Zorlu Dönemeçler-2-B5-1ABC

BEŞİNCİ BÖLÜM
1. NATO'YA TAYİN
Genellikle, Kurmay olan subayların iki arzusu, düşüncesi oluyordu, Birincisi general olmak, ikincisi ise dış görevlere tayin olmak. Alb. olmuştum ama general olmak için daha altı sene gibi bir süre vardı. Kd.li Alb.lığın sonunda muhtemelen bu imkana kavuşuyorduk. Benim, ise maksat ve düşüncem, öncelikle, dış göreve tayin olmaktı.
Halide ablanın övey kızı Bahçeli evlerde oturuyordu. Kocası Fikret bey JUSSMAT da tercümandı. Halide abla ve Nurettin enişte, Emellere geldiklerinde bize muhakkak uğrarlardı. Halide ablanın hikayesini birinci kitapta uzun, uzun anlatmıştım. Nurettin enişte de, kendisi de bizi sever, biz de onları severdik. Bize, bilhassa eşime her zaman destek olmuşlardı. Halide abla konuşkandı, herkesle çabuk ahbap olurdu. Enişte ise konuşma yönünden onun tam tersiydi. Bize geldikleri zamanlar, Halide ablanın konuşmalarını teyp e alırdım (Zaman içinde bantlar plastik olduğu için bozulmuştu ya!) Konu hariç tayinlere gelince, ?'imkanı yok seni göndermezler''derdi. Buna nereden hükmederdi, niye böyle söylerdi anlayamazdım. Çünkü subay arkadaşlardan hiç tanıdığı yoktu. Belki de damadı söylüyordu. Aslında , onun sözleri üzerinde fazla durmazdım.
1974 yılına gelindiğinde, dış görevlere gidecekler mevzuubahis olmaya başladı. Genellikle kurmay subaylar gönderiliyordu. Nadir de olsa diğer subaylardan seçilenler de vardı. Bizim şubeden benimle, Erkan Bnb.nın sözü ediliyordu.
Bir gün, evrak imzalatmak için Şahinkaya Paşanın odasına gittiğimde, baktım kıs, kıs gülüyordu. ??Hayrola paşam'' dediğimde, ??Haydi, haydi, hayırlı olsun, Gen.Kurmay'a senin ismini de bildirdik ?? dedi. ve ilave etti. ??Bu konuda Hava K,K.lığının görüşü önemli, Gen.Kur. Bşk.lığı fazla bir değişiklik yapmaz,''.. Sevinmiştim. İçimi bir sevinç dalgası kaplamıştı. Hemen eşime müjde vermek, sevincimi paylaşmak istiyordum. Bilhassa ekonomik yönden bize büyük bir avantaj sağlayacaktı. Ama yine de, Gen.Kur. dan onay çıkmadan tevatür etmek uygun olmayacaktı. Dolayısıyla, eşimden başka bir kimseye söylememeye karar vermiştim, Bekleyecektim.
Temmuzun ilk haftasında, Gen.Kur. Bşk.lığının onayladığı liste çıkmıştı. Liste çıkmasına çıkmıştı ama benim ismimin karşısında Moskova vardı. Sanki başımdan kaynar sular döküldü. Akabinde Şahinkaya Paşanın odasına koştum. ?'Paşam liste çıktı ama ismimin karşısında Moskova yazıyor, ben Rusça bilmem ki, İngilizce biliyorum''diye yakındım. Kendisi de hayret etti. ?'Ben telefon eder, düzelttiririm, sen hiç merak etme'' diyerek söz verdi. Bu sözden sonra biraz da olsa rahat etmiştim. Zaten aynı gün listede düzeltme yaptıklarına dair Şahinkaya Paşa'ya telefon gelmişti. Yeni tayin yerim, NATO, Güney Avrupa müttefik Kuvvetleri Napoli diye değiştirilmişti. Listeye göre Havacılar içinde, generalden sonra en kıdemli subay bendim.
