Zorlu Dönemeçler-2-B8-5-8-2008-15-8-2008
05-08-2008
Üç, dört gündür hava sıcaklığı 29 derece, Biraz da rüzgarlı, dolayısıyla fazla bunalmıyoruz. Ama oturmaktan Yasemin bunalıyor. Eskisi kadar İzmit'e gidelim diye tekrarlamıyor ama, ?'Çarşıya gidelim, bir şeyler alalım'' diyor. Bazen de ayaklanıyor, salona kadar gidip, geliyor. Düşecek diye ödüm kopuyor. Genellikle yanında yürüyorum
Bu gün ilk defa, kahvaltıdan sonra oturttuğum koltukta, altına kaçırmış. Halbuki otururken hiç böyle bir şey yapmaz, tuvalete gitmek isterdi. Neyse ki hasta bezi olduğundan, koltuk kılıfı ıslanmamıştı. Yine kolonyalı pamukla silmek ve çamaşır değiştirmek mecburiyetinde kalmıştım.
Saat 1500 de Semiha geldi. Bir haftadır, çınarcıkta, amca kızlarının yazlıklarındaydılar. Biz kahvaltı yapmıştık, bir şey yemedi ama, sütlaca da itiraz etmedi.
Yasemin bir haftadır göğsünden şikayet ediyor, Kalbinden ziyade göğüs kemiklerini tutuyordu. biraz da öksürüyordu. Yine beni endişelendirmişti. Bir kaç defa da nane limon kaynatıp içirmiştim. Öğleden sonra dikkat ettim, ne göğüs kemiklerini tuttu, ne de öksürdü. Muhtemelen, Üşütmeden ileri gelmişti. Yemekten sonra yatırdım. Uyudu, ne öksürme var ne de şikayet.
06-08-2008
Bu gün temizlik için Selma gelecek. Uzaktan geldiği için yardımcı olmak istiyorum. Bizim yatak, misafir yatak odası ile oturma odasının, antrenin tozunu alıyorum. Bu gibi işlere Selma gelmeden önce başlıyorum. Ama bu gün karyolanın altını sildireceğim için onu beklemek durumundayım.
Bu defa ortanca oğluyla geldi. Adı ümit orta okula gidiyor. Aklı başında bir çocuk. Kitaplar verdim bir yandan okuyor, bir yandan da ninesiyle ilgileniyor.
Neyse ki karyolanın altı pamukcuk olmuyor. Baza var ya! Aşağı yukarı her tarafı kapalı. Yasemine banyo yaptıracağız. Kolunun çatlağı sebebiyle, 25 hazirandan bu yana banyo yaptıramamıştık. Her şeyi hazırlayıp öyle banyoya giriyoruz. Selmaya da bana da küfürler yağdırıyor, Bazen hırsından çimdik atıyor. Zorlu bir savaş verdikten sonra, banyo işi tamamlanıyor. Banyodan çıkıp kıyafetlerini giydirip saçını kuruttuktan sonra da Allah razı olsun deyip, bize teşekkür ediyor. Salonun temizliği bitmiş olduğundan Cam önüne oturtuyoruz, ya uyuyor ya da etrafımızda dolaşıp duruyor. Ben banyo yaparken, bazen geliyor, banyonun kapısını açıyor, beni banyo yaparken görünce banyo kapısını kapatıyor, bazen de yarı açık bırakıp gidiyor.
Öğle yemeğine oturduk. Ümit maalesef yemek seçiyor. Diğer iki oğlu da öyle imiş. Kadıncağızın çekeceği var. Hele evlendiği zaman karısı ne yapacak!?
Temizlik işi genellikle saat 1500 civarında bitiyor. Çocuklarıyla ilgilensin diye erken gitmesini istiyorum.
08-08-2008
Bu gün zorlu geçeceğe benziyor. Uyumak istemiyor, Nereye gitsem, oturttuğum yerden kalkıp peşimden geliyor. ?'Gelme, otur' diyorum. ?'Seni özledim'' diye cevap veriyor. Alzheimer ilaçlarını aldığı zamanki durumu nerde! Şimdiki durumu nerde! Gülşen ile Bülent'e bilhassa Dr. Barboras'a içimden hep teşekkür ediyorum. Her ne kadar unutkanlık gibi bazı hususları devam ediyorsa da munis, ve sakin davranışlarda bulunuyor. Agresif hareketleri sona ermiş durumda.
