Zorlu Dönemeçler-2-B8-28Maıys2005-20Hz

28-Mayıs-2005
Saat 2130 da silah zoruyla yattık. Ben yatakta, günlük yazıyorum. Vakit kalırsa da okuyorum. Genellikle, 2300 de yatıyorum.
Gece, ??Yusuf beni tuvalete götür'' diye uyandırdı. Kalkıp götürdüm. Yattık. 20 dakika sonra tekrar uyandırdı. Bu defa ??Oda kapısını aç, bir adım at, solda tuvalet kapısı var , onu da açarsan tuvalete varmış olursun'' diye tarif ettim. Dediğimi yapmadı. Benim götürmemde ısrar ediyor. ??Peki'' dedim ama biraz geciktim. Küfürler başladı. ?'Allah belanı versin! İşe yaramaz koca. Senin peşine takılıp geldim. Bir başka eve gidiyoruz, bir buraya geliyoruz. Doksan tane insan var. Burada onların oturduğu yerde oturmam ben. Yattığı yerde yatmam, bir kulübem olsa da yalnız yaşasam..''diyor.
Üzerine gidersem, büsbütün hırçınlaşacağını biliyorum. Onun için susuyorum.
Gece ?'terledim'' diye uyandı. Henüz hava sıcak ama battaniye örtüyor. Çamaşırlarını değiştirdim. Bu arada, vücudünü kolanyalı pamukla da sildim.
Sabahleyin yatağı düzeltirken, çarşafları da değiştirdim, her ihtimale karşı, ince battaniye çıkardım. Sonra da makinede çamaşır yıkadım.
Bir ara Gülcan'a telefon edecekti ama ismini çıkaramadı. ?Hani şu görümcesi var ya!' diyor.
Gündüz, TV. açma adetimiz yok. Zaten pek sevmiyor. Geçmiş yıllar, hem haberleri dinler, hem de film seyrederdi. 2130 da yatacağım diyerek kalktı. Tuvalete girip çıktı. ??Senin yanındaki o yaşlı adam kimdi''? demez mi? ?'Öyle bir kimse yok'' diyorum. ? ?Sana mı inanayım, kendi gözlerime mi? Beni deli mi etmek istiyorsun!. Allahtan sağlam bir insanım da senin yalanlarına dayanabiliyorum'' diyor. Susuyorum.
30-Mayıs-2005
Kahvaltıdan sonra yine halsiz. Koltukta uyuyor. Bir ara uyandı. ?Menekşe'ye Allahaısmarladık demedik' diye tutturdu. Cuma günü, İzmit'e saç boyatmaya gitmiştik. Menekşenin kocası kuaför Tuncaydı. Ama bir türlü, Menekşenin Tuncay'la evli olduğuna inanamıyordu. ??Onun gözü yükseklerdeydi. Belki ikinci evliliğini Tuncay'la yapmıştır'' diyordu. Halbuki Tuncay çok efendi bir insandı, hepimizin sevgisini kazanmıştı. Çıkarıp evlilik resimlerini, Bizimle muhtelif yerlerde çektirdiğimiz fotoğrafları gösterdim. Hatta kızları Elifle çektirdiğimiz resimleri de gösterdim. Tam değilse bile biraz ikna oldu. Nihayet, İzmit'e, Menekşe'ye telefon ettik. Menekşe'nin verdiği habere göre, Elifler Antalya gezisinden dönmüşler, evlerinin badanası devam ,ediyormuş.. Torun Noyan, karısından boşanmıştı. Fakat anneannesine söyleyememiştik, üzülmesin diye. Aslında benim de teferruattan haberim yoktu. Bir ara Gülşen telefonda haber vermişti. Arada Nilsu da vardı ama, ne olup, bittiğini ben de pek bilemiyordum.