Öğle yemeği için eve gittiğimde, eşime liste onaylandı müjdesini verdim. Çok sevinmekle beraber, ??çocuklarım! , iki sene onlarsız nasıl yaşayacağım?'' dedi. Ben se ?Gülcan gelemez ama Noyanı da alır, Gülşen gelebilir, onunla bu konuyu konuşuruz'deyince, biraz rahatladı.
İlk kullanacağımız eşyaları Napoli'ye' göndermek üzere bir organize yapmam gerekiyordu. Karargâhtan gidecek olan diğer arkadaşlarla buluştuk, Bu konuda, daha önce Napoli'ye gidip-gelen arkadaşlarla da konuşmak suretiyle, Ankara Maltepe semtinde bulunan bir nakliyat firmasına gittik ki Firmanın müdürü de emekli bir Albaydı. Bize gereken her türlü kolaylığı göstereceğini ifade edince onunla anlaştık.
Eve dönünce eşimle, eşyalar konusunu görüşmeye başladık. Westinghouse buz dolabı ile, elektrik süpürgesini ablama verecektik. Kayaşta oturan baldız Çiğdeme çamaşır makinesini, diğer ıvır zıvırı da temizliğe gelen kadına teslim edecektik.. Mühim olan halılardı. Onun gibi eşyaları da nakliye firmasıyla Napoli'ye gönderecektik. Eşya işini ayarladıktan sonra, Yasemini, İstanbul'a, kızı Gülşene gönderdim.
Bizim şubeden gidip, bu sene dönecek olan Gökçe Yzb.yı telefonla aradım. Kullanmakta olduğu mavi renkteki Wosvogen'e talip olduğumu söyledim. Arabayı biliyordum Çünkü Konferans için Napoli'ye gittiğimde, eksik olmasınlar, beni yalnız bırakmamışlar, evlerinde misafir etmişlerdi. Oraya gittiğimde ödemek kaydıyla 900 dolara anlaşmıştık. Ayrıca Sınıf arkadaşım Ahmet Çörekçi'.yi. de aramak suretiyle, çıkacağı eve talip olduğumu söylemiştim.


A. KIBRIS HAREKÂTI
Bu sıralarda, Kıbrıs tan kötü haberler gelmeye başlamıştı. Lojistik plan şube müdürlüğünü temsilen, Gen.Kur. yer altı karargahına gönderilmiştim.. Üst rütbeli subay ve generaller dahil herkes artık burada çalışmaya başlamıştık. Burası en üst seviye harekât merkeziydi. Eşimi de İstanbul'a gönderdiğim için devamlı burada kalıyordum. Şu sıralar en önemli görev İstihbarattı. Keşif uçakları Kıbrıs üzerinde uçmaya başlamışlardı. Artık görev yaptığımız yer, Kara, Deniz, Hava, harekât merkeziydi. En üst seviyede, her türlü asker'i harekât kararları burada alınıyor, ast birliklere buradan emirler gönderiliyordu. Buradan, politik ve askeri olayları takip etmek de mümkün oluyordu.
Atina daki cunta hükümetinin teşvikiyle, Baş Piskopus Makarios'a darbe yapılmış, Kıbrıs ta, Samptson iktidarı ele geçirmişti. Maksatları, 1960 Zürich andlaşmasını rafa kaldırmak, Türk tarafının hükümet etme ortaklığını tanımamak, etnik temizlik yapmak suretiyle de, Kıbrıs'ı Yunanistan'a ilhak etmekti. Bunun üzerine Türk Bakanlar kurulu olağanüstü toplantıya çağırılmıştı.
Türkiye, BM., İngiltere, NATO, ABD, de hareketlilik başlamıştı. Çözüm arayışlarına girişilmişti. Garantör devletlerden olan İngiltere çekimser kalınca, Başbakan Ecevit Londra'ya gitti ama aradığı desteği bulamadı.