Bir ara, Yarımca'da oturan, dayısının kızı Gülsen'e telefon ettim. Gülbin kâlbinden ameliyat olacakmış. Bodrum'da, yazlığında Kâlp krizi geçirmiş. Üzülmekle beraber, telefonu kapattım. Sonra Gülbin'i telefonla aramak istedim, Bodrumun telefonunu bilmediğimi anlayınca tekrar Gülseni aradım. Kocası Cengiz çıktı. Meğer Borumda değilmiş, burada Kadıköy deymiş.
Evi, 59 lular sitesindeydi. Telefon ettim. Sesimi tanıdı, biraz kırgın gibiydi. Bir bakıma haklıydı da. Siyami Ersek hastanesinde ameliyat olacakmış. Ama kan bulmakta zorlanıyormuş, Kardeşi Gülden Ankaradan, kızı Elif Dubai den gelecekmiş. Ayrıca korodan bir arkadaşı da kan için söz vermiş. Yalnız bir insanın, kendi başına bu kadar iş için uğraş vermesi, onun ne kadar becerikli olduğunu gösteriyordu.
?'Öğleden sonra, dışarı çıkacağım, halamı görmek için size de uğrayacağım'' dedi. Yasemine durumu izah ettim ama hiç sesini çıkarmadı.
Gülbin geldiği zaman halası cam önündeydi. Bana ?' kim bu hanım''diye sordu. ?'Hasan dayının ortanca kızı Gülbin'' dedim. Bazen kızlarını bile tanımıyordu. Senelerden sonra, yeğenini tanımaması normaldi. Ama Gülbin, halasının durumuna bi hayli üzülmüştü. Ben de ?'Sakın üzülme! Nede olsa kalp krizi geçirmişsin, üzüntü ve stres sana iyi gelmez' diyerek Gülbin',i güya teselli ettim.. Bir şeyler ikram etmek istedim ama sütlaç bile yemedi. Bir saat kadar oturduktan sonra gitti.
Akşam yemeğinden sonra TV.de Mevlüt vardı. Dinlemek isterken. Yasemin devamlı konuşuyordu. Ölmüşlerimize Yasin okurken de öyle. Bana rahat vermedi. Uyumaya niyeti yok. Ancak, 2300 e doğru yatmaya ikna edebildim.
10-07-2008 perşembe.
Dr. Faruk bey ile randevumuz var. Yasemini zorlukla kaldırdım. Hastaneye vardığımızda saat 0930 a geliyordu. Bilgisayar sistemi çalışmıyor. Bu sebeple biraz beklemek mecburiyetinde kaldık. Sol bileğinden de şüphelenmiştim. Hem sağ omuzu hem de bileği için röntgen isteği yaptı. Neyse ki röntgen çekimini yine Salih yaptı. Gide, gele tanışır olmuştuk. Hatta şiir kitabımı vereceğime söz vermiştim. Onu da verdim. Çekim işleri uzun sürmedi.
Dr. Faruk Kaya röntgeni tetkik ederken ?'Kaç gün oldu'' diye sordu. ?'Bir aydan fazla'' dedim. ?'O takdirde, kolunu bandajlamayacağız. Kola bir askılık gerekecek. Şu broşürde işaret ettiğim gibi Medikal mağazalarından bir askı alıp kolunu askıya alacaksın. Sol bileğinde ise mühim bi şey yok. Aynı şekilde tedaviye devam et, 15 gün sonra, durumunu görmek istiyorum'' dedi.
Allaha şükür uzun sürmüştü ama bu durumu da atlatmıştık. Doktorun istediği gibi askılığı yolumuzun üzerindeki bir Medikal mağazasından alarak eve geldik.
Öğle yemeğinden sonra, sol kolunun sıyrığını ilaçlayıp sardım. Sağ koluna askılığı takmak istedim. İtiraz etti, taktırmadı. Ben de başka bir güne erteledim. (artık hiç takılmadı). Ama yasemin ?' kalk beni evime götür' demekten hiç geri kalmadı .
12-08-2008 SALI
Hâlâ Fatma hanım memleketinden dönmedi, Yasemin kahvaltıdan sonra cam önünde uykuya daldı. Ben de fırsattan istifade Pazara gittim. Öyle süratli hareket ediyorum ki ter içinde kaldım. Eve döndüğüm de Yasemin yatak odasında çamaşırları karıştırıyordu. Allahtan ki düşmemişti.
Öğle yemeğinden sonra, dayısının küçük kızı, Güldeni cep telefonundan aradım, Ablası Gülbin henüz ameliyattan çıkmamış. ?'Daha sonra ararım''diyerek kapadım.
Saat 1330 a doğru Semiha geldi. Yeğenim Hasanın eşi Sevgi de uğrayacakmış. Gülcan, Büyük torun Enginin de uğrayacağını bildirmişti. Misafirler gelince Yasemin sorunlarını unuttu.
