Ah O Salalar
'' yakar mı zannettin dilime sürdüğün acılar
bir sigara dumanı kadar ömrü
üflerim geçer ''
kendi rüzgarıyla vuruyor
böğrüne postallar basmış mevsim
yeşilden dönüyor sarıya gün ışığı
yapraklar düşüyor gülüm
yine soyunuyor çınar, dilinde gurbetsi şarklılar
çocukluğunu ağlıyor her gün eşelenen kaldırımlar
adımlar büyüyor
adımlar ölüyor
her gün eksiliyor şehir, her gün büyüyor yeniden loğusa şerbetleri dökülürken kupalara
ah o çocuk çığlıkları
ah o salalar
nasıl harmanlıyor sevinç ve cürmünü acının o kurşuni girdaplarda
ölümün kirli yüzü akıyor
dağından kundağına
korkuyor nefesin, ay tutulması gibi dizlerin çözünürken loş gölgelerde
ya düşersen dudaklarını ıslatan kurnalara
boğulursa büyümeden düşlerin
düşlerin kayarsa mazgallara
daha kurtaracak çok kitap var ha
daha çok ezgi söyleyeceksin bıyıklarını terletirken zamanın
bırakma delikanlı aşkları
koparken ana ocağından saklanma ateşten kuytulara
yanarsın yandık yandılar
kül acılar kalır geriye
rüzgar üflemeden ananın göz yaşlarını
sarıl memesine akşamın ay'ı iç yıldız damlasın dudaklarından
gamzelerini doldursun o beyaz ışık
kuş suluğu gibi uzat yanaklarını yeni doğum kırlangıçlarına
bir daha büyüyün kanatları açılırken hayalin
belki uçarsınız kim bilir ölümden önce
zulümde sonra
akıtıp zehrini faili meçhul cinayetlerin ...