Ö .sonra, ??Menekşe'ye tekrar telefon edelim, Elifler gelmiş, gözünüz aydın diyelim'' diyor. Sabahtan söylediğimizi belirtiyorum. İkna oluyor. Bi ara, ?'Evimizi bırakıp, buraya niye geldik. Ya orada bir şeyler unuttuysak'' diyor.
Yine Çingeneler, Pazar dağıldıktan sonra, ortalıkta görünmeye başladılar. Halbuki Belediye yasaklamıştı. Çoluk, çocuk, her tarafta yaylım, yaylım. ?'Ya bize bir şeyler yaparlarsa'' diye korkuyor. Ne kadar ?'bize bir şey yapmazlar'' dedimse de pek ikna olmuyor.
01-Hz-2005 Cuma
Tam öğle yemeği yiyecektik ki, pencereden bakınca, Gülcan, görümcesi Selma ve komşuları Nur hanım, bize doğru gelirlerken gördüm. Yasemin pek sevindi. Halbuki hep öğleden sonra gelirlerdi. Meğer, Mahmut babadan, çocuklara iş bulunsun dileğinde bulunmak için erken gelmişler. ?'Beraber yemek yiyelim'' diye ısrar, üstüne, ısrar. Halbuki onlar kahvaltıyı saat 10.00-1100 arası yapıyorlar. Dolayısıyla, İkindi kahvaltısını Biraz erken yaparız düşüncesiyle biz de yemek yemekten sarfınazar ettik.
Allaha şükür, genellikle, sütlaç, muhallebi evde eksik olmazdı. Eh kek, kurabiye de vardı. İşimiz bi çay yapmaya kalıyordu. Saat 1400 da kahvaltı yaptık. 1430 gitmeye kalktılar. Her zamandaki gibi, çocukları biz götürelim diye ısrar etti. Gülcan ?'Pazardan alışveriş yapacağız, anne ?' deyince ısrardan vazgeçti. Ama ?Eve gider, gitmez telefon etmeyi unutmayın'' diye tembih etti. Netice de sevdiği insanlarla bir arada bulunmaktan hoşlanıyordu.
10-Hz-2005
Öğle yemeğinden sonra cam önünde oturuyoruz. Bilhassa Gülcan'ı konuşuyor. ?'Bir de yakında oturan var. Nerede O'' Diyor. Sanki üçüncü bir çocuğu varmış onu arıyormuş gibi!, Zaten, bazen de ?'üç çocuğum var'' diyor.
Evi de çocukları da ayrı, ayrı izah ediyorum. Çocukları hatırlıyor, küçüklüklerini. Ama evin satın alma durumunu tamamen unutmuş görünüyor. ?'Sen bana doğruyu söylemiyorsun, zaten kafamı karıştıran sensin'' diyor. Ona göre en kötü benim. Bazen ağlıyor, ''ölmek istiyorum'' diyor. Sanki hayata küskün. Ben ise, çok, çok üzülüyorum.


18-Hz-2005
Öğleden sonra, Gülcan'ı aradı. Cevap veren çıkmadı. Engin evde olsa bile telefona çıkmak istemediğini biliyorduk. Yasemin'de endişe başladı. Neyse ki yarım saat sonra Gülcan aradı. Sesini tanımadı. ??Sesin bi acayip geliyor kızım'' diyor. Ben de duyuyorum. Gülcan, ''Anne cep telefonundan arıyorum, ses farklı çıkıyor, çarşıdayız'' diyor. Ve telefon kapandı. Endişesi arttı. Bu defa bana yüklenmeye başladı.''Sen adam değilsin ki, arabayla oraya gidip kızı alalım. Evine götürelim!'.'
Israrından, Gülcan'ı tekrar aradım. Telefonu eline verdim, konuştular, Gülcan, ?'Ben eve gidince seni ararım anne ?? diyor. Biraz sakinler gibi oldu ama, Gülcan eve gidip arayıncaya kadar huzursuzluğu devam etti.
