Ağlayacaksın Bana

Bir yağmurlu gri sonbahar akşamı
Dalıp gitmişken gözlerin, pencereden dışarı
Bir belli belirsiz silüet canlanacak yağmurda
Dik dik bakacak gözlerine ve sen ağlayacaksın bana


Unutuldu zannedilip aniden hatra girenlerin
O ketum ve merhametsiz ziyareti
Bırakmasa dahi yaş gözlerinde
Anlamlandıramadığın bir sızı doğacak derinlerinde


Tüm kapılar yüzüne kapanmış bir çocuğun
Mahsun ve çaresiz kapanışı gibi annesinin eteklerine
Büyümüş ve buğulu gözlerine konacak
Bir zifir bakış ve sen ağlayacaksın bana


Tüm saklı çığlıklar yankılanır gibi kulaklarında
Bir boğucu çınlama duyacaksın yağmurun sesinde
Oysa bileceksin ki yağmur çınlamaz asla
Başın dönecek ve sen ağlayacaksın bana


Bu yalnız saatleri ve damlaları alıp götüren
Bir rüzgarı dileyeceksin büyük bir arzuyla
Ki o gelmeyince, anlayacaksın arzulanıp kavuşulamamışların
Nasıl bir yara açtığını ruhta kapanmamacasına


Yürüdüğün zemin ayaklarının altından kayarcasına
Oynayacak yerinden, ve sen kelepçelenmiş demirden duvarlara
Daha çok acıtacak seni, kurtulmak için gösterdiğin her çaba
Vazgeçeceksin mutluluğu aramaktan ve sen ağlayacaksın bana


Neden? dercesine bakacakken tam semaya
Anlayacaksın bu sorunun bir cevabı olmadığını ya da
Yanıtın gizli olduğunu bizzat soruda
Yapraklar hüzünle seslenecek ardından, duymayacaksın oysa.


"Beni kimse anlamadı, kimse sevmedi" der gibi
Sitemli ve yorgun dertleşirken sağır yalnızlığınla
Önce öfke ile atacaksın onu koynundan lakin
Düştüğün denizde sarıldığın yılanın olacak o sonra


Sallanırken dalları ağaçların, tutar gibi yasını bir ölünün
Hatırlayacaksın bir ölüyü ve sen ağlayacaksın bana;
Bilemeyerek ben olduğumu, düşenin hatrına.



12.12.2012

12 Aralık 2012 46 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar