118 No'lu Mavi Otobüs
sonbahar serinliğinde oturuyoruz
Köksal Pastanesinde ışıklar yanıyor
iki dondurma iki kahve ve biz
sinsi sinsi
hesaplarımızla
bu kez telefonunu kapattın
sadece ben varım
keriz yerine koyduğun
akşam ışıklarla
çörek börek ve pasta kokularıyla
kafamda bir soru
neden birdenbire tarafınca önemsendim
acaba
Malborondan bir tane çektin
badem dudaklarının arasında
olmayı isterdim ama
bense hep
Samsun ya da Maltepe' ydim
sonbahar serinliğinde ıhlamurların masumiyeti yok
Çınarların ve ıhlamurların yaprakları soldu oysa konuşacak bir şeyimizde yoktu ama; o dondurmayla doldurduğun gümüş kaşıkla yaklaşmasaydın...
kahve fincanı parmaklarımın arasında salak bir aşık gibi
sana bakarken
tanrım kimse aldatılmasın diyorum
içimden kopup gelen acınası bir uluma
üşüyen omuzlarına düşüyor ama sen anlamıyorsun
kalkıp ceketimi çıkarıp arkana dolaşıp
dünya turu atmama ramak kala
omuzlarına bırakıyorum ellerimi tutuyorsun
çok mu değerliler senin için
benden kopardığın her parça
Ankara koca bir kent değil
118 nolu mavi otobüs günde yüz tur atıyor
haberin yok tabi...
ikinci Malboro dudaklarının arasında
almasaydın iyiydi de
bir zamanlar
o dudakların dudaklarımın kıyısında
vişne reçeli gibi süzülürlerdi
hatırlarsın hatırlarsın ama
şimdi
aynı kaşıkla besliyoruz birbirimizi
dillerimiz ve tükürüklerimizin lezzeti
çok hoş değil mi
sonunda
sokuluyorsun bir kedi gibi
azgınca bir ısırık atıyorsun
mor mor
boynumun kenarına
sonra da
kahve telvelerimiz kısır bir döngünün içinde kararsız kararsız dururlarken
affet beni diyorsun
o ara bir gürültü kopuyor
o ara Aras Nehri uyanıyor
118 nolu mavi otobüsün ön sol tekeri arkadanda sağ tekeri patlıyor
duraklara dalıyor
panolara çarpıyor
benim penisim üşüyor
senin vajinan azıyor
hepsi o kadar
üçüncü Malboronda oteldeyiz
zipponun benzini tükendi
gün aydınlanıyor ne mutlu
ne mutlu bize
başın göğsümde
saçlarında bir vişne kokusu
Kardeşim bi noktalama işareti mi kullansaydın acaba?
İçerik ve işleyiş çok iyi şair çokça tebriklerimle