüyle bu defa da başladı "insanı" okumaya..bir insan tanımanın, alemi tanımaya eş olduğunu kavramıştı birden..hayatı okumak, insanı okumak olmalıydı dedi içinden..maddede aradıkça manayı, ne kadar da kısır kalmıştı..şimdi yeniden başlayacaktı..işin içine hırslarını değil, hep kaçtığı duygularını katacaktı..
Meğer, dedi son kez gülümseyerek maziye;
Okuyunca kalpten, alıyormuş insan her çeşit renkten..içi huzurla doldu ilk defa..anladı artık engel sanılanlar, engelsiz hayatlara götüren birer yelkenmiş, taaa derinden..