Agrin
Elma kokusuna koşuyor bedenim
bedenim ki sesime büyük geliyor
yapışıyor tensizliğime avaz yangını çığlığım
gölgem düşmek üzere, savunmasızım kendime
bir ip göğe uzanıyor beşiğinde, ruhumsa boğuluyor derin nehirlerde
kolsuzum acımasız bir savaşta
her adım/da inanç yaşlarımı yakıyorum
göğün sesine çarpıyor cesetlerim
soluk benizli atların saçlarına örgülenmiş içimin acısı
suyun sancısında yıkıyorum nefesimi
kustukça insafsızlığını dünya, pul pul dökülüyor derim
yüreğim yangın duvarı, tutuşuyor toprak ağrısı her dokunduğumda
kayalıktaki çığlıklar üryan bir boşlukta kalbimi kemiriyor
düşüyor uçurumdan sesimin yankısı
uçurumlar uçurumlar ki kan gülü
hangi tene değse ağıt matemi dikiliyor üstüme
üstüm ki elma kokusu, ecel gömleğini geçiriyor bedenime
vahşetin rengine isyan ediyor son nefesin gölge/siz/liğinde sesim
ellerim ki geride kalan karanlığın yüzünü dikiyor
yırtıp tüm ölümlerin kokusunu gömecek bir yer arıyor gözlerim...
Elma kokusuyla gelmişti ölüm. Ne ilk ne de son jenosid. Konu dramatik ama ifade ediş şekli güzel. Tebrikler.
Herbir satırını okuyup, en vurucu cümleye aradım. Lakin yok.. Çünkü her satırda ayrı bir tat bambaşka bir nida var. Gıpta ederek bu şiiri ben yazabilmeyi geçirdim içimden..
Fazlaca beğendim, kutlarım..