Ağıt
kaldırdım başımı bir akşam
ve irkildim...
karşımda tuhaf,
yabancı bir simâ...
tanıdık ifadesi çakılıyor,
ağır ağır çakılıyor, bir mühür
kazılıyor alnıma
hatırlar gibiyim,
ama, adı bir türlü gelmiyor,
gelmiyor aklıma...
sanki, birkaç yıldız konmuş
kirli, tozlu saçlarına
sabit bakışı, ketum ve zalim
çıt çıkmıyor odamda...
yalnızım odamda, yorgunum...
ve üzerimde gözleri,
sessiz sessiz kanıyor!
kanıyor, soruyor, susuyor...
ne bir nidâ, ne bir ima
duruyor, işte duruyor
tamda karşımda!
arkası sırla(rla) kaplı
arkası karanlık,
kırık, eski bir ayna...
-mişli geçmiş zaman...
kahkaha, curcuna, şamata...
yalan, dolan, anlık fırtına!
çabucak solmuş, çabucak!
anlayamadım, varamadım farkına...
içimde acı bir ses
soruyor... dürtüyor!
'bir daha gençlik gelir mi?'
uğrar mı şu karanlık, güve dolu odama!
gözümde yaşlar... fısıldıyorum
kendime fısıldıyorum...
bir gün elbet
ama bir gün, mutlaka!
15.12.2011