2010
I.
Olmayacaklardı
Olmamalılardı
Olamazlardı
Oldu
Yıkıldı gönül kale'm
Hasretim kavuştuğu toprağı kurumuş
Gülünü savrulmuş buldu
Hiddetimi tutsak etmiştim nicedir
Tek bir gün doğumunu özlerdim
Her güne bir güneş kurban ettim
Kapattım gözlerimi zindana
Umut işte
Onla bakacağım o tek damla ışık uğruna
Sabır ektim sabır biçtim
Kopmasın diye ruhumdan o'na dair bir parça
Bendimi kestim
Susadım
Gözyaşlarımı içtim
Nefessiz kaldım, ciğerlerimi söktüm yerinden
Sessiz yakarışlarım duyulmuyordu
Dilimi yuttum
Minnetimi koydum bir yelkenliye, gönderdim açık denizlere
Yol kenarlarına prangalardım kendimi
Yolcular
Hüznün nezaretinde ulaşsınlar diye sevdiklerine
Pinokyoyum ben
Onca yalanın ortasında
Aşk bir kere doğarsa ölmez derdim, burnum uzardı
Umut katil olunca
Hayal imkânsız olabilirmiş
Diri diri gömmek lazımmış bazen
Pinokyoydum ben
Verdim iplerimi tekrar ömür cellatlarının eline
Yazın dedim istediğiniz gibi yazın
İsterseniz yakabilirsinizde
Attım çukura yüreğimi
Bir avuçta toprak atım onca olup, onlara göre bitene
-------------------------
Pinokyo
Bu bekleyiş ise
noktadan
sonraki uyanış için
07.07.1984
2010
------------------------
II.
Önce kızgın ateş
Sonra su
Sonrada çekiç darbeleriyle
Şekillenmesi gerekmiyor muydu hayatın
Bu sene hiç yağmur yağmadı bu adaya
Darıldım, dargınım ben hayata
Küsmemek için, zamana
--2011--
kıyamet öncesi sessizlik
Gülün savrulmuş olsada yalanlar yelkenlileri sallasa da ne onlar batar ne kalesi yıkılır dev adamın akşam güneşinde batarken ümitler bir gecelik kıyamete düşer kaleler savrulur birtanesi ikizlerin sabah diğeri yetişene kadar.
Sarı gülün nöbette savrulsa da solmaz bir inatla sen gelince birlikte üflemek için bekler... Közlenmiş gönlünün hasret tüten damarlarına.