Zavallı Bir Sarhoş
Onu bu halde görenler " zavallı bir sarhoş" diyordu ona...
Yapayalnızdı..
Yanında gölgesi, elinde bir şişe, sürüklenip gidiyordu, sokaklarda gizlice... Bazen kaldırımlarda, bazen eğer kendindeyse parkın tenha köşelerindeki banklardan birinde, sabahlıyordu.. Bazen de, evin yolunu hatırlarda evin kapısını açabilirse eğer eve girer girmez yıkıldığı yere sızıp kalıyordu... Onu bu halde görenler zavallı sarhoş diyordu ona...
Bu gecede bardan çıktı, dolaştı, dolaştı yorulmuştu.. Ve ev mi park mı dedi ? Kendi kendine.. Bu gün ev olsun dedi, eve gitmek istedi. Sonra başını salladı hayır anlamında... Bu gecede gecenin zifirinde bardan çıkmıştı.. Tek başınaydı.. Mazisiyle baş başa kalıp vicdanıyla ruhunu rahatlatmak istiyordu..
Caddeye çıkan sokağın köşe başındaki taşın üzerine oturdu biraz düşündü karar veremedi olmadı.. Çok gürültü vardı.. Gece yarısı sessizliği arabalar bozuyordu... Oturduğu buz gibi taşdan kalktı, sağ sola bakındı, tam karşıya geçecekken acı bir fren sesi az kalsın eziliyordu.. Bir ses gecenin sessizliğini bozdu " dikkat etsene kardeşim " karşı kaldırıma geçti ve parka girdi, aydınlatma lamlarının ışığının düşmediği karanlık bir yer seçti kendine, ışığın rahatsız etmeyeceği bir bank beğendi, görünmek istemiyordu ay ve yıldızlara bile..
Sabaha kadar uyku ile uyanıklık arasında bocaladı durdu.. Düşlerindeki kavgalarıyla boğuşarak sabahlamıştı... Hafif kanlı şiş gözleriyle yarı uykulu uyandı... Gece boyunca üşümüştü zavallı... Yine titriyor bedeni, düşünemiyordu, ayaklarlı nereye çekerse oraya gidiyordu.. İçini ısıtacak bir şeyler içmesi gerekiyordu... Yürüdü yürüdü, onu ayakları yine akşam ayrıldığı aynı yere getirdi... Daha erkendi içeri girip girmeme arsında teredüt etti, açıldımı ki diye buğulu camdan içeri bakmak istedi, ama içerisini göremedi..... Kapıyı araladı içeri daldı, kapı üzerindeki uyarı zili çaldı... Masalar boş olduğu halde, bu defa gözlerden uzak, kuytu köşede kendisine oturacak bir yer aradı....
Her geldiğinde olduğu gibi, bu defa erken gelmesine içeri girişini görmelerine rağmen barmen kızlar ne istediğini sorup onunla ilgilenmediler bile, oralı olmadılar... Sadece birasını ve biraz kuruyemişini bıraktılar kendi işlerine döndüler.. O artık bir yabancı değildi zavallı adama alışmışlardı...
Barmenler güne hazırlıklarını bitirip müşteri beklemeye başladılar, Ve zavallının içeri girişinden aşağı yukarı birkaç saat sonra, orta yaşlarda bir adam ve yanında adama göre genç gibi görünen bakımlı ve zenginliği her halinden belli olan şımarık bir bayan girdi içeri...
Çiftlere doğru koşuştular hepsi birden barmen kızlar... 'Hoş geldiniz efendim, şöyle buyurun !' diye yer gösterip karşıladılar.... Oturacak yer gösterdiler... adam yüzlerine bakmadan onları eliyle şöyle bir selamladı... barmenlerden biri bayanın kürkünü almak istedi ama, bayan yandaki sandalyenin üzerine atıverdi.. Barmen kızlardan orta boylu hafif kilolu olan sordu... Önce bayana ' Ne emredersiniz ? ' efendim diye... Bayan kızıl dudaklarını bükerek, ' Bana cin tonik ve yanında da küçük dilimlere kesilmiş lor peynir ile cips getir, yeter... Ve daha sonra da sade bir kahve isterim dedi...
