Ah Lethe Ah Hasbihal Ederim
Delilik çok büyük acıların Lethe'sidir.
(Schopenhauer)
Ah Lethe Ah! H a s b ı h â l E d e r i m
Bilesiniz ki, bir ben aldatırım kendimi, sizler de aldanırsınız...
Kandırdık diye...sevinirsiniz içten içe...kabarır tüyleriniz..
İnanmam süslü sözlerinize... Yanıldınız!
Lakin olur ya derim, şaşar bir gün birisi doğruları söyler
Söyler de sakinleşir bedenim..Dinginleşir azgın ruhum..
Ah Lethe! Akarsın... Uzundur boyun... Acıdır suyun...
Bir kaçamak yapar demlenirler kıyında, herkes içmeden sarhoş.
Haykıramam bir türlü gerçekleri... Haykıramam..Dokunur ucu bir yerlere..
Zaman zaman isyan ederim, yaz yaz derim, kaçar kalemimim ucundan...
Özgürlük ister kelimelerim...
Vururum yalnızlığı alnının orta yerinden...
Aşk mı?
Anlatılmakla olsa..
Yaşayamadım...
Yaşadığım.
Gördüğüm, bana verdiği
Süzülmemiş acı
Kızıl
Kıpkızıl.
Karşıdan karşıya geçemedim... Izdırap dolu yollar
Vazgeçeceğim yaşamdan
Geçmiyorum...
İnmiyor gerçek aşkla dikilen bayrak, bedenimde güreşmekten yorulmayan bir ruh var..
Ağlarım ve çığlıklar atarım.
Kim duyar sesimi?
Kim?
Ah lethe! Ah!
Azgın, derin suların, cehennemden bulsa yol cennete...
Dönüşü var bu nehrin... Yıkansak arınsaydık cümle kirlerden...
Ekmek bulamıyoruz derken yeseydik pastaları ..
Her birimiz gelincik! Her birimiz katreyiz!
Ondandır ortalık dolu çukur...
Emeksiz geçilmiyor
Yüklü gözyaşlarımız kederde var elbet gizlide
Sevince yelken açar bıkmadan her doğan gün
Ah lethe!
Yazmazsam çıldıracağım!
Ne yazıyor, ne çiziyorsam, ne söylüyorsam
İçimde gümrah deprem
Sayısız artçı sarsıntılar...
Bu dünyanın sivri dişleri arasından fışkırıyor zehir
Kesik kesik süt..Göğüslerimin arasında akıyor yanık nehir.. .
Ah lethe Ah! Hasbıhâl edelim
Bilmiyorsun inandım. İnanmak istedim...
Katıksız bir sevgi için neler vermezdim...
Yalansız... Dolansız... Sözü senet olan bir sevgi!
Onca imkânsızlığın arasında gülümseyen bir yüz görmek için
Söylediği sözlerin arkasında duran... Adam gibi adam
?Bakın bu benim dağım? diyebileceğim bir can için neler vermezdim.
Yok, lethe yok!
Yıkıyorum yüzümü, soğuk suyu çarpa çarpa... Hakikatler ısırıyor
Acımasız tenimi, yine ruhum yorgun, yine ruhum çırpınıyor...
Dışı sizi içi beni yakıyor...
Ne hoş kadın, ne hoş kadın diyorsunuz
Bilmiyorsunuz
Bomboşum.
Bomboş.
Çare sızım
Biliyorum
Biliyorum
İnsanın kendini bilmesi bu olsa gerek..
Emin olabilmesi kendinden... Döve döve
İnsanın kendini kibirsiz sevmesi ne güzel
Kendimi sevmezsem sizi nasıl severim?
Ah lethe!
İçi boş başaklar gibi olmamalıyız, her rüzgâra kapılıp gitmemeli...
Köklerimiz bağlamalı bizi...
Şimdi
Neylersiniz?
Yoğurdu yerken bile üflüyoruz...
Çok yanıldık!
Çok kırıldı sürgün dallarımız
Çiçeklere vurdu ayaz
Saftık. Saf .Kandık..
Bu güne dek
Güvendiğimiz dağlar hep karlı idi
Üşüdük dondu parmaklarımız, dudaklarımız mosmor, altında yatar mazlum pembe düşler
Emin olamıyoruz açılan her yeni kapıdan ..
Acaba arkasında ne var?
Yok!
Yok!
Olmaz
Olmaz
Gözlerimizi dört açmak gerek.
Kaçar gider, sevgi kelebek.
Ö m ü r p e k k ı s a..
dinginleşdi azgın ruhum bu zekayla
şiirini çok güzel olmuş sizi yürekten kutluyorum👍👍
çokk güzel hüzünlü
tebrik ederim
👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍
acılı seslenişle yıkanır mıydı acı suyla tüm acılar..ömür kısa ve söylenecek kelimelerimiz bitmedi daha..
güzeldi..