AA Pür Âteş
Bil ki
Kaf dağının ardında saklı olsan da bulurlar
Her dem yeşil sarkık dalların
Tüylerin yıldız
Yıldız
Pırnalım seni de yakarlar gün gelir
Azat ederler törenle bir ateşte
Dolanır başının üstünde havaî hale
Ciğerine sokarlar damgalı hançer
Narin etlerin lime lime dökülür
Sızıyla akarsuların pür gözyaşı
AA ağladığını kimse görmesin
Gerçek yolculuk budur kendi dünyanda
İsyan etme evirile çevrile usulca yan
Yananlar yananların halinden anlar bir nebze
Yanmam deme dedikçe daha çok boğarlar seni
Halaskar buz nefeste
Pür âteş
yürekten tebrıkler nıl hanım....olagan ustu...
AA. şifresi şairin kendinde olan şiir. Gerçi ben şiirde söylenmesinden korku duyanların şiire kısaltmadan yaralanmalarısını sevmiyorum ya imge kullanılabilir belki.. Nedense bir sır bir ajan intibahı uyanır belleğimde. şiir cesurların işidir diye baktığım içindir bu hoşlanmama nedenim.Ama bu şiirin güzelliği bu duygumu geride bıraktı. Anka şiirde o kadar çok işlenen bir imge oldu ki artık servet-i Fünün dönemi der gibi şiirin bir Ankalar Dönemi başladı desek yalan olmaz sanırım. Şiirin coğrafyası ve terimleri o kadar da daraldı ki sadece dünden bu yana kullanılmayan şiir sayısı o kadar azdı ki. işin kötüsü Anka o kadar basit kullanılıyor ki o mitolojik kuş bin yılda bir kendi küllerinden kendini yeniden yaratmaktan vazgeçerse şaşmamak gerek. Bu şiirde Anka kavramının nitelikleri o kadar güzel işlenmiş ki bu yüzden sözüm meclisten dışarı demeliyim. "İsyan etme evirile çevrile usulca yan Yananlar yananların halinden anlar bir nebze Yanmam deme dedikçe daha çok boğarlar seni Halaskar buz nefeste " Tebrikler Nil hanım.