Alkolden den sonra, sigara ve kahve de iyi giderdi hani... İşi biliyordu bayan....
Zavallı ise kendisiyle de ilgilenilmesini bekliyordu... Hala titriyor içi yanıyordu... Bar müşterilerle yavaş yavaş doluyor eski klasiklerden r müzikler çalmaya devam ediyordu.. O arada içeri bir çift daha girdi... Barmenler bu defa da onlar için koşuşturdular onlarla ilgilendiler yer gösterdiler... Zavallının yanından geçerlerken yine oralı bile olmadılar hiç...
İster istemez zavallının gözleri daha önce gelen hal ve hareketlerinden zengin ve ukala oldukları belli olan çiftlere takılmıştı... Birası bitmiş barmenlerin kendinden de sipariş almalarını bekliyordu... Zavallı beklerken... Barmenlerden biri bayanın cin ve peynirini, biri adamın viskisini, öbürü de meyveli sodasını getiriverdi... 'Başka bir emriniz var mı efendim?' diye sordular... Bayan peynir taneleri bulaşmış kızıl dudaklarını şehvetle yalayarak hayır anlamında başını salladı... Cin toniğini yudumlamak için kadehi kaldırınca kadının gözleri, köşede oturan zavallıya takıldı...
Akşamdan kalma hafif kirli sakallı zavallıda bir çift gözün kendine baktığını sezmişçesine bir refleksle oda ona baktı... ' -Birbirlerine ne kadar da yakışmışlar -' diye mırıldandı... İç geçirdi...
Yavaşça barmen kızlardan birine seslendi... Bakar mısınız? Dedi... Sesi az çıkmış barmen duymamıştı... Bu defa biraz sesini yükseltti zavallı... Bu günde bira söyleyecekti... Küçük bardakta... Arkasından bir daha bir daha...
Sonradan gelen diğer genç çiftin gözleri, sesinin geldiği yöne doğru yöneldi, bir merakla, sıra bizde sıra bizde der gibi... Zavallıyı görünce ' Bu tipleri niye alırlar ki içeri dedi... Beni böyle yerlere mi layık görüyorsun?' diye çıkıştı yanındaki delikanlıya ve yüzünü somurttu kız...
Erkek şaşırmıştı etrafına baktı... Zavallıyı gördü, onla göz göze geldi başını çevirdi, tekrar döndü, onunla göz göze geldi... Zavallı ister istemez tebessüm etti, kendisinden bahsedildiğini anlamıştı... Erkek boynunu büktü, kızın saçlarını okşadı... Girdik artık oturalım dedi... 'Sen aslında saraylara layıksın ama sen onu görmemezlikten gel... Ukela kızın suratı asılmıştı bir kere... Ofladı püfledi, ama ama dedi sustu...
Aslında burası bana göre bir yer değil dedi zavallı adam... Nedense ayaklarım son günlerde beni buraya çekiyor... Keşke bu gün de başka bir yere takılsaydım' dedi...
Birazdan çıkar gider zaten dedi erkek, zavallı adam için... Yoksa senin için can feda!' diye konuştu... Bilmiyordu ki zavalının ikinci evi burası..
Barmen kızlardan biri, çiftlerin hareketlerini görünce, zavallıyı çekiştirdiklerini değil de, sipariş vereceklerini sandı, geldi.... Ne emrettiklerini sordu... Şımarık kız daha düşünmedik hayır anlamında işaret parmağıyla birlikte başını salladı... Bu defa da barmen kızlardan diğeri, diğer arkadaşından habersiz sipariş sordu aynı çifte... Ne emredersiniz efendim dedi... Sinirlenmişti ukela şımarık kız... Bu acele ne? Dedi... Diğer arkadaşınız sordu ya; sözünü bitirmeden kız ' Önce iki çay getir ' Sonra belki bir şeyler yer içeriz' diye araya girdi delikanlı isteksizce...
Kız bir hışımla erkeğine dönerek , çay mı ? Dedi... ' İlk önce birer duble şampanya iyi gider' diye gürledi... Barmen kıza dönerek bize iki duple şampanya dedi..