20-Hz-2005
Yasemin'den öğrendiğim gibi kayısı reçeli yaptım. Güzel de oldu. Öğle yemeğinden sonra, peşimi bırakmıyor. Halbuki koltuğa uturup biraz kestirirdi. Nihayet baklayı ağzından çıkardı. ?'Gülcan hasta, geçmiş olsun demeye gidelim'' dedi. Hasta olmadığını, daha yeni görüştüğümüzü söyledim. Bana çok kızdı. ?'Götürmezsen, kendimi pencereden atarım, Yusuf beni camdan attı diye ünyanın en iyi insanıymış,! neler, neler....
Güya hasta ziyaretine gidiyoruz. Migros'tan bir şişe kolonya aldık. Dörtyol'a gelmeden ?'kime gidiyoruz?'diye sordu. ?'Sen telefon ettin, Gülcanlara gidiyoruz'' dediğimde, ??Benim telefon ettiğimden haberim yok, niye gidiyoruz'' demez mi!? İkimizin de sinirleri bozuk olarak Gülcanlara vardık. Sık, sık geliyoruz, onları da meşgul ediyoruz diye üzülüyorum. Her neyse Gülcan da annesinin durumunu bildiği için anlayış gösteriyor. Oturduktan sonra, ?'Kızımı gördüğüm için sevindim, aslında, biz hastaneye gidiyorduk, Yusuf'un bir akrabası hastaymış da !'' diyor.
Gülcan da ?'Anne telefon ettin konuştuk'' diyor ama, inkâr ediyor, ?'Telefon etmedim, hepiniz yalan söylüyorsunuz, veya ben gerçekten delirdim, belki de Yusuf beni başından atmak istiyor, siz de yardım ediyorsunuz!'' diyor.....
Ayağa kalkıp ayrılmadan, Gülcan!a annesini tuvalete götürmesini söylüyorum. Tuvalete gitmek istemiyor. Evden ayrıldıktan sonra da, tuvalet ihtiyacı olduğundan söz ediyor. Ev biraz daha uzak. Bu sebeple, '' Carrefour'a gidelim, hem tuvalete girersin, hem de bişeyler alırız,'' diyorum, razı oluyor.
Arabayı park yerine koyduktan sonra, önce tuvalete götürüyorum. Orada görevli bir kadına yardım etmesi için rica ediyorum. Bir müddet sonra kadın gelip, telaşla, ?'eşiniz düştü' 'diyor. Zaten ben de bi sesler duyup merak ettiğimi hatırlıyorum. Başka bir hanım, eşimi, bayanlar tuvaletinden getiriyor, ama bacağı biraz aksıyor. Meğer Tuvaletin iki kapısı da, açmak için ittiğinde, üstüne düşmüş. Kapı arızalı olduğu halde, kimse farkına varmamış, kabak bizimkinin başına patlamış. Alışverişi ve tuvalet işini unuttuk ve hemen eve döndük. Lasonil sürmek suretiyle bacaktaki morluğu tedavi etmek istedim. Allahtan bir iki gün aksayarak yürüdü ve sonra iyileşti. (Sonradan düşündüm de , o telaş içinde, Carrefour yöneticilerini haberdar etmek, ikaz etmek hiç aklıma Neticede, ?'telefon et, gidelim'' demek mecburiyetinde kaldım. bir de mektup bırakırım'' dedi. Yoksa Gülcan'a kızıyor muymuşum ? O sessiz, DSaat 1300de telefonu çevirip eline verdim. ?'Hemen geleceğiz'' dedi ve hazırlanmaya başladı. Gar dolaptan giysi seçmesi yarım saat sürdü. Topluyken alınan giysiler bir türlü olmuyordu. 33 kiloya düşmüştü. Artık bundan sonra giyinirken ben yardım edecektim.
gelmemişti)

06 Nisan 2013 7-8 dakika 79 öyküsü var.
Yorumlar