Zorlu Dönemeçler-2-B7-4-5
4. BİR GÜNLÜK - ANKARA
Nadire ablam, kızı Semiha'da misafirdi. Genellikle nisan ayında Ankara'da da olsa, büyük kızı Makbule ile köye giderlerdi. Bu defa Makbulenin işi çıkmış köye gelemeyecekti. Nasıl olsa Ankara'ya gitmek istiyorduk. Hem eşimi hem de Gülşenleri sevindirmek düşüncesinde idim. Ablama, ?'Seni de köye bırakalım'' Dedim. Memnun oldu.
2004 yılı, nisanın ilk haftasında yola çıktık. Yolda bir dinlenme tesisinde yemek yedikten sonra yola devam ettik. Güdül sapağından önce güya benzin alacaktım. Ama benzinciye sapamadan yoluma devam etmiştim.. Bu durumda, her ihtimale karşı, benzini Güdül'den almaya karar verdim. Köy tarafına dönmeden Güdül'e doğru yola devam edince, Yasemin arkasına dönüp, ?'Nadire, kardeşin bizi kaçırıyor''dedi ve gülüştük. Benzin aldıktan sonra köye dönüp Nadireyi evine bıraktık. Ablam, ?'İçeri girin de biraz dinlenin' ?dedi ama, girmeden yolumuza devam ettik. Gülşenlerin de geleceğimizden haberleri vardı. Fakat , köyde biraz kalırız diye düşündüklerinden, erken gelmemize şaşırmışlardı.
Akşam yemeğine kadar, muhabbet devam etti. Akşam yemeğinden sonra, televizyon seyretmeye başlayınca, Yasemin ?' ben gidip yatayım'' dedi. Bana ??sen de fazla oturma, erken gel'' demeyi unutmadı. Misafir yatak odasında, o tek kişilik karyolada ben de çek-yat da yatıyordum. Onun yatağı hazırdı zaten, benimkini de Gülşen ile beraber hazırladık. Eşim yattı ben de TV. seyretmek için döndüm.
Sabah erken kalkmaya alışıktık. Kalktığımızda, Yasemin, ?'Ben eve dönmek istiyorum''dedi. Hayret ettim. ??Ne oldu, neden dönmek istiyorsun'' dediğimde, ?'Yatak taş gibi., belim, bırkım ağrıdı''diye şikayet etti. Halbuki her gelişimizde aynı yatakta yatıyordu. Ben de ??olur, dönelim!''dedim.
Gülşen ile damat uyandığında, ?'Anneniz İstanbul'a dönmek istiyor''deyince , şaşırıp kaldılar. Gülşen kıyamet kopardı. ??Madem bir gece kalacaktınız, niye geldiniz, ateş almaya mı geldiniz''diye söylendi durdu.. Yasemin bi kere karar vermişti, ikna etmek, döndürmek zordu. Nitekim kahvaltıdan sonra yola çıktık.
5. ?ŞARKÖY (SON SEYAHAT)
Aynı sene, yani 5 Temmuz 2004 tarihinde, Şarköy'e gittik. Yasemin, daha yoldayken çok uzak diye şikayet etmeye başladı. Virajlı, Şarköy kavşağına sapınca, ??bu kızın ne işi var buralarda, o, kalabalığı sever, böyle ıssız yerlerde ne işi var? Diye söylendi durdu. Ben de devamlı ??Buraya ilk defa gelmiyoruz ki, oturdukları Site kalabalık, üstelik çok güzel, bahçeleri çiçekli, denize yakın, hayatlarından memnunlar, Nilsu da var yanlarında'' dedimse de dinleyen kim!?
Ancak siteye gelince, memnun oldu. sanki ilk defa görüyormuş gibi beğendi. Hele Nilsu'yu görünce, ?'torunum'' diye bi sarıldı ki!. Yine Nilsu, bizim sevdiğimiz, neşe kaynağımız oldu. Geceleri yatarken, yastığını kaptığı gibi bizim yattığımız odaya gelir, ?'ben sizinle yatmak istiyorum''diyerek ninesinin yatağına girerdi.. Babaanne zor ikna ediyordu ?'nineni rahatsız edersin kızım' ? diyerek.
Gündüzleri, bilhassa öğleden sonra, bisikletine binerek, ??Kim beni, denize götürecek, arkadaşlarımla oynamaya, bisikletle yarışmaya gitmek istiyorum'' diyordu. Tabii, genellikle ben götürüyordum. Bazen bakkala, gazete almaya gittiğimde, benim peşime takılır, çikolata, çiklet aldırırdı. Bazen de dedesi götürüp, denize sokuyordu. Alışana kadar kıyameti koparıyor, göz yaşı döküyordu. Eve geldiklerinde, Babaannesi, yine feryat-figan onu banyoya sokuyordu.
Aradan beş gün geçmişti ki Yasemin eve dönme isteğini açığa vurdu. Ne desek, ne etsek nafileydi. Eve dönecektik. Bir gün önceden bavul hazırlanmıştı. Sabah kahvaltısından sonra, arabayı park yerinden getirmeye gittim. Döndüğümde, çantasını çıkarmış, Nilsu'ya para veriyordu. Gülşen ile Damat bizi yolcu ettiler. Ay çiçeği tarlasından geçerken, aklıma geldi, arabayı durdurup, ayçiçekleri arasında Yaseminin fotoğrafını çekmiştim.
Yolda, bildiğimiz sergiden, Karpuz, kavun aldık. Tekirdağ'ı geçtikten sonra, Yasemin, dalmışken gözlerini açtı ve bana dönerek ?'Nilsu benim paramı çaldı' 'demez mi? ?'Sen çantandan para çıkararak verdin, ben gözümle gördüm''dememe rağmen, paranın çalındığında ısrar ediyordu. Bir türlü ikna edemedim.
Eve geldik, arabayı park ettikten sonra, bavulları ve diğerlerini yukarıya çıkardım. Öğle yemeğinde yiyelim diye, Gülşen börek koymuştu. Sofrayı hazırlayıp, börekleri ısıtırken, bir baktım balkona çıkmış, ?'Nilsu, Nilsu ' diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Hemen yanına koştum ve ??Nilsu Şarköy'de, babaannesinin yanında, burada değil ki, niye burada arıyorsun''? Dedimse de ikna etmem çok zor oldu. Güya küçük bir çocuk görmüş, Nilsu'ya benzetmişti.
Düşündükçe, hareketlerinde bir anormallik hissetmeye başladım. Kendi, kendime karar verdim, hastaneye götürüp, bir doktora gösterecektim.