Erkek sinielenmişti, belli etmemek için, kızın elini öptü nazikçe, ellerini iki elinin içinde aldı, ovalayıp okşadı... 'Onu da içeriz yeter ki sen iste canım dedi... Ortamı yumuşatmak istedi... Biraz sabret çayı içince söyleriz ' dedi... Kız, erkeğin gözlerine asabi asabi, biraz da aşka sevgiye susamış bir işveyle baktı... Ben şimdi istiyorum ama' dedi... Erkeğe doğru dolgun etli dudaklarını uzattı... Bir an önce sarhoş olmak istiyorum dedi... Şımarık kız son birkaç aydır ihmal edildiğini düşünüyordu... Asabiliği ondandı... Sevmek sevilmek, okşanmak istiyordu işveyle titreyen vücudu....
Erkek sinirlenmişti kızın bu hareketine takmadı bile... Bardan çıkmak için bir bahane arıyordu erkek... Bir bahane... Bahaneyi de bulmuştu... Hareketlerine dikkat et dedi, kıza... son zamanlarda olduğu gibi soğuk rüzgârlar esmeye başladı aralarında, tartışmaya başladılar... Kız erkeğin son zamanlardaki kendine karşı olan soğukluğundan soğumuştu, ama farkında değildi kendisinin de ondan giderek soğuduğunun...
' Senin bu son günlerdeki umursamaz halinden kurtulacağın yok ! Bu gidişle asla iyi bir sevgili olmayız biz...' Dedi kız...
'Niye olamayacakmışız ki canım?' dedi erkek...
' Görünen köy kılavuz istemez... Son zamanlarda bana karşı olan uzaklığını anlamıyor muyum sanki ? Bıkılmış ki öyle de gözüküyor zorla yürütmenin anlamı yok... Bitirmek istiyorsan söyleyebilirsin... Doğruyu söylemek istesen de, uzatmasan bu işi ne olur sanki ?' Eğer şuan yanımdaysan yakın olmak zorundasın... Dedi kız...
Haklısın son zamanlardaki senine hal ve hareketlerini oturup konuşmak gerekiyor ve ayrılmanın tam da söylenecek zaman ya, güldürme insanı dedi erkek... Biliyormusun ki sen ukela şımarık bayan, sevgiyi aşkı bulmak için neler feda ediliyor biliyor musun? Bu uğurda can atıp can veriyor çoğu kişi...
Çok haklısın, bulunca da işte böyle değeri bilinmiyor öyle değil mi dedi kız... İkimizde yıpranıyoruz... Birbirimizi üzmeye gerek yok, istersen ara verelim dedi...
Erkek zaman ver biraz dedi kıza... Eğer yine yürümezse düşünürüz o zaman.' Dedi erkek...
Kız umutsuzca başını salladı... Barmen kızı aradı gözleri, efkâr basmıştı, efkârını dağıtmak için şampanya söyleyecekti ki... Başını kaldırdı zavallı adama takıldı gözleri... Birasıyla baş başa olan zavallı adamın bira yudumlayışını ve efkârlı efkârlı sigara çekişini seyretti.. Ne güzel ne derinden çekiyor dedi... Kim bilir ne derdi vardır, aşk mı? Yoksa kayıp mı?... Sanki kaderine çekiyor... Keşke beni de böyle düşünerek hasretimle sevgimle derin derin içine çeken biri olsa diye düşündü... İç çekip tebessümle gülümsedi...
Ve ' Şu zavallı adama bak ' dedi delikanlıya... Viski, votka ve meze onun için çok pahalı olmalı ki, hem birayı küçük bardakla alıyor, hem çok ağır ağır içiyor, üstelik yanında sadece kuruyemiş ve sigara ne keyf ama... Olanın da tadını çıkarmaya çalışıyor herhalde' diye başını salladı...
