Adam Kadın
ADAM
Kapat perdelerini
Saçlarını aç
Yak mumları gözlerinde
Çık gel rüyama
Yık karanlığını gecemin
Yalnızım...
Söz
Kimseye
Söylemeyeceğim...
Çağırıp
Sonuna kadar açık bıraktım
Düş kapımı…
Nazlanmadı geldi
Yavaşça süzüldü içeri
Gecenin tam üçü...
Yakmış mumları
Saçlar uçuşuyor
Ruhu Düden
Çağlıyor yanımda
Kalbim durmak üzere
Ha koptu ha kopacak pamuk ipliğim
Ben çağırdım biliyorsun
Allah’ım ne olur sakın dokunma
Vallahi billahi zamanı değil…
Açıktı kapattım düş kapımı
Çektim perdeleri sakladım ay ve yıldızları
Seyretmesinler rüyamı
İstemiyorum görmesin kimse
Duymasın sesini benden başkası...
Boynu kuğu
Gözleri ela
Teni satenden
Öyle ince ki beli...
Kıyamıyorum sarılsam kırılacak sanki
Pervaneyim etrafında
Dilimde uçuşuyor notalar içmeden kördüğümüm
Gelip aklıma henüz adını bile sormadım...
Birden
'Buz dansı 'diyorum
'Bilir misiniz siz?'...
KADIN
Doğru duydum değil mi?
‘Buz dansı bilir misiniz siz?' dediniz...
Biliyorum çok kaygandır her zaman zemin
Hatırlamıyorum kaç kez denedim
Ama eksik bir şeyler vardı
Anladığımda geçti
Yürek unutulur mu?
Takmadan çıkmışlardı piste hepsi
Benim ki her zaman yanımda
Sizinle yeniden denemeye değer sanki…
‘Elinizi uzatır mısınız?’
ADAM
Uzatıyorum ellerimi
Açıyoruz birlikte düş kapımı dünyadayız
Ciladan yeni çıkmış gibi pırıl pırıl yerler
İçim ürperiyor birden...
Hatırlarsınız belki
Bahsetmiştim narinliğinden
Telaşın tam tepesindeyim
Düşerse kırılacak dokunamaya kıyamadığım beli
Duvardan söktüm tabanıma çaktım çivileri...
Elimi bırakıp kaysa da
Sadece seyretmeye razıyım
Ne zaman buzlar erir
Etrafında ben deli divane uğruna ölürüm...
//Saklandığı yerden başını uzattı güneş göz kırpıyor...//
Adım attık dans başladı
Kalbim sakın tekleme
Dünyanın gözü üzerimizde
Nazardan korkuyorum
İkimizden birine değecek diye...
Dilinde sevgi sözcüklerinden buket
Yaklaştıkça tenine tek tek patlatıyor tomurcuklarını
Çınlıyor kalbim başım dönmeye başladı bile...
Üzerinde kısacık tülden beyaz elbise
On iki santimlik topuklar sütunlarının dibinde
Pırıl pırıl elaları söndürdüm tüm ışıkları
Ucunda dönüyor parmağının
İnanamıyorum gözlerimin önünde hem de
Şimdiye kadar görmemiştim bu nasıl zariflik böyle...
/Hafiften buzlar erimeye başladı.../
Değmesin nazar derken
Topuğu takıldı elimden kaydı
Uçuşuyor kuş tüyü olsa kendinden utanır
Açıp ellerimi havada yakaladım avucumun içinde
Gözlerini araladı elalarında iki damla yaş.../
KADIN
İyi bilirim ben bu dansı
Şimdiye kadar hep yanımdakilerin ayağı kaydı
Bırakmazlardı belimi düşerken kayardık birlikte
Ayağa kalkıp üstümden atlar
Akıllarına gelip arkalarına bakmazlardı bile
Elim havada kalırdı
Yüreğim bulutlu bir güne düşer
Ha babam de babam
Yağar
Yağar
Yağardı...
‘Zamansız yağmur ne kadar zamansız' derdiniz ya bazen
İşte o bendim
Mümkün olmaz durduramazdım gözyaşlarımı...
Bu defa topuğumun ucu bahane nedeni sizsiniz
Dönmeyi bin yıldır unutan başımı
Birdenbire döndürdünüz
Havada yakalamanızda mucize değil
İlk kez göz göze geldiğimizde
Önceden görmediğim bir güven oturuyordu içlerinde
Düştüğümüzde tutup elimden kaldıran olmazdı demiştim ya emindim sizden
Zemin korkmuştu nasıl da sağlam basıyordunuz yere...
Yanılmamışım...
Bakın sonuna kadar açıyorum kapısını yüreğimin
Pencerelerinde kahkaha atıyor tüllerim
Hoş geldiniz aşk ile yakar mısınız beni?..
ADAM
Ateşim birdenbire otuz dokuz buçuk
Ah bir de titremesi geçse ayaklarımın
Anında deneyeceğim yüreğine adım atmayı
Düşsen de dibine ayaklarının
Toparlan ha gayret değer buna
Elalarında masum kız çocuğu bakışı
Adım kadar eminim mutlaka elimden tutup kaldırır
Annesi öğretmiştir
Yanarsa canım öper geçer acısı…
//Atabildim sonunda adım… //
Kahkaha çiçekleri tohumları çıkardı ceplerinden
Etek uçlarına ekti
Sonra avuç avuç toplayıp yenilerini
Geleceğe atacakmışız birlikte
Ve ben hayret ben ilk kez kendimden utandım...
/Dileklerimi gökyüzünde biriktirmiştim
Çisil çisil yağıyor üzerime.../