19 temmuzda, Türk donanması, Gen Kur'un emriyle Mersinden Kıbrıs'a doğru harekete geçti. Bu arada Türk keşif uçakları da Kıbrıs üzerinde keşiflerine devam ediyorlardı. 20 Temmuzda Türk çıkarma gemileri, saat 0830 da Adada küçük bir koya çıkarma yapmaya başlamışlardı. Ayrıca Kayseriden kalkan İndirme tugayının ve Dıyarbakır dan kalkan jetlerin desteğiyle bazı mevziler ele geçirilmişti. 21 Temmuzda, BM (Birleşmiş Milletler) örgütü ateşkes istedi ama Türk Hükümeti bu isteğe bir sonraki gün uydu. TBMM toplanarak TSK. lerini başarısından dolayı tebrik etti.
Türk Çıkarma ve İndirme Tugayı ilerleme kaydedip, hükümet de ateşkese uyduktan sonra yine politik ve siyasi görüşmeler devreye girdi.
8 Ağustosta, Dışişleri Bakanlığından gönderilen , kırmızı, diplomatik pasaportlar elimize geçmişti. O sırada masama uğrayan Şahinkaya paşa'ya pasaportları göstererek ? ? ne zaman gitmemize müsaade edeceğini'' sordum. Bana ters, ters bakarak ?Eğer bu işler bitmeden gitmek istersen sana olumsuz sicil veririm, general olamazsın' diyerek çekip gitti. Herhalde uygunsuz bir zamanda konuşmuştum.. Bundan sonra sesimi çıkarmamaya karar verdim. Ama bir gün sonra Gen.Kur.dan ?Dış göreve tayin olanlar gönderilecek' şeklinde emir çıkınca, Bu defa Şahinkaya paşa bizzat gelerek, ?Şube müdürünüz Hikmet Alb.ya telefon ettim, senin yerine birini gönderecek, sen gidebilirsin'' diyerek gönlümü aldı. Gen.Kur. direktif yazısının ekinde nereden, ne zaman, ne ile gideceğimiz belirtilmişti .Diğer arkadaşlarla beraber, Yeşilköyden uçağa binecektik ama, hazırlık yapmamız için daha on günlük zaman bırakılmıştı.
B. YENİ. EVİMİZ
Ben de böylece İstanbul'a hareket ettim. Eşim zaten oradaydı. Gülşenlere vardıktan sonra, eşimle konuşurken, ?Kadıköyde bir ev alalım, tam zamanı' dedim. Yapı Kredi ve Ordu yardımlaşmadan kredi alacaktık. Kendisi de Gülşen de sevinmişler, memnun kalmışlardı. Hemen Halide ablalara gittik. Onlar da Selamiçeşme semtinde otuyorlardı. Onun kulağı delikti. Nitekim kendi evlerine yakın Feneryolu istasyonuna 150 m.de satılık bir evin olduğunu söyledi. Beraber oraya kadar gittik. İnşaatın Müteahhidi Mehmet beyle görüştük. Durumu anlattık, anlayış gösterdi. 125 bin liraya el sıkıştık. O sıralarda, Bağdat caddesinde bir ev satın almak istediğinizde, 300.000 lirayı gözden çıkarmak gerekiyordu. Yine o sıralarda, Kartaldaki evimize bir müşteri çıkmıştı, Ahmet Bey o civardaki fabrikalarda çalışan bir işçiydi, Evin değerini vermemiş, üstelik bir de taksit yapmamı istemişti. Ben de mecburen kabul etmiştim. (Aradan seneler geçecek, Kartal çimento fabrikası kalkacak, oradaki evlerin değeri astronomik rakamlara ulaşacaktı) Evi satın aldığım Müteahhit Mehmet beyin de bir teklifi vardı. Oğlu evlenecekti. Evi iki sene için kiraya vermemizi istiyordu. Biz İtalya dan dönünceye kadar, bizim evde oturacaklar, biz gelmeden bir ay önce çıkacaklardı.. Aylık kirayı da borçtan düşecekti. Bizim de işimize gelmişti. Tapuyu aldıktan sonra evi Mehmet beye emanet etmiştik.