'Yok, canım, dedi erkek... Tipine bakılırsa zavallı birinden ziyade, acı çeken birine benziyor... Sorun parasızlık pulsuzluk değildir hatta umurunda değildir onun... Öyle olsaydı eğer, bu haline göre böyle lüks yerlere takılmaz park, sokak köşerlerine elinde şarap şişesi nağra atarak geziyor olurdu dedi ... Bir kayıp yaşamış sanırım, içinde yaşattığıyla beraber onu yudumluyor içiyor sanırım dedi.'
Zavallı adam, çiftin, kendisiyle ilgili konuştuklarını, kendisiyle ilgilendiklerini görünce onlara doğru bakıp gülümsedi... Ve barmen kızlardan birini yanına çağırdı, ona bir şeyler söyledi... Şaşırmıştı barmen kız... Biraz sonra çiftin masasına iki bardakla bir şişe şampanya ve porselen tabakta meyve kokteyli geldi... Erkek yüzünü buruşturdu, ' Biz bir şey istemedik ki! Götür bunları ' dedi, barmen kıza...
Zavallı adamı gösterdi barmen kız göz işaretiyle...' Köşedeki masadan gönderdiler " efendim" dedi'...
Zavallı adam tebessümle konuştu:
Biraz önce söylediklerinize kulak misafiri oldum... 'Ne olur kusurumu maruz görün, yanlış anlamayın, başka şey düşünmeyin... Hediyemi geri çevirmeyin ' Dedi...
Kız zavallının gözündeki sevgiyle parlayan ışığa doğru şöyle bir baktı, gülerek teşekkür etti ve meyve kokteylinden bir çilek, şerefinize dercesine şampanya kadehinden de bir yudum aldı ve çileği yudumun arkasından boğazından aşağı inirdi.. Erkek, ' Hiç gereği yoktu' diye homurdandı, Şampanyadan içip içmemek arasında gidip geldi...
Zavallı adam, eliyle, lütfen dercesine delikanlıya, şampanya ve meyveden de almasını işaret etti... " Beni bir dostunuz veya arkadaşınız olarak kabul edin " diye söze başladı, bu kılık da ki bir adamın, ne işi var böyle lüks yerde diye düşündünüz değil mi ?... Haklısınız... Düğün dernek gibi özel günler haricinde fazla alkol kullanmaz, böyle yerleri de özel günler haricinde pek bilmezdim... ' Çok sevdiğim nişanlımı, yeni kayıp ettim... Onun tesellisini buralarda bulacağımı sanıp, gelmeyeceğini bilerek, onu bu gibi yerlerde arıyorum... Alkole düşkün olmadığım için de alkollü az diye, bira içiyorum... Bu ani ayrılık beni büyük bir boşluğa düşürdü, kendime kahredip yemeden içmeden kesti, pek yiyemiyorum... Kayıbımda ki acım nedeniyle, gıdama, sağlığıma ve üstüme başıma pek dikkat etmedim... Her gün içmekten midemi bozdum, gül kokulum aklıma geldikçe içim yanıyor, içim bulanıyor kendimi içkiye veriyorum... Bu perişanlığım nedeniyle, diğerleri gibi, siz ve barmen kızlarda ' ZAVALLI BİR SARHOŞ ' gördünüz beni... Durumum yeterince iyi olduğu halde, bu nedenle yiyip içemiyorum... Ölenle ölünmez diyorlardı, inanmıyordum, ama başa gelince onları daha iyi anlıyorum... Ne yazık ki unutulmuyor sevilenler işte.... Onun için benim yerime siz bu gün siz yiyip için artık.... Sizin mutluluğunuz benim mutluluğum olsun... Sizi böyle kavgalı görmek yerine, güler yüzlü neşe içinde mutlu görmek beni de mutlu edecek.... İnanın ki kendim mutlu olmuş, sizinle yemiş gibi olacağım.'
Bu duygulu konuşmadan sonra, delikanlı meyve tabağından bir dilim elma alıp ağzına attı: 'Kendinizi bu kadar harap etmenize değer miydi be bey ağabey?' diye dudak büktü....
' Öyle deme' diye içini çekti zavallı adam, ' Sanırım ben senden yaş olarak büyüğüm, büyük sözü dinlemek yerinde olur... Biz sizler gibi şımarık büyümedik, hem geceleri geç saatlere kadar işte çalışıp gündüzleri de okuyarak bu durumlara geldik... Ve öğrencilik zamanımda okuldan bir kızı sevmiştim, ama işim olmadığı için o güzeller güzeli sevdiğimi o gün için bana laik görüp vermediler... Ben de okuyup adam olmaya ant içtim.... Kızın babasını bana ve aileme karşı yapıp yapacağına pişman etmek için gece gündüz işte ve beraberinde dersime çalıştım... Okulumu bitirip adam oldum ama iş işten geçmişti artık... Neden mi? Kızın babası ölmüştü çünkü... O kız ise nişanlımdı!...'
'Çok yazık! Türk dizileri ve filimi gibi, dedi delikanlı alay edercesine...
Bu şekilde yorumunuz hoş değil ama... 'Evet, öyle oldu ne yazık ki.... Onunla sizin gibi pahalı barlar yerine, gelip ne içeceğimizi tartışıp kavga edeceğimize, ikimizin de hoşuna giden bizi mutlu eden çok sevdiğimiz ortak yönlerimize değer verdik... Bazen paramız az olsa da pasta yemezdik de limonatayla veya bir bardak çayla geçiştirirdik... Ama aramızda bu yüzden hiç tartışma çıkmazdı çıktığını da hatırlamıyorum..... Sizin bu halinizi görünce o güzel günler aklıma geldi.' Aranızda ne kadar sevgi bağı varsa o kadar ılımlı ve anlayışlı olur insan, o nedenledir ki bir birinize olan sevgi bağınızı bağlayan sevgi ipini sıkı tutun dedi zavallı adam....
Kız, şampanyasını yudumlarken düşünceli düşünceli bir yanındakine baktı, bir de zavallı adama.... 'Daha sonra başka birini sevemediniz mi?' diye sordu....
Adam üzüntüyle başını salladı: Başkasını sevseydim burada ne işim var, dedi ve devam etti.... 'Onu unutmak için kendimi çalışmaya verdim ama başaramadım sevgi bağımız o kadar güçlüydü ki ' diye konuştu.... ' Onun bana bıraktığı aşkından sevgisinden başkasını sevmeye, âşık olmaya fırsat bulamadım bir türlü... Onunla yaşadığım aşka değil, şimdi ki olan zavallılığıma değil... Onu tanıdığıma, onu arabama aldığıma şimdi o kadar çok pişmanım ki.' öleceğini de bilemezdim tabii...
İçindeki boşluktan kaynaklanan iç gıcıklayıcı sarhoşluğu başlamıştı kızın, bir kaç kadehde yavaş yavaş sarhoş oluyordu ..
Kız adama süzgün süzgün, anlamlı anlamlı bakarak: Neden ki dedi ? Çakır keyf olmuş endamıyla... ' Nişanlınız yani sevgiliniz, sizin gibi yakışıklı biriyle evlenemediği için üzülmüştür' şimdi diye güldü... Adama dumanlanmış gözüyle baktı... İşte tam aradığım tipim diye iç geçirerek düşündü... Tepeden tırnağa bir süzdü, yakışıklıydı, çekiciydi, hiç de fena bir adam olmadığını anlamıştı... Onun için, eline geçen fırsatı kaçırmak istemedi... Şimdi ki beraber olduğu delikanlı zengindi ve baba parası yiyen bir tipti, beraberliğe dayanılmaz olduğu belliydi....
Beni yakışıklı bulduğunuz için teşekkür ederim, dedi zavallı.... Bu olaydan sonra yakışıklı olsam neye yarar ki?' Sevdiğim benim yüzümden öldü... Keşke arabama almasaydım da o kazada ölmeseydi dedi... Zavallı adam...
'Öyle demeyin' diye üzgün üzügün göz kırptı kız, ' Daha genç ve yakışıklısınız eminim ki nice kızlar sizin gibi biriyle beraber olmak için çan atar, yaşanacak yeni aşklar, sevgiler, nice görecek günler var, bu zorluğu da aşar atlatırsınız, bu kendinden emin güçlü yapınızla'...
