Ağıttan Senfoniye
Yollar yoklukların varlıklarına asılı
Gölgeli düğümlerin üzeri mühürlenmiş
Güğümler yansır sırları dökülmüş aynadan
Ağızları kalın kilitlerle örtülü.
Tozlu yolların üzerinde
Ağır ağır yürürken ayaklar, yerler gölgeli
Karın, kışın ayazın altında
Sıcacık bir dolu yürek
Soğuk ayaklar...
Karanlık...
Açlık...
Her yerde yalnızlık
Son kırattır boşluk
...
Küçük bir ışık oynaşır uzaklarda
Hayal gibi..
Adımlar ürkek ve kararsız
Tozlu yolların üzerinde bir şair
Şiirler düşer gözlerinden tutar elleriyle
Düşmesin incitmesin ister tozların altındaki izler
Yürür sakince, örselemeden, dokunmadan
İlahi yolda ruhani bir avuntudur sığındığı
Bastığı yer kan, kurumuş gözyaşları
Bastığı yer karanlık, bastığı yer tarih.
Uyuyor tüm şehitler kanla ıslanan toprağın altında
Bir destan ağlıyor gülen insanlar, gülen çocuklar
Gülümseyen yarınlar için
...
Bir perde zamanın üzerinde incecik ağ gibi örtüyor geçmişin üzlerini
Örtü utanç dolu,
Yansıtmıyor hiç birini dünyaya sımsıkı sarmış koynuna
Sarıyor tüm izleri incecik örtü, vefa ile...
Nefesler sessiz, nefesler ürkek kanatmaktan çekinir tek zerreyi
Ki,
Perde kendiliğinden aralanır geçmiş zamanın üzerinden
Sırtında inancın kanatlarıyla, yokluğun gölgesinde kadınlar yürür zamanın gerisinden
Ve çocuklar
Ellerinde hiç bitmeyecek umutlar yüzlerinde solgun bakışlar.
Donuk ve kederli de olsa yüzleri onur kalkanları üzerlerinde
Yürekler yangın yeri, yürekler bir ağıtın en ağlak yerine tutunmuş,
Korkular esir almak ister umut edilen her şeyi.
Bir ağır duman solur gecenin elleri, her yer katran...
Anaların elleri kınalı, ak sütlerinde derman, Anadolu ağlıyor için için.
Binlerce ölüm kol geziyor toprağın üzerinde ve sessiz bir ağıt herkesin dilinde.
Bir asker cephede, bir ana, bir kadın, bir adam bir çocuk hepsi derin kederler içinde...
Ancak çarenin efendisi bir dolu yürek her birinin derininde.
Gün doğmaz artık kanla yıkanmış bu toprakların üzerine,
Kalkamaz bu hasta kötürüm adam diyenlere inat,
doğrulur derinden bir hışımla, Anadolu.
Tarih yazar çaresizliğe mahkum olanların elleri
Gün doğar aniden!
Karanlık hapsolur kuytuya, erir vatanın karış toprağına basan
Ayakların her biri.
Ölümle oynaşan adımlar esaretin demir halkalarını kırıp atar uzaklara.
Duyulmayan dualar varır arşı-alaya.
Ve bir gün ki en karanlık kuytuya sokuluyor nefesi, ağlıyor gölgeler.
Yalınayaklı insanlar çizip geçiyor tankların
Tüfeklerin ölüm saçan soğuk yüzlerini.
Bir çocuk ellerinde yeni filizlenmiş umutlarla ilerliyor yalınayak,
Gün doğuyor binlerce umuda
...
Başlar ileride gözler önde yeni bir dönemi yazıyor Anadolu,
Tarihin solan sayfalarında.
Hiçliklerle gidilmiş yolun sonundan yükseliyor umut,
Çağlayana dönüşüyor sükunet
Gürül gürül soneler akıyor şelalelerden, binlerce güzellik yayılıyor her yere.
Destan yazıyor yürekler.
Onca çocuk, onca kadın, onca adam ve bir ağıttan ümitler yayılıyor evrene.
Onca umudunu yitirmiş insanın alnının ortasına doğuyor güneş
İnançla yazılan görkemli bir tarih parıldıyor dünyaya.
Yoktan var edilmiş umutlarla yazılan bir destan çekiliyor
Tarihin tozlu sayfalarına.
Binlerce şehit candan yükseliyor Anadolu arş-ı alaya.
Ve ölüm kokmuyor artık topraklar, yalınayak değil çocuklar,
Çocuklar mutlu çocuklar gülümsüyor
Ağıttan senfoni dökülüyor her yere.
Şiirler mutlu şimdi
Anadolu engin
Anadolu sonsuzluğun ortasında bir vaha...
27 Ekim 2013
Oylumlu, farklı, güzel. Seçici kurala ve şairimize tebrikler.
Harika duygular yaşattı harika kaleminiz, sizi candan tebrik ediyor, saygı, selamlar sunuyorum
Uzun soluklu olmasına rağmen yormadı şiir..Tebrikler değerli şaire...
Gönülden tebrikler Maide hanımın günün incisi bu güzel şiirine....👍
👧👧👧 çok teşekkür ederim 👍👍👍