Biz daha İstanbul dayken, 14 Ağustosta ikinci Kıbrıs harekâtı başlamıştı. İç gün süren bu harekâtla, kolaylıkla, istenilen hedeflere ulaşılmıştı. EOKA nın başlattığı terör olayları son bulmuş, Yunanistan'da Cunta Hükümeti devrilmiş, Karamanlis Hükümeti başa geçmişti. Türkiyenin bu harekâtı ile Yunanistan tekrar Demokrasiye geçmişti. Yunanistan, bu harekâta müdahale edemediğine göre, barış görüşmeleri, toplumlar arasında yapılacak müzakerelere kalmıştı.
C. İTALYA YOLCULUĞU
20 Ağustosta Yeşilköyden hareket edecektik. Bir gün önce Halide ablalar, Gülcan ve kız kardeşi Fundalarla vedalaştık. Bacanak Demiryolcu olduğundan rahatlıkla İtalyaya gelebileceklerdi. Sabahleyin de Suat hanım, Gülşen ve Noyanla vedalaştık. Damat yine denizde görevdeydi. Gülşen İtalya'ya geleceğini söylüyordu. Torun arkamızdan, her zaman olduğu gibi ağlamaya başladı. THY. Otobüsü ile Yeşilköy Dış hatlar terminaline ulaştık Ankaradan uçakla gelenler, İstanbul dan gelenlerle birlikte, Karacılar, Denizciler, Havacılar, eşleri, çocukları derken, bir uçağı dolduracak kalabalıkta idik.
Karacıların başında Kemal Alb., Denizcilerin başında İlhan Alb. Ben de Havacıların kıdemlisi oluyordum. Arkadaşlar ve eşleriyle şöylece ayaküstü tanıştıktan sonra, THY. Uçağına bindik. Hosteslere Kaptan pilotun kim olduğunu sordum. ?'Turan Tokel'' diye cevap verdiler. Turan Tokel benim devre arkadaşımdı. Beş arkadaş, avantajlı gördükleri için, daha yüzbaşı iken istifa etmişler, THY'na katılmışlardı. Pilot kabinine giderek, bir iki Dakka görüşüp merhabalaştıktan sonra gelip yerime oturdum. Bunu gören hostesler, Roma meydanına varancıya kadar, bize fazlasıyla izzet ve ikramda bulunmuşlardı. Arkadaşların çoğu gibi, eşleri de muhtemelen ilk defa uçağa biniyorlardı. Daha ziyade Kadınlar. Tedirgin görünüyorlardı. Hakları da yok değildi. Genellikle ilk defa uçağa binenler bu halet-i ruhuyeyi yaşardı. Zaman olarak, iki, iki buçuk saat içinde Roma meydanına ulaşmıştık.
Bizi, Dış hatlar Terminalinden, İç Hatlar Terminali'ne yönlendirdiler. Napoli'ye gitmek üzere, j-9 tipi bir jet yolcu uçağına bindirdiler. Uçak havalanır, havalanmaz, ekzosundan siyah dumanlar çıkarmaya başladı., Kadınlar, bu durumu görünce, korkudan, feryat-figan bağırarak eşime ??Bizi kurtar abla'' demeye başladılar. Eşim cesur ve vakur bir kadındı. ?Hanımlar, korkmayın, bir tehlike yok, yerinize oturun' diyerek onları teskine çalışıyordu. Zaten, Roma - Napoli arası 20 Dakka gibi kısa bir zaman sürmüştü. Capitocino Meydanına indiğimizde, herkes derin bir nefes almıştı.

09 Mart 2013 10-11 dakika 79 öyküsü var.
Yorumlar