Yörüğün Kahve İçmesi
Çocukluğumda çok kitap okuduğum söylenemez şartlar gereği ancak "ayaklı bilgisayar,ayaklı ansiklopedi"diyebileceğimiz insanları çok tanıdım ve onların tecrübeleriden çok yararlandım.Bir kısmının tahsili bile yoktu ancak söyledikleri 'tarihe düşülecek not'niteliğindeydi.Ancak o yaşlarda farkına varamadığımız için değerli bilgi kaynaklarının kıymetini bilemiyoruz;büyüklerimizin.Şimdiki aklım olsaydı onların her dediklerini yazardım,öyle keyifli ve tatlı sohbetleri olurdu ki hem gülerdik hem eğlenirdik saatlerce;babam ile Yaşar Amca,babam ile Ali Amca,babam ile Battal Amca biraraya gelmeye görsün yer yerinden oynardı.( Aramızdan ayrılanları rahmetle anıyorum.)
Aslında konuları belliydi o güzelim insanların;yoksulluk içerisinde geçen çocuklukları,asker anıları ve geçim sıkıntısı.Hayatında bir kitap okumamış ya da okuyamamış kimselerin,ciltlere sığacak tecrübelere sahip olması akıllara durgunluk vericiydi.Geçimlerini tarım ve hayvancılıktan sağlayan eli öpülesi bu insanlar,yaşamlarının her anında sabrı ve şükrü ilke edindikleri için kazançlarında ve harcamalarında sürekli bereket vardı.
Yörüğün birisi kahveye gitmiş,bakmış herkes kahve içiyor,'bana da aynısından verin' demiş.Yörüğün içkisi ayrandır,ayran da soğuk içilir,masasına konulan kahvenin soğuk içileceğini zannederek öyle bir yumdumlamış ki yudumlamasıyla avuçlarına çıkarması bir olmuş.Onun kahve içmesini şaşkınlıkla izleyen kahve halkı:
"Yahu kahve öyle mi içilir, bunu yavaş yavaş içeceksin,"dediklerinde şöyle cevap vermiş:
"Ben de biliyorum ama fincan mı çok alıyor,ağzım mı yoksa avuçlarım mı çok alıyor onu ölçmek istedim."
Ruhun şad olsun baba,beni affet,senin istediğin gibi bir öğretmen olamadım ama sana söz veriyorum;yaptığım tüm konuşmalarda,katıldığım tüm seminerlerde,yazdığım her kitapta hatta her satırda adını anmadan geçmeyeceğim...