Adını Sen Koy
Bir ses, gıyabında
Sıkışıp kalmışlığın ötesinden düşen o meftun yalnızlığa
Yok artık
Öyle deli sevmeler
Yürürken çürük çarık çakıl taşlarına
Fasıl zamanı kadar kısa ömrün
Hicaz öyküsüne yaslanıp
Ağlamak yok ve içmek nahoş bir aşkın şerefine
Yolmak belki
Son kır çiçeğini sökerken toprağından
İliştirip kokusunu günaha dair
Hesaplaşmak
Dünden önce
Yarından yakın kadar kısa
Son melek ölene dek
İçimden kandilleri üfleyen
Karanlık bir mizahın tebessümlerine öykünerek, gülmek
Kirletip
İki ucunu saf bir değneğin
Yaslanıp kadere yürümek öylece
Cambaz misali
Salınıp söğüt ağaçlarında
Gidişin adını sen koy
Diler ezanla üfle kulağıma
Diler bir duble hüzün
Kaçak bir masalın bitişi kadar kısa
Hiç söylenmemiş ninni kadar mavi iliştir boş bir kundağa
Sadece
Bir ses,gıyabında
Sıkışıp kalmışlığın ötesinden düşen o meftun yalnızlığa...
Kaçak bir masalın bitişi kadar kısa Hiç söylenmemiş ninni kadar mavi iliştir boş bir kundağa
seviyorum bu şiirleri
sevgiyle kalın...