Zavallı adamın hoşuna gitti bu söz: biraz rahatlamıştı...
'Sağ ol hafendi' diye gülümsedi, iyi dileklerin için teşekkürler dedi... ' Senin gibi güz.. !! Pardon çok affedersiniz, alkolün etkisiyle dilim sürştü, bende alkolün etkisiyle aşırı oldum sanırım dedi zavallı adam... Onun gibi güzel, nişanlım yani sözlüm gibi , gönül çelen bir dilberle karşılaşmadım ki... Ondan sonra da karşılaştığım ve çevremde ki bayanlara da bu gözle bakmadım hiç.' Bir de güven meselesi tabi ki....
Delikanlı sevgilisiyle zavallı adamın yakınlaştıklarını, sohbeti koyulaştırdıklarını görünce kuşkulandı, kalkıp gitmeye yeltendi... Zaten pastaları, meyve suları ve zavallı adamın ikram ettiği şampanya ve meyvede bitmişti...
'Hadi gidelim artık' diye kızı kolundan sertçe tuttu ve ayağa kalktı... Sendelendi ikisi birden... 'Geç kalmayalım. Evden merak ederler sonra dedi... Annen baban beni suçlar.' Diye kız arkadaşını iterek gitmeye zorladı....
Zavallı adam, 'İsterseniz telefon edeyim şoförüm sizi gideceğiniz yere kadar götürüversin de anneniz babanız merak etmesin' diyecek oldu ama delikanlı kızgın bir tavırla, 'İstemez istemez... Biz kendimiz gideriz' deyip kızı kapıya doğru sürükledi... Giderken zavallı adama bir daha teşekkür ettiler...
'Rica ederim, dedi zavallı adam... Ben son günlerde çoğu zaman buraya gelirim... Sizi de beklerim'...
Delikanlı bir şey demedi sadece yüzüne baktı, ama kız, 'Geliriz' diye gözlerinin içiyle gülümsedi, el salladı...
Zavallı adam, delikanlıya, 'Yanındaki bu kızın değerini bil.... Pişman olacağın şeyler yapıp da gönlünü kırma... Böylesini bulamazsın bir daha... Benden ders al' diye bağırdı... Sende bir gün benim gibi zavallı bir adam olarak tek başına bu gibi köşelere saklanma, düşme dedi...
Barmen garson kızlar duyduklarına inanamadılar... Aylarca zavallı bir sarhoş sandıkları hiç umursamadıkları 'Zavallı Adam' neymiş meğer...
Deli kanlı hesabı öderken kız boş masadan aldğı bir peçetye bir şeyler yazıyordu..
Çiftler arkalı önlü kapıdan çıktılar... Deli kanlı bir el işaretiyle, caddeden geçmekte olan her hangi bir taksiyi durdurdu...
Taksiye binmek üzereyken, genç kız, delikanlıya:
'Masamda telefonumu unutmuşum..... Bir dakika bekle de alıp geleyim' diyerek koşar adım bara geri döndü kız.... Kızın bir hışımla geri dönüşünü ve içeri doğru gelişini izlerken şaşkındı zavallı adam... Olanlara bir anlam vermeyen zavallı adamın masasına doğru yürüdü... Merakla bekleyen zavallı adamın doğrulup kalkmasına fırsat vermeden elindeki peçeteyi barmen kıza uzatarak zavallı adama vermesini söyledi, sonra toklaşacak gibi elini uzattı, ama toklaşmadı... dışardaki deleikanlı bakıyordu.. Kız zavallıya yakarırcasına gözlerinin içine içine baktı... Elini boşta kalan zavallı adama el salladı.... Tekrar koşar adım geldiği gibi delikanlının yanına gitti...
Zavallı adam hala şaşkındı... Ve merakla elleri titreyerek bermen kızın verdiğ peçeteyi açarken heyecandan elinden düşürdü, tekrar aldığında ise;
İçinde, ' İsterseniz sözlünüzle yarım kalan aşkı size sağlayabilirim ' yazılıydı....
Altında ise telefon numarası,
(N.K. Şubat 2011)