Bir ara tekrar Güldeni aradım. Aynı telefondan bu defa Gülbinin kızı Elif çıktı. Annesinin ameliyatı bitmiş. Ancak, kan birikimi olmuş, o iş tamamlandıktan sonra yoğun bakıma alacaklar'' dedi. Meğer teyzesi cep telefonunu yeğenine bırakıp, nöbeti Elif'e devretmiş. Gülbin ameliyatı atlattığı için sevindim.
Ev kalabalık olduğu için, Yasemin gündüz uyuyamadı ama gece yatar, yatmaz uyudu.
14-08-2008 Perşembe Bu gün, Dr. Faruk kaya ile randevumuz var. Kontrola gelin demişti. Yasemini zorlukla kaldırdım. Kahvaltı yaptırmadan çıktık. Çünkü dahiliye ye de uğramak istiyorum. Muhtemelen aç karna, kan tahlili istenecek,
Önce Dahiliye için kayıt yatırmamız lazım. Hastalar sıralara oturmuşlar bekliyorlar. Çok da kalabalık. Saat 0830 da kayıt işlemleri başladı. Kayıt numara sırasına göre. Burada beklemek neyse de bir de birinci katta, doktorun odası önünde beklemek var. Neyse ki saat 09.00 da içeri girdik. Genç bir doktor. ?'Bilhassa yemeklerden sonra kaburga kemiklerinin altında sızısı olduğundan şikayet ediyor''dedim. Yasemin. maalesef doktor'a doğru dürüst muayene ettirmedi. Doktor da, kan ve idrar tahlili ile, Ültrason istedi. Neyse ki kan ve idrar tahlil yerini biliyordum. Asansörle oraya çıkardım. Geniş salonun şekli değişmişti, daha modern duruma getirilmişti. Fakat öyle kalabalıktı ki. Sıranın gelmesi için saatlerce beklemek gerekiyordu. Eşimle beraber gidip kan alan hemşirelere rica ettim. neyse ki hâlâ anlayışlı insanlar varmış. Sağ olsunlar, hemen kan alma işlemini yapıverdiler. İdrar tahlili işlemi maalesef imkansızdı. Bu nedenle Ültrason kayıt yerini sordum, Meğer randevu almak suretiyle ültrason çekiliyormuş. Kayıt yaptıranlar, Yasemini görünce hemen bize sıralarını verdiler. Kayıt yapan görevli de ? telefon ederek,. İlgililerle konuştu. Ve ?' yukarı kata çıkın, size yardımcı olacaklar'' dedi. yukarı kata çıkmak için yine asansörü kullandık.. Son hastanın işi bitince de bizi içeri aldılar içeri girdik girmesine de Ültrason çekerken, yatırılması, vücuduna ilaç sürülmesi , Ültrason çekme işi derken , küfürler arasında, üç hemşire yardım ettiği halde, çok zorlandık.
Yasemini, röntgen odalarının önünde birilerine emanet ederek. Dr. Faruk bey'e koşturdum. Röntgen havalesini gönderttikten sonra döndüm. Röntgen çekildikten sonra, filmi beklerken, dahiliyeciye koştum ama, kan tahlili neticesi henüz gelmemişti. Röntgen filmini aldıktan sonra da Faruk bey'e koştum fakat, yerinde yoktu. Öğle yemeği için çıkmıştı. İki işi birden yapmaya kalkınca işler böyle sarpa sarıyordu.
Sabah kahvaltı ettirmemiştim. Yanımıza yiyecek bir şeyler ve su almıştık ama, koşuşturmaktan fırsat bulamamıştık. Ayrıca tuvalet ihtiyacı doğmuştu. Eve gitmek mecburiyetinde idik. üstelik bir de yorgunluk vardı. Niyetim değişmişti. Hastaneye Öğleden sonra değil, bir gün sonra gidecektim.
15-08-2008 Cuma
İlk önce dahiliye'ye gittik. Kan tahlil neticeleri ile ültrason neticeleri gelmiş. Doktor önemli bir şey bulamadı. Hatta ilaç bile yazmadı. Gerçekten, bu gün fazla şikayeti yok. Ama öyle inanıyorum ki sıkıntısı yine kendinden kaynaklanıyor. Çünkü, tuvalete gidelim diyor, oraya varınca, türlü sebeplerden tuvalete oturmuyor. Bir kaç defa tekrarlamak durumunda kalıyoruz. Bu da gazın bağırsaklarda birikmesine sebep oluyor. Ve bana göre, sıkıntısı da gazdan kaynaklanıyor.