Adilerin Dünyasında
uçuşur toz toprak ve belki kırık kerpiç parçacıklarının
duyulur kokusu
aslında son mudur bilinmez uyarmazda sırtını çizer
kurumuş güllerin dikenleri
kara gözlüklü hanımlar ağıtlara durur geceden şişmiş gözleriyle
ağlamaklı şurayı da düzelt
avuçları sırılsıklam yaprakların ıslaklığından
vakit öğlendir ve dizilmiştir arabalar
sonbahar mı sahiplenmiştir güneşi güneş mi yakmıştır cesetleri
çiziklerinden incecik dereler akar
kıpkrımızı
önceden sonradan tanıdığın yüzler kutsar yaptıklarını
güzelce bir genç kız saçları örülü sular topraklarını
nedir bunun karşılığı bir öpücük mü yoksa minnetdarlık duygusu mu
sorarım O'na irdeleyen var mı cinsellik kokan hayatını
uçuşur toz toprak ve melankolik okunur eski yazılar
alnı yanmış ince dudaklarının arasından
kaçamak günler korkuyla nasılda yaşar
orda uzakta kırları çenesine yapışmış rüzgârdan
bakan gözleri talimatlar yağdırır
ikiye katlamayın cesedi dikkat edin kalsiyum yoksunu kemikleri kırılır
sonra konuşur bana mı arkamda ki gül dallarına mı
durma öyle çaylak çaylak
gözleri kan bürümüş ki sidikleri yağdı yağacak
samimiyet ya da samimiyetsizliğin kolkola gezindiği bir mezarda
gerçek mi nasıl aranacak
samimiyet ya da samimiyetsizliğin kolkola gezindiği bir mezarda gerçek mi nasıl aranacak
-gerçekten bir vatan şairi okuyorum o kurtuluş mücadelesinde ki yangın yüreklerden biri sanki. -Dizelerin her biri bir yaşam sanatı şair.
Kutlarım...