Abim
Küçük birer çocuktuk ikimiz ,
Büyük şeyler hayal eder ,
Küçük şeylerle yetinirdik .
Yetindiklerimiz bile büyük gelirdi
çoğu kez.
Abimin , pantolonları , paltosu gibiydi ,
sevgisi ...
Onun gibi olmak isterdim ,
En az üç kızı aşık etmişti kendine ...
Zeynep yanaklarımı sıkardı ,
Jale sümüklerimden iğrenirdi ,
Hep elindeki mendille peşimdeydi ,
Yasemin ben yokmuşum gibi ...
Abim Zeynep'i sevmezdi ,
Jalenin bacakları ,
Zeynep'inkinden güzeldi ...
Yanımda yalan söylüyordu Zeynep'e hep ,
Ben sevmiştim ,
Hiç yalan söylemedim Zeynep'e ,
Hiç yalan söylemedi ,
Küçük sevgilim derdi ...
Abimi severdi ,
Abime bakarken gözleri ıslanırdı ,
Abim kayıtsız ...
Neden bilmem ,
İkisine bakarken ıslanırdı gözlerim hep ...
Acıklı Türk filmleri seyrederken de ,
görmesinler diye ,
Saklanırdım kanepenin ardına ,
Annem gırgır sopası ile çıkarırdı beni oradan.
Saklanmıyorum şimdi ,
Abimin gözleri ıslanmıyor ,
Zeynep benim yanımda ağlamaktan utanıyor ,
Abimin elinde gırgır sopası ...
Param var ,
Sokağın köşesinde muhallebici ,
Aşkımı anlatırken ağlayabilirim ,
Hem Zeynep de ağlar ...
Ve abim güler kayıtsız ,
Ağlayabilirim ...
Rüyamda görürdüm Zeynep'i ,
Bana beni sevdiğini söylerdi ,
Yere kadar , uzun kollu , kalın yakalı paltom da olurdu ...
Koluma girerdi ...
Hesabı ödedikten sonra ,
Onu lunaparka götürürdüm ...
Dönme dolaplara binerdik ,
Saçları uçuşurdu rüzgarla ,
Dudaklarıma yapışırdı ,
Dudaklarıma dokunurdu eli ,
Parmak izleri kalırdı dudaklarımda ...
Mantosunun kürkünü hissederdim dudaklarımda
Sıcak ...
Her defasında tırmalardı tekir ,
Yastığımdan atlayıp kaybolurdu ,
Yastığımda ,
Zeynep'in kokusu ...
Yanıbaşımda ders çalışan abim gülerdi ,
Bir kedi ile yatarsan , tırmalar kaçar derdi ...
Abim üniversiteyi bitireli çok oldu ,
Tekir öldü ...
Onu bahçeye gömdük babamla ,
Annem ağladı ,
Babam her zaman ki gibi belli etmemeye çalıştı üzüntüsünü ,
Abim yoktu tekir öldüğü zaman.
Abim evlendi ,
Saçma gelirmiş nikah törenleri ...
Annem bir türlü Asuman'ı sevemedi.
Abim ,eşinin parmaklarını öperdi ,
gözlerinden ...
Mutfakta konuştuk annemin ki kadar güzelmiş yemekleri !...
Tekir tırmalıyor hala bedenimi ...
Abimi bir daha özlemeyebilirim !...
Tekir yok ,
Sanki abim de !..
Annem sevememişti Asuman'ı
Ona kedimin mezarını gösterdiğimde gülmüştü ,
Zeynep capcanlı beynimde ...
Döndüler Ankara'ya ,
Sonra ;
Güzel parmaklı yengem ,
Güzel gözlü abimden ayrılmış ...
Ankara'dan abim gelmiş ;
Evde bayram havası da yok ki ,
Babam öpmedi abimi ...
Dün dolaşmış İstanbul'da ,
Güzel bir kız görmüş ,
Kanlıca'da yoğurt ,
Üsküdar'da balık yemişler ,
O güzel kız onu öpmüş ...
Tıpkı anneme benziyormuş ?
Eve geldi bir geceyarısı ,
Zeynep'e benziyormuş.
Zeynep olamaz ........
Çömdü yatağımın başına ,
Az içkili , biraz yetim ,
Anlat dedi bana ,
İlk defa !..
Sordu ; "Neden ayrıldın sevdiğinden ?.. "
Çok güzeldi , yetimdi ,
Parmakları değildi ,
Gözleri hiç dedim ...
Bence anlamadı !..
Tükürüklü öptü ,
Artık benim de sakallı olan yanağımı ...
Bu sefer de battı sakalları ,
Yine eskisi gibi ...
Gözleri neden ağlamaklı ?
Uzun kirpikli kalın dudaklı abim
Ağlamamalı !...
Geceyarısı gitmiş Ankara'ya ,
Hediyesi eski fotoğraf makinası ...
İçindeki filmlerde ;
Babamın kaçak gülümsemeleri ,
Asuman'ın "çekersen seni öldürürüm hareketi"
Annemin utangaç gülümsemesi ,
Tekir hala tirmaliyor bedenimi ...
Abimi öptüm ,
Gömdüm gögsüme ,
Her zamanki gibi resmini ...
Kanlıca'da yoğurt satmıyorlar parayla alana ,
Üsküdar'da yağmur yağıyor ...
Kandilli'de bir adamı vurmuslar ,
Beton elektrik direklerine dar ağacı kurmuşlar...
Yetindiğim de ,
Artık yetmiyor bana ....
4 - Nisan - 1998
Sevgili şairin şiirleri, dikkat çekecek ölçüde yaşantısı içerisinde gelişen olayları alt bilinç süzgecinden okuyucuya yansıtması resmini vermekte. Ve bunu tekrarlarla öyle etkili hale getirmiş ki... Tekir'in tekrarları ve Zeynep'in varlığı ile yokluğu arasındaki duygusal gelgitleri de şiire hem biçimsel hem duyuşsal ritim katmış. Tam dağılırken zihin, yeniden derinliğine sürüklüyor tekrarlarla şiir bizi.
Tebriklerim çok...