Zaman Gezgini
Zamanda beraber yolculuk yapıyoruz. Mete ve Nehir... İki deliyiz biz. Birbirini seven ve sonsuza kadar yaşamak isteyen, yaşayabilen ve yaşayanlar. Bu benim on dokuzuncu yolculuğum, Nehir'in ise on ikinci. İlk defa yolculuk yapabileceğimi öğrendiğimde sefil bir hayat süren birisiydim. Evi ve kimsesi olmayan 25 yaşında birisi. Hayattan nefret ederek geçirdiğim 25 yıl süresince hep bir çıkış yolu aradım çoğu insan gibi fakat benim farkım ben onu buldum. Bunu başarabilen kaç kişi vardır ki! Tam olarak ne yaptığımı bilmiyorum fakat bana hep boyutlar arası dolaşıyormuşum gibi geliyor. Farklı bir gerçeklik farklı bir dünya ?Zaman gezgini'. Kendime böyle demeyi seviyorum.
Bunu gerçekleştirmemi sağlayan insanı asla unutamam. Evim yokken, başıboş dolanırken karşıma çıkan büyük kurtarıcım ?Yiğit'. Benim sefil durumumu görünce bana acıdı ve sırrını benimle paylaştı. Ona da başkası öğretmişti. Öğrendiği kişiye de bir başkası... Kendisi bırakmıştı bu işleri. Sebebini sorduğumda bana sadece ?Yoruldum. Sen de anlayacaksın ne demek istediğimi.' demişti. Böyle karmaşık bir olay için yapılması gerekenler basitti aslında. İşin inceliklerini bilmek gerekiyordu. Gerekenler sadece odaklanma ve söylemen gereken sözlerdi. Yiğit'in söylediğine göre çıkışının neresi olduğu bilinmiyordu belki başka bir zaman başka bir gerçeklikte kullanılmıştı ilk defa. Birçok kişinin bu yöntemi kullandığını düşünüyordu. Kendisi benim bulunduğum zamandan değildi. İnsanların bir çeşit virüs yüzünden öldüğü bir yerden geliyordu. O kadar çok yolculuk yapmıştı ki sayısını hatırlamıyordu. Onu bırakıp başka bir zamana gitmek zor gelmişti fakat yapmam gereken gitmekti sonuçta. Yeni şeyler denemeliydim.
İlk yolculuğum bayağı zorlayıcı olmuştu. Yaptığım şeyin ahlaki boyutları beni düşündürüyordu. Ne zaman büyüyü kullansan o zamandaki kullandığın bedenin ölüyordu. İlki benim bedenim olduğu için sorun yoktu fakat daha sonra yolculuk yaparsam kullandığım diğer insanlarda ölecekti. Bedenine geçtiğim diğer insana ne olduğu da bir muammaydı. Zihni yok oluyordu sanırım. İlk yolculuğumda hiç bilmediğim bir yerde yanımda yatan bir kadınla uyanmıştım fakat yaptığım büyünün etkisiyle her şeyi hatırlamaya başlıyordum. Bedenin bir önceki sahibinin anıları yavaş yavaş zihnimde canlanmaya başlıyordu. Yanımda yatan kişi ?karımmış. 2 ?çocuğum' varmış. 36 yaşındaymışım. Aile babası olmayı düşünmediğim için tam 8 gün dayanabildim buna. İlk seferimde şanslıydım aslında iyi bir yere gelmiştim. Daha sonraki yolculuklarımın bir tanesinde çok eski bir zamana döndüm. Hiçbir şey gelişmemişti. Mağara adamlarıydık. Orada iki gün kaldım sadece. Şimdiki bizler için çok zor zamanlarmış... Bir keresinde ise yoğun bakımda bir adam olarak uyandım ve hemen kaçtım oradan... En korku verici olanlardan biri bir asker olarak uyanmamdı. Elimde silah, ateş ediyordum! Ne yapacağımı şaşırdım ve hemen kuytu bir yere geçip oradan kaçmaya çalıştım. Odaklanmak çok sorun olmuştu silah sesleri arasında... En eğlendiğim zamanlardan biri ise kadın olarak uyanmamdı. Şaşırmıştım böyle bir şey olabileceğini bilmiyordum. Orda kalabilirdim ama yanlış bir bedende olduğumdan emindim. İki gün yetti sadece. En üzüldüğüm zaman ise hamile birisi olarak uyanmamdı. 8 aylıktı. Çok zor bir zaman dilimiydi benim için... Bir bebeği öldüremeyeceğim için bebeği doğurana kadar bekledim fakat bebek doğduktan sonra o bebeğimi ilk tuttuğum zaman gerçekten mutluluk vericiydi fakat dediğim gibi yanlış bedendeydim. Çok zordu arkamda anneye muhtaç bir bebek bırakmak. Babası elinden geleni yapıyordur umarım...
