Ağla Bülbül
Ağla bülbül ağla, sus artık ötme,
Dalına konacak, gülüm yok benim.
Ne dersen? Anlamam, figanlar etme,
Kuşdili konuşan, dilim yok benim.
Sırtıma dikenli, aba giyerek,
Lavları içerek, közler yiyerek,
Gece gündüz Leyla, Leyla diyerek,
Mecnunun gezdiği, çölüm yok benim.
Gönül ateşine, hararet kesen,
Şafağı okşayıp, seherde esen,
Benden fayda olmaz, yandım da desen,
Zülfünde dolaşan, yelim yok benim.
Ayarım bozuktur, yüklerim denksiz,
Bağım bağban'adır, bahçem de renksiz,
Sohbetim kıl-ü kal, sazım ahenksiz,
Kalbini titreten, telim yok benim.
Rabbime bağladım, bütün umudu,
Gözümü kapladı, hayret buludu,
Mevsimlerim kurak, toprak kurudu,
Sevdalarla coşan, selim yok benim.
Ardıma, önüme, bak sollu, sağlı,
Gönlüm paramparça, ciğerim dağlı,
Kanatlarım kırık, kollarım bağlı,
Sana uzanacak, elim yok benim.
Ağla bülbül ağla, hani? Gül nerde?
Ortak etme beni, çektiğin derde,
Zaten yaralıyım, başım hep yerde,
Doğrulup kalkacak, belim yok benim.
10.08.2000
şair mecaz muhabbetlerin gönlünde yeri olmadığını hakikate kucak açtığının muhasebesini edebiyatın gül ile bülbül dertleşmesiyle yansıtmış beğeniyle okudum saygılar hocam...
👍👍👍yaralı gönülden bir gönül nağmesi daha... kutlarım.