Adana'm
Adanam !
Toprağım,hasretim,memleketim,
Adım,adım bildiğim sokaklarını,
Gün be gün unuttuğum şehir..
Oysa tek hayalim,
Her köşene ömrümü sığdırmaktı,
Maalesef başaramadım...
Adanam!
Çocukluğum,eski günlerim,
Tanırsın beni mutlaka,
Kısa,sarı saçlarım vardı,
Biraz erkek çocuğunu andırırdım,
Eksik olmazdı yaram,berem,
Annem akşamları kızarak sarardı,
Sarmadan da bolca dökerdi kolonyayı,
Acıdan nutkum tutulur ağlayamazdım..
Birde mavi bisikletim vardı,
Çocukları çoğu kıskanır,çatardı,
Defalarca kavga etmişliğimiz var,
Bazen ben,bazen de onlar kazanırdı..
Sonra biri araya girer barışırdık,
Mendil kurumasından uzun küslük,
Çok günahtı,cehennnemden korkardık.
Kışın yağmur yağmaya görsün,
Başı boş akan pis sularda,
Denizden çıkmış balığa döner,
Üstüne birde kağıttan kayık yarıştırırdık,
Gerçi köşeyi dönemeden batardı çoğu,
Biz batan gemilerin ardından,
Kahkahalar atan acımasız korsanlardık,
Nasılsa üstümüzün çamuruyla,yaşıyla,
Annelerimiz gördüğün de bol,bol ağlayacaktık..
Çocuktuk ! bildiğimiz tek dünya sendin,
Hayat yaşadığımız andan ibaretti..
Adanam !
Gençliğim,geçmişim,
Dün gibi hatırlıyorum,
Yıllar içinde kararmıştı saçlarım,
Gören tanıyamaz bu kim diye sorardı,
Tek değişen de saçlarım oldu zaten,
Gene seviyordum bisiklet sürmeyi,
Kardeşimle beraber kasnaklı uçurmayı,
Ailemle arada sinemaya gitmeyi,
Mavi köşede dondurma yemeyi,
Babam azarlasa da top oynamayı..
Millet sıcaktan gözünü açamazken,
Biz kızlarla çekirdek çitler,
Dedikodu eşliğinde ip atlardık,
Gürültümüze annelerimiz sabredemez,
Arada bir camdan bağırıp,kaybolurlardı,
İki dakika ölüm sessizliği,
Sonra aynı yerden şamataya devam,
Eller ne derse desin güzel gülerdik..
Bu gidişle evde kalacaksınız derdi,
Kim bilir kaçıncı kocayı gömmüş nineler,
Saygımızdan ses etmezdik ama gücenirdikde..
Hem biz hiç evlenmiyecektik ki,
Evlenenler çok mu mutluydu sanki ?
Kararlıydık onlar gibi olamazdık,
Sonra komşunun pısırık oğlu,
Alamancıların kızını aldı aramızdan,
Büyüklerin dünyasına güç yetiremedik,
Pasta bile yemeyerek,bolca ağladık düğünde,
Sanki sonuç değişecekmiş gibi,
Alamancıların kızı ilk kaybımızdı,
Fakat son değildi elbette..
Kıvırcığımız vardı bizim,adı Gamze,
Kalbi delikmiş,sessizce ayrıldı aramızdan,
Çok canımız yandı,suçlayacak kimseyi bulamayınca,
Bizde helvasını yiyenlere öfkelendik,kızdık,
Ölümlerini dileyecek kadar kızmıştık,
Gamzeyi ebediyen bağrına bastın,
Geri kalan hepimiz savrulduk,
Dört bir yana dağıldık,
Büyük konuştuğumuz ne varsa,
Bir,bir yutturdu hayat bize,
Adanam !
Memleketim,bitmeyen sevdam,
Biliyormusun ? burnumda tütüyorsun,
Kebabını,şırdanını,şalgamını değil,
Tozunu,toprağını özledim,
Koşturduğum eski sokağı,okulumu,
Bindiğim mavi bisikleti,topumu,
Kavga ettiğim çocukları,yaralarımı,
Beni ben yapan ne varsa özledim..
Ana kucağı gibiydi her köşen,
Ve sımsıcaktı insanlarım..
Bitir artık içimdeki hasreti,
Son bulsun çektiğim acılar,
Bir kişi sana yük mü Adanam?
Bağrında bana yer yok mu Adanam ?