En harika zaman dilimim Nehir ile tanıştığım zamandı benim için. Bizimkine çok benzeyen bir dünyaydı. Yaptığım iş hoşuma gittiği için biraz kalmak istedim. Bir gazete fotoğrafçısıydım. Nehir de fotoğraf çekiyordu fakat farklı bölümlerdeydik ben magazin fotoğrafçısıydım o ise önemli haberlere gönderilen biriydi. Çatışmalara, en sıcak bölgelere yollanıyordu. Onunla tanıştım. Güzelliği beni büyülemişti fakat asıl bağlılığım onu tanıyınca olmuştu. Sevgili olmuştuk. 1 yıl boyunca mükemmel bir hayat yaşadım. İşte ben tam ?Buldum. Burası artık benim kalacağım yer.' dediğim zaman Nehir gittiği bir çatışma bölgesinde yaralandı. Kurtuldu fakat kurşun onu felç etmişti. Belden aşağısı tutmuyordu. Onu o halde görmek içimi acıtıyordu. Bir daha eski haline dönemeyeceğini anlayınca ona sırrımı açıklamaya karar verdim fakat acaba beraber uyguladığımızda büyüyü, aynı zaman dilimine gidebilecek miydik? Ona anlattım fakat bana inanmadı. ?Denemek istemiyor musun?' dedim. ?Bilmiyorum.' Dedi. Bir daha bu konuyu konuşmadık. Aradan bir ay geçtiğinde Nehir hayatına alışmış gibiydi eskisi gibi değildik fakat en azından beraberdik. Bir gün yanıma gelip ?Deneyeceğim.' Dediği zaman çok şaşırmıştım. Onun bu hayatı sevdiğini, en azından alıştığını sanıyordum. Kuralları belirledik. Gittiğimiz yer eğer ki gelişmemiş bir yerse anında bir kere daha değiştirecektik fakat teknoloji gelişmişse gazetelere ilan verecektik, internete yazacaktık. Televizyona çıkabilirsek çıkacaktık. Tüm yolları deneyecektik. Tek sorun ?Ya yoğun bakımda uyanırsam yine?' idi. O zaman şöyle bir anlaşma yaptık: 1 yıl boyunca tüm yolları deneyip hala cevap alamıyorsak bir sonraki zamana geçecektik eğer ki birbirimizi asla bulamazsak bulana kadar devam edecektik. En sonunda yaptık.
Beraber ilk yolculuğumuzda hem şanslı hem de şanssızdık. Aynı zaman dilimine düşmüşüz fakat sadece telgrafın olduğu bir dönemdeydik. O yüzden hemen zaman değiştirdik. İkincisinde birbirimizi bulmamız 3 ay sürdü. Birbirimize kavuştuğumuzda o kadar mutluyduk ki! Gazetedeki bir ilandan buldum onu. Farklı şehirlerdeydik ama yanına gittim. Yaşlı bir kadın olarak canlanmıştı bense 20lerimdeydim. Anne oğul gibi gözüküyorduk. Zamanı değiştirmeye karar verdik. Her seferinde sorun çıktı. Bir keresinde yine iletişimsiz bir çağdaydık. Birinde ikimizde evliydik. Bir tanesinde ikimizde gençtik fakat bulunduğumuz yerde ırkların savaşı vardı. Farklı ırklardandık bir kere daha değiştirmek zorunda kaldık. Şu anda ben bekârım, gencim, savaş yok, her şey yerli yerinde, mutlu bir hayattayım! Onu arıyorum şu anda. Gazetelere ilan verdim. İnternete yazdım. Kayıp ilanı verdim hatta ?Kendini Zaman Gezgini sanan Nehir' diye. Görünce o anlardı ne de olsa...
7 ay sonra beni buldu. İnternetten ilanımı görmüş. Yanına gittim. Çok güzel bir kadın olarak gelmişti bu zamana. Onu ilk gördüğümde yüzündeki ifadeden bir sorun olduğunu anlamıştım. Uzun uzun konuşmaya başladı fakat benim tüm duyduklarım sadece bunlardı gerisini hatırlamıyorum: ?Ben bu koşuşturmacadan çok sıkıldım Mert. Bu zaman benim için ideal. Evliyim ve hamileyim şu anda. İstediğim her şeye sahibim. Kocam mükemmel bir insan,ben ona âşık oldum. Onu bırakmak istemiyorum. Sana bunu haber verebilmek için seni aradım. Çok üzgünüm...'. Duyduklarım karşısında şoka uğramıştım. Ben ona bu hayatı vermiştim. Ben ona bunları sağlamıştım. O ise benden ayrılıyordu. Beni istemiyordu. Ben nasıl olduğunu anlamıyorum bunun. Bunca yıl mükemmel yaşamı aramıştım. Bunun için gerekli olan mükemmel insanı bulmuştum fakat o beni istemiyordu. Ona ?Git' diyebildim sadece ve yanından uzaklaştım.
Ne yapacağıma karar vermem birkaç haftamı aldı. Sonunda karar verdim gidecektim buradan. Nehir'i unutacaktım. Nasıl olsa önümde harika olabilecek bir sürü zaman dilimi var. Bunun üzerine yolculuğuma başladım. Bir sürü insanla tanıştım. Bir sürü tecrübem oldu. Çeşitli zaman dilimleri gördüm. Hayatta kimsenin hayal bile edemeyeceği garip yerlerde bulundum fakat asla Nehir'i unutamadım. Onun bana attığı kazığı hiçbir şey unutturamadı. Bazen o k*ltağı bulup öldürmek istiyordum fakat o zamana dönmenin imkânsız olduğunu biliyordum. Bir gittiğin yere bir daha gidemiyordun ne yazık ki... Dolanmaya devam ettim. Kaçıncı olduğunu hatırlamıyorum ama en sonunda aradığım yeri buldum...
Kendime geldiğimde bembeyaz bir yerdeydim. Her yer, her şey bembeyazdı. Hiçbir şey yoktu. Ben yoktum. Burada olduğumu biliyordum ama gözlerim yoktu. Ellerim yoktu. Vücudum yoktu. İnsanlar, şehirler, ağaçlar, hayvanlar... Hiçbir şey yoktu! Her şey benim zihnimdeydi. Bedenini kullandığım tüm insanların yapmış olduğu hatalar zihnimde yankılanıyordu. En sonunda Yiğit'in ne demek istediğini anlamıştım. Durulmam gereken yer burasıydı... Sadece; ben, düşüncelerim ve başkalarının düşünceleri... Kendimi yargılamam ve affetmem gereken yer burasıydı... Hiçlik!
OKG
Oğuzhan öncelikle aramıza hoşgeldin. Kalemini sevdiğim bir dostumun da aramıza katılmasından memnun oldum. Öyküye gelirsem; Öncelikle diğer öykülerini de bildiğimden, fantastik edebiyata iyi bir yazar yetişebileceği kanısındayım. Duru ve akıcı dil öykünün en belirgin özelliği. Zaman hususu irdelenmesini en çok sevdiğim temalardan biridir. Bunun etrafı da, bazen çoğumuzun içinden geçen, başka biri olmak fikriyatı eklendiğinde öykü daha bir güzelleşmiş. Sonsuz ihtimallerin açmazı da motif olarak güzel. Anlatım, dil, yoğunluk hepsi ileride bolca yazıp, okudukça gelişecektir. Tebrikler güzel öykü için, yeniden hoşgeldin...
Oğuzhan çok tebrik ederim ilk seçkin için, başarılarının